24 Temmuz 2018

Sivas’taki Madımak Oteli Katliamı’nın üzerinden yirmi beş yıl geçti, ama ben orada Behçet’in öldüğüne hâlâ inanamıyorum. Sanırım inanmak istemediğimden kaynaklanıyor bu sürüp giden aldanış… Ancak şurası kesin: Otel yangını başlayınca Behçet’in ilk düşündüğü, canını kurtarmak değil, yakınındaki çocuk ve kadınları kurtarmaktı... Hiç öyle olmadı…

Peki, o dakikalarda Behçet’i Ankara’da bekleyen eşi Adviye? Onun hâli?

Adviye, eşinin ölümü ardından çektiği acılara dayanamayarak “onulmaz” denen hastalığa yakalandı ve kısa sürede eriyip gitti. Evet, her gün biraz daha eriyerek can verdi Adviyecik… Sonuçta, Behçet ve Adviye’den yalnızca kızları Eren kaldı yaşamda… Bütün acılar, bütün zorluklar ona yüklendi. Öyleydi, ama Eren, bütün zorlukları yenmeyi görev bildi; üstelik, yenecek güçte olduğunu da anladı! Çünkü yaşam sürüp gidiyordu… “Çaresiz bir insan” durumuna düşemezdi Eren! Bütün zorlukları yenerek yapayalnız kalmanın zorluklarını aşmayı bildi…

Doğrusunu isterseniz, ben fizik gücünü Behçet kadar iyi kullanan, böyle olduğu için de gözü kara, çevik, hatta gerektiğinde dövüşken olan başka bir insan görmedim. Boksör değildi, şair ve doktordu, ama öncelikle “asker”di Behçet: İlkokuldan sonraki çocukluk yılları, Selimiye Askerî Ortaokulu’nda geçmiş, sonra da Kuleli Askerî Lisesi’ndeki ilk gençlik döneminin biraz kavgacı, biraz da serdengeçti halini hep koruyan bir delikanlı olup çıkmıştı… Haksızlıklara “Bayrampaşa tokadı”yla cevap verecek bir karakterdeydi. Ters bir olay karşısında hemen horozlanacak gibi durur, öfkelendiği zaman gürlemesi, hasmının yüreğine inerdi.

Madımak Oteli yangını, acıklı bir destandır. Behçet’i bu destanın önde gelen simgelerden biri olarak düşünüyorum:

Behçet, evrensel insan dayanışmasına derinden bağlılık duyan, yürekli ve coşkulu bir insandı. Madımak yangınında ona göre asıl sorun, “kendi canını kurtarmak” olsaydı, kuşkusuz ki Madımak’tan ilkin o sağ çıkardı. Fizik gücünün olanaklarını çok iyi değerlendiren bir “asker” için; ayrıca, yangın ve zehirli gaz olgusunun ölümcül sonuçlarını iyi bilen bir “doktor” için, başka türlü düşünemeyiz.

Behçet Aysan, 20. Yüzyıl edebiyatımızın değerli bir şairi olarak belgelenmeyecektir yalnızca. O, evrensel insan dayanışmasının kahramanlarından biri olarak geçmiştir tarihe. Bu yönüyle hiç  unutulmayacaktır…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

OVP masada

OVP masada

Kamu, metal ve liman başta olmak üzere toplu sözleşme ve zam sürecindeki yüz binlerce işçiye orta vadeli programda yer alan düşük zam dayatılıyor. Patron, iktidar ve sendikal bürokrasi eliyle işçilere kabulettirilmek istenen bu zehirli programa karşı işçiler, birleşmek ve insanca yaşanacak ücret talebini kazanmak için yol arıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİSAM: Açlık sınırı 22 bin 886 TL, yoksulluk sınırı 79 bin 165 TL.

Evrensel'i Takip Et