5 Temmuz 2018

“IŞİD dağıldı” açıklamalarının sıkça duyulduğu bugünlerde Suriye ve Irak’taki yerel kaynaklar, “IŞİD’in yeniden canlanmaya başladığını” söylüyor. Örgütün son birkaç ayda her iki ülkede de saldırılarını arttırdıklarını söylemek mümkün. Henüz küçük gruplar halinde olsalar da toplanmaya başladıkları, eylemlerinden de anlaşılıyor.

Bir taraftan IŞİD’in katlettiği insanların gömüldüğü toplu mezarlar aranıyorken örgütün yeniden canlanmaya başlaması oldukça tehlikeli ancak sürpriz değil. Bu duruma, sosyolojik sebepler kadar sahadaki nüfuz çekişmesinin de uygun ortam yarattığı ortada.

Suriye ve Irak’ta IŞİD ile mücadelenin bitmeye yakın oluşu, örgütün büyük ölçüde çökertilmesi, ana karargahlarından çıkarılmaları ve dağılmaları yeni bir güç savaşının önünü açtı. Gerek Suriye ve Irak’taki yerel yapılar ve gerekse bu ülkelerdeki süreçlere doğrudan dahil olan ABD, Türkiye, İran, Rusya gibi ülkeler arasındaki çekişmeler de iyice arttı. IŞİD’e karşı savaşan cephede yer alanlar IŞİD’in önemli ölçüde zayıflamaya başlaması ile birlikte birbirlerini bertaraf etmeye girişti. Sonuçta IŞİD iki ülkede de çok büyük bir bölgeyi kontrolü altına almıştı ve IŞİD’den herhangi bir yeri kurtaran taraf o bölgenin kendisinde kalması gerektiğini savunuyor(du).

Suriye’de, Suriye ordusu ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG); ile TSK ve desteklediği gruplar; Türkiye’nin ve çeşitli ülkelerin destekledikleri gruplar kendi aralarında çatışmaya başladı.

Aynı zamanda yine bir süredir ABD tarafından eğitildikleri ve harekete geçecekleri basında da yer alan Ürdün sınırındaki silahlı gruplar nedeniyle Suriye ordusu güç kaydırdı. Suriye-Rusya ve İran yönetimleri arasındaki çatlakların da örgütün yerel zeminine yönelik mücadelede yer yer zafiyet yarattığı da iddialar arasında. Suriye’de 10 bin civarında IŞİD militanı olduğu tahmin ediliyor.

Irak’ta da benzer bir tablo var. IŞİD ile savaş daha tam bitmeden Peşmerge ile Haşdi Şaabi ve Irak ordusu arasında “toprak savaşı” ilk sinyallerini vermeye başladı. Yine Irak’ta Suriye’dekinden daha tehlikeli bir durum var; IŞİD’i destekleyen yerel aşiret ve insan sayısı çok daha fazla, ki Irak kaynakları yüz binlerce insandan bahsediyor. Örgüt içinde yer alan, militan olmasa da destekleyen, en azından örgütün ideolojisine yakın olan yüz binlerce insan... Siyasetçilerden din otoritelerine kadar mezhepçi söylemlerle pekişen ve yüz binlerce insanın kendilerini örgüte yakın bir noktada konumlandırmalarına sebep olan zemin birçok faktörden besleniyor.

Yine şimdiye kadar cevapsız kalan sorulardan biri de şu; Suriye ve Irak’taki IŞİD militanları nereye gitti?

Irak’ta IŞİD militanlarının yargılanmalarına başlandı ancak örgütün zayıflamadan önceki militan sayısı ile tutuklanan veya hâlâ aranan militan sayısı arasında ciddi farklar var. Diğer taraftan da topyekün aşiretleri tutuklamak, yüz binlerce Iraklıyı hapse atmak da pek olası değil. Peki ne olacak? Hâlâ cevapsız sorulardan biri de bu; bundan sonra ne olacak?

Ne olduğu ve ne yapılması gerektiğini biliyoruz sadece...

IŞİD ile mücadelede Rakka ve Musul’un kurtarılmaları dönüm noktası oldu ancak bu dönüm noktası hem sahada IŞİD karşıtı cephedeki iç çekişmenin tırmanmaya başladığı hem de IŞİD’e karşı rehavetin ortaya çıkışı da oldu. Halbuki IŞİD’i yaratan faktörler hâlâ oldukça köklü ve yaygın iken, örgütün örgütsel açıdan çökertilmesinin geçici bir çözüm olduğu da ortadaydı.

Ne IŞİD’in doğup büyüdüğü zemine yönelik çalışma yapan oldu ne de örgütün geride bıraktığı enkaza bakan...

Enkaz denildiğinde ilginç bir şekilde yıkılmış şehirler, binalar akla geliyor çoğunlukla. Oysa sosyolojik yapıyı harap eden, kısmen toplumsal kültürle örtüşmesi nedeniyle kimsenin dokunmak istemediği ögeleri ile milyonlarca insanı etkileyen ve etkisi devam edecek olan bir enkaz var ortada. Tahrip olan tarihi dokunun tamiri güç ancak yıkılan şehirlerin yeniden inşası birçok faktörden beslenen sosyolojik yapının düzeltilmesinin yanında oldukça basit kalıyor.

Sosyolojik yapıdaki hasarın tamiri için uzun vadeli ve çok boyutlu programlar geliştirilmesi, din otoritelerinden siyasetçilerine kadar bütün güç sahiplerinin bu amaç etrafında birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Ancak sadece yerel otoritelerin böyle bir kararlığa sahip olmaları da yetmiyor. IŞİD uluslararası bir sorun olduğu gibi sorunun ortaya çıktığı zemine yönelik programlar da uluslararası birliktelik gerektiriyor.

Şunu da belirtmekte fayda var; IŞİD, el Kaide bakiyesi idi ve kısa süre içinde şartlara göre yeni yapı ortaya çıkardı. IŞİD bakiyesinin hangi isimle veya isimlerle, amaçlarla, yöntemlerle ortaya çıkacağını kestirmek güç. Üstelik bu durum sadece Irak ve Suriye’nin değil Türkiye ve Lübnan dahil bölge ülkelerinden başlamak üzere dünya çapında bir sorun ancak nüfuz savaşları hepsinden önemli ne yazık ki...

Evrensel'i Takip Et