Derler ki, Ege kıyılarının tadını yaz aylarında en çok o kıyılarda büyüyen çocuklar çıkarırdı. Sabahtan akşama kıyıda koşup oynayan çocuklar çok acıktıklarında oyun oynamaya ara verip, domates ekmek yerlerdi. Ekmeğin tadı üzerine dökülen zeytinyağı ile çıkardı. Domatesin tadı ise denizden gelirdi. Yarıya kesilen domatesler denize banılmadan ısırılmazdı.

Ege kıyılarında ellerinde domateslerle koşturan çocuklar büyüdüklerinde o domateslerin ve ekmeklerin lezzetini hiç unutmadılar. Domatesin ve ekmeğin lezzetini tatmak için köşkler, saraylar, yıldızı bol oteller gerekmediğini çoktan öğrenmişlerdi.

Yıllar geçti, ellerinde domatesle denize koşan çocuklar büyüdü. Onlar büyürken çocukların karşısındaki öcüler de büyüdü. Çocukların domatesleri değil, başka şeyleri aramaları için her türlü yola başvuran dev şirketler çoğaldı. Bu dev şirketler daha da büyüdü; küresel şirketler oldular. Dünyanın her yerine sızmayı; her yerde çocukların karşısına dikilmeyi başardılar. Çocuklara hiç ama hiç gereksinimleri olmayan şeyleri yedirmeyi, içirmeyi, giydirmeyi kendilerine iş bildiler.

Çocukların ellerine domates yerine yapay ve gereksiz ürünler almaları için çalışan küresel şirketleri tanımayanlar için büyük bir örnek verelim. Coca Cola her çocuğun olabildiğince erken yaştan şirketin ürünleri ile karşılaşmasını ve bu ürünlere alışmasını istiyor. Erken yaşta yapay ve gereksiz ürünlere alışan çocukların çoğunun bu ürünleri sürekli olarak satın alacak müşteriler olacağını biliyorlar. 

Ama bu dev şirket yapay ve gereksiz ürünleri pazarlamak için sürekli reklam gerektiğini de biliyor. Reklamlarında her türlü popüler simgeyi, kavramı ve ideolojiyi kullanmaktan hiç geri kalmıyor. Ramazan geldi mi iftar sofrasını, dünya kupası geldi mi milli takım formasını kullanıyor. Şirket küresel ama “yerli ve milli” görünmeyi de biliyor.

Coca Cola militarizmi de kullanmaktan kaçınmıyor. Madem ABD emperyalizmi dünyanın en uç noktalarına dek asker göndermeyi gerektiriyor, o zaman orduyu desteklemek isteyenlere üzerinde “donanma”, “hava kuvvetleri”, “gazi” vb. yazan metal kutular satmak neden bir pazarlama yöntemi olmasın? Hem şirket kâr yapsın, hem militarizm güçlensin; hem de küresel şirket ABD’de “yerli ve milli” olsun!

Çocukların hiç ama hiç gereksinimleri olmayan şeyler listesi uzun. Berbat çizgi filmler, çocuklara birer küçük süpermarket müşterisi rolünü oynatan devasa plastik oyuncaklar, pespembe tokalar aynalar, türlü renk ve tatta cips, dondurma ve elbette özel okullar vs. vs.

Çocukların ellerine domates yerine yapay ve gereksiz ürünler tutuşturanlar, aynı zamanda kafalara korkunç alışkanlıklar yerleştirmek istiyorlar. Yalnız tüketim alışkanlıkları yeterli değil. Özel okullar bu konuda çok işe yarıyor. Kamusal eğitimin karşısına özel okulları dikenler; kamusal haklar yerine ayrıcalıklı olmayı, eşitlikçiliğin karşısına öne geçmeyi yerleştirmek için her yolu kullanıyorlar. Çocuklara küçük bir azınlığın ayrıcalıklı olmasının doğal olduğunu, çoğunluğun bu azınlığa hizmet etmesi gerektiğini belletmek için özel okullar çok etkili oluyor.

Günümüzde gidişat böyle... Ayrıcalıklı olmak “yerli ve milli”, tüketmek “yerli ve milli”, ırkçı olmak da, dinbaz olmak da “yerli ve milli”. Oysa çocuklara bunlar değil basit ve doğal şeyler gerek! Domates, deniz ve ekmek kadar basit ve doğal: Barış, adalet ve kardeşlik!

Evrensel'i Takip Et