Kimselerin vakti yok durup iyi haberler yapmaya
Fotoğraf: Envato
Gazetecilik meslek olarak giderek zorlaşıyor. Yalnızca Türkiye’deki gibi hapse atılma, ölüm tehdidi, dava ve soruşturmalar nedeniyle ifadeden ifadeye koşmakla bitmiyor ya da başka ülkelerde de görülen hedef gösterme, basın toplantısından atılma, gözaltına alınma ile sınırlı değil. Gazeteciliğin değişen dünyasına, teknoloji ile gelen yeni zorluklara da hazırlıklı olmak gerekiyor. Evrensel’de İsmail Gökhan Bayram, Journo’da Mustafa Kuleli “tık avcılığı” adı verilen okuru çekmeye yönelik uygulamaların medyanın okur gözündeki güvenini sarstığı, bu aldatmacanın “muhalif” ya da bağımsız medyada da gayet yaygın olduğu eleştirilerini yaptılar. Aldatmaca kısmına en çok muhabirlerin mağduru olduğu “kopyala-yapıştır” yöntemiyle, kimi zaman kaynak göstermeden, link vermeden yapılan intihaller de eklenebilir.
Bitti mi, bitmedi, geçen haftalarda Teyit.org “#Seçim2018 sahte haber karnesi”*ni paylaştı, seçim sürecinde sosyal medyada en çok etkileşim alan beş sahte haberin analizini yaptı. En üst sırada “SOLOTÜRK uçuşlarının Muharrem İnce’yle karşılaştıktan sonra iptal edildiği” iddiası var, 116 bin 380 etkileşim almış. Sonrasında Genelkurmay tarafından yalanlanan iddiayı haber yaparak yaygınlaştıranlar arasında, takip ettiğimiz, güvendiğimiz yedi bağımsız haber sitesi bulunuyor. İddianın kaynağı Linoge isimli Twitter kullanıcısı, ardından siyasetçiler binlerce kişiye erişmesine katkı vermiş. Muharrem İnce’nin Kadıköy mitingi olarak paylaşılan ancak esasen 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıl dönümünde çekilen fotoğraf, yaklaşık 100 bin paylaşıma konu olmuş, kaynağı Yılmaz Özdil ve Onurlu Yazarlar isimli Facebook sayfası, fotoğraf sonradan sayfadan kaldırılmış. Tamam ve Devam tweetlerinin yurt dışından atıldığı iddiasını yalnızca iki yandaş medya sitesi haber yapmış. Kaynağı ‘AK Partiyi Seviyoruz’ isimli Facebook sayfası. Sahte haberin binlerce kişiye ulaşmasını sağlayanlar AKP’li siyasetçiler, aralarında bir bakan da var.
Seçim dönemi boyunca paylaştığı sahte haberle en çok etkileşim alan beş aktöre bakıldığında, üçünün anonim Facebook sayfası olduğu, diğer iki profilin ise biri anonim biri de gerçek kişi olmak üzere Twitter hesabı olduğu tespiti yapılmış. Yalnızca seçim öncesi iki ayı kapsayan medyaya ve sosyal medyaya ilişkin bu fotoğraf çok kaygı verici. İşler daha fazla çığırından çıkmadan oturup düşünmemiz, ne yapmak gerektiğini tartışmamız gerekiyor.
İşlerin çığırından çıkmasından kastım “fake news” yani yalan haberin ötesinde artık “deepfake” (derin yalan) olgusuyla karşı karşıya olmamız. Araştırmacı Heather Bryant, geçen parşembe NiemanLab’te yayınlanan makalesinde** manipülasyon amaçlı üretilen fotoğraf, video ve ses dosyalarının sayısının ve “kalitesinin” çok arttığı ancak haber merkezlerinin bu konuda hazırlıksız olduğu uyarısını yaptı. Herhangi bir yerden edinilmiş ses kaydının videoya dönüştürülebildiği bir aşamadayız (ilgilenenler için: Synthesizing Obama: Learning Lip Sync from Audio) Başka yerde başka amaçla yapılan bir konuşmanın kaydı Face to Face (Bir nevi mimik aktarımı) tekniği sayesinde video ile inandırıcı bir hale dönüştürülebiliyor. Çok etkileyici aynı zamanda çok korkutucu. Bununla mücadele için tekniği çözebilen teknolojik doğrulatma araçları tek başına yeterli değil. İş eninde sonunda bağlama hakim olmayı gerektiriyor.İyi haber, gazetecilik gelecekte de robotlara bırakılamayacak kadar değerli bir iş olacak.
Makaleden aktarıldığına göre International Center for Journalists (Gazeteciler için Uluslararası Merkez) tarafından yapılan uluslararası çapta bir araştırma gazetecilerin yüzde 71’inin haber bulmak için sosyal medyayı kullandığını ancak yalnızca yüzde 11’inin sosyal medya doğrulatma araçlarına başvurduğunu göstermiş. Manipülatif içerik bu kadar profesyonelleşmişken onun karşısına hangi donanımla çıkılacağı yakın zamanda haber merkezlerinin en büyük problemi olacak, keza okurların da…
Doğru habere ulaşmak bu kadar hayati bir önem kazanmışken Türkiye’de bu iş yalnızca Teyit.org’un omuzlarına yıkılmış görünüyor. İnternet editörlerinin bunca iş arasında doğrulatmaya (en azından bir telefon edip sormaya dahi) ayıracak vakitleri yok. Gazetecileri harcadığım düşünülmesin, aralarında çok iyi eğitim almış, dil bilen, dünyayı takip eden, teknolojiyi öğrenmeye açık nice başarılı editör var. Ancak yaşı nispeten genç olanlar sabah sekiz akşam sekiz mesaiyle maksimum haber girmeye, “tıklanmayı” artıracak başlıklar bulmaya mecburlar. Daha deneyimli olanlar, doğrulatmanın geleneksel yöntemlerine, bağlamı sorgulamaya hakimler belki ama üç kuruşa bir sitede editörlük yapmak yerine çoğu kaprisli yabancı gazetecilere mihmandarlık yaparak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Neticede vakti olsa geçen hafta NATO zirvesinde yaşanan krizlere dair kapsamlı bir haber analizi yazabilecek gazeteci Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın askerlere yedirdiği kekin haberini girmekle meşgul, uluslararası ilişkileri iyi bilense çalıştığı yabancı gazetecinin gönlü olsun diye iktidar cenahından birinin telefonunu kovalıyor.
Bunların temelinde kuşkusuz ana akımın iktidara bağımlılığı, bağımsız medyanın ekonomik olarak kırılganlığı var. Ancak tek bir neden hepsini açıklamak için yeterli değil. Bağımsız medyadan okur olarak beklentimiz büyük; iyi ve nitelikli habere ihtiyacımız var. Oysa onların okurun ne istediğini düşünecek, araştıracak vakitleri de istekleri de yok. Bu kopukluğun giderilmesi içinde bulunduğumuz kısır döngüyü bir nebze kırabilir. Geçen hafta da yazdım, bu ara Twitter akışı yanar döner “son dakika”lardan geçilmiyor. Art arda çıkan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin sadece içeriğini aktarmak bizi tatmin etmiyor ya da ilk aktaran artık en değerli haber kaynağı sayılmıyor. Esas merak ettiğimiz sebepleri, olası sonuçları ya da örneğin “İçeriden bilgi alarak borsa işlemi yapmayı” (insider trading) suç olmaktan çıkarıp hemen ardından iptal etmenin arkasında nelerin döndüğü... Bunlar için ise hem vakit hem de titiz bir araştırma gerekli. Biraz yavaşlayarak iyi gazeteciliğe, iyi gazetecilere yatırım yapmanın, doğru haber ve okurla kurulacak güven ilişkisi üzerinden farklılaşmanın ekonomik olarak getirisi (kısa ve uzun vadede) tık avcılığından çok daha yüksek olabilir.
*Mehmet Atakan Foça, “#Seçim2018 sahte haber karnesi: En çok ne nerede ne kadar paylaşıldı?
**Heather Bryant, “The universe of people trying to deceive journalists keeps expanding, and newsrooms aren’t ready”
- Magazin asla sadece magazin değildir 15 Ocak 2025 05:01
- 2024 biterken… 31 Aralık 2024 06:15
- Erişilebilirlik, eşitlik ve yoksulluk mücadelesi 17 Aralık 2024 06:21
- Haberin telifi meselesi 03 Aralık 2024 06:30
- Marx’ın vampirleri ve medyanın yeni sermayedarları 26 Kasım 2024 06:48
- Gazetecileri yargıdan kim koruyacak? 18 Kasım 2024 04:30
- Etki ajanlığı: Muhalefet 'casusluk' sayılacak 12 Kasım 2024 05:00
- Etki ajanlığı: Tek yasayla çok yasak 05 Kasım 2024 05:02
- ‘Cesur Yeni Dünya’nın çocukları 13 Ekim 2024 04:22
- “Sınır hattı çok sıcak” 06 Ekim 2024 04:42
- Medya bir çocuğa kanat takıp ağladı, diğerini çöpe attı 29 Eylül 2024 05:05
- Narin’in kanatlarından melek olmaya çabalamak 15 Eylül 2024 04:53