30 Haziran 2018 23:00

'Kim kazandı' meselesi (1)

'Kim kazandı' meselesi (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

Geçen hafta seçim sandıklarından çıkan oyların ardından herkes  kendi işkembesine göre bir şeyler söyleyip dururken; söz, eninde sonunda gelip gelip “kim kazandı” noktasında düğümlenip kaldı.

“Yerli ve milli” formalarını sırtlayarak sandık başlarına koşan “makbul” vatandaşların dediklerine bakılırsa; bittabii ki kazananlar hemi de açık farkla kendileriydi, buna mukabil “gayrımilli” tişörtleriyle ortalıkta dolanıp duran “hainler” tayfası çok şükür hezimete uğramış, dolayısıyla ağızlarının paylarını almışlardı elhamdülillah!

Hangi ağızlara ne şekilde, hangi tonda, hangi kıvamda pay verileceğini kendi keyiflerince belirleyen bu vatandaşlarımıza göre; kim kazandı, kim kaybetti, kim battı, kimler yan yattı minvalinde sürüp giden bu tartışmaların hepsi  artık beyhudeydi...

Çünkü bismillah diyerek atı alan Reis, zaten Üsküdar’ı çoktan aşmış, hatta Kısıklı’daki mütevazı konağına ulaşır ulaşmaz “zafer”ini ilan edip, dolayısıyla bir zamanlar çıraklıkla başlayıp sonra kademe kademe kalfalık, ustalık derken, nihayetinde ustabaşılığa terfi ettiğini belirleyen “rey”lerin bereketiyle bunu bilfiil kanıtladığına göre bu saatten sonra bu mesele tahtında uzun uzadıya vıdı vıdı etmenin bir anlamı yoktu. 

Ağızlarına verilen bu paydan dolayı ortalıkta “dertli dolap” misali dönüp duran kimi vatandaşların da bu hususta dediklerine bakılırsa; KHK’nin gölgesinde, onun daldasında yapılan bu seçimin zaten kendisi hepten falsoyken, öte yandan da devletin tüm olanaklarını, her türlü imkanlarını sebilullah kullanıp, böylece eşit şartlar yerine bir bakıma “kaçak” güreşenlerin aldıkları oyların her birinin birer “utanç belgesi” olarak arşivlenmesi gerekirmiş...

Öyle ya da böyle! Herkes kendi bildiğini okurken, aslolan gerçek şu ki; ülkemizin tahtında bunca yıldan beri kurulup oturan siyaset erbabının özellikle son yıllarda hemen her konuda işler terso gidip başları sıkıştığında, tıpkı  her derde deva “aspirin” misali dağıttıkları “kardeşlik” tutkalının yanı sıra, keza “birlik ve bütünlük” çirişinin de ülke sathında zerre kadar esamesi mafiş!

Nitekim din, iman, mezhep, bizler, onlar gibi uyduruk gerekçelerle bölüne bölüne eninde sonunda hangi safta yer alacaklarını veya  “in” mi yoksa “cin” mi olduklarını bir türlü kestiremeyen vatandaşlarımız, özellikle çarşı pazarda dolmayan fileleri nedeniyle giderek daha çok “mırın kırın” etmeye başlayınca; ister istemez gelip kapısına dayandığımız baskın seçimle birlikte, bir tarafta “Cumhur İttifakı” adıyla aynı çadır altında toplanan siyaset kurmaylarının karşısına, “Millet İttifakı” namıyla dikilenlerin de aynı minvalde birbirinin peşi sıra tren katarları gibi sıraladıkları vaatlerin bini bir parayken, aslında bu uğurda kopan fırtınaların asıl amacı “koltuk” kapmak sevdası mıydı acaba?..

Kim kazandı?..

Şimdilik üç bilinmeyenleri andıran bu sorunun cevabını kendilerince dillendiren “yerli ve milli” vatandaşlarımıza göre; ülkenin dört yanında “cumhur”un bayrakları dalgalanırken, “mavi cam”dan günün her saatinde cumhurun ti sesli borusu eskisinden çok daha gür öterken, diğer taraftan da “millet”in bayrakları katlanıp, toplanıp, hatta güveler didikleyip delmesin diye naftalinlenip bir dahaki seçime kadar bir yerlerde bekletilirken, demek ki kazanan taraf elhamdülillah bal gibi ortadaydı!

Kim kazandı?..

Kim ya da kimler kazandı; neyi, ne oranda kimler kaybetti, bunu, zamanın paslı çarkları döndükçe milletçe hep birlikte ister istemez izleyip göreceğiz ama bu konuda iki satır daha lafımızı haftaya bırakalım Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa