27 Temmuz 2018 00:00

Şaban Dayanan...

Şaban Dayanan...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘’... Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer
Yosun muydum, kaya mıydım nasıl unuturlar
Kahredersin başın önüne düşer
Düşerse beni unutma.
(Gülten Akın)

Şaban Dayanan, İHD’ye emek ve omuz vermiş, fotoğrafçı ve yazardı. Cumartesi Anneleri’nin her daim yanında olmuş, ülke sınırlarında ya da dışında hak hukuk ihlallerine karşı durmuş, kısaca insan hakları aktivistiydi.

Bir temmuz günü genç yaşta aramızdan ayrıldı. 13 yaşında hapisle tanışıp, 2.5 yıl yattıktan sonra yaşının küçüklüğünden serbest bırakılan, işkenceler gören ve 127 defa göz altına alınan mütevazı, hep devrimci bir genç adamdı. Şaban’ın ölümünün ardından yazdığım yazıyı tekrar güncelleyerek sizlerle paylaşmak istedim.

UNUTMA BENİ…

Şaban’la tanışanların mutlaka bir anısı olmuştur.  

Camiye erken gitmiştim. Kapının önünde 5-6 adam saçları sakalları karışmış etrafa yan yan bakıyorlardı. “Tophane’den mi geldiniz?​” dedim . “Evet abi, Şaban Abi için geldik” dediler. Tebessüm ettim , onlar “O bizim babamızdı, bizleri korurdu, bize bakardı ama biz de yamuk yapmazdık” dediler. Ardından “Birkaç kere kriz geçirirken yanındaydık, biz onu hayata döndürmüştük. Keşke yine yanında olsaydık, kurtarırdık” dediler. Bir an Tophane olaylarını hatırladım. Neyse…

Yıl 1994 idi herhalde TİHV’den Dr. Önder Özkalıpçı aradı. İşkence gören birinin olduğunu darp izlerinin fotoğrafının çekilmesi için bana göndereceğini söyledi. Gelen tanınmış bir travesti ile Şaban’dı. Fotoğrafları çekip filmi Şaban’a vermiştim. Şaban kimin ne zaman ihtiyacı olsa koşan bir genç arkadaştı. Dr. Önder, Şaban’dan rica etmiş, o da hemen koşmuştu. Sonra sık sık buluşur ve telefonlaşır olmuştuk. Konumuz çoğunlukla fotoğraftı tabii. TİHV bürosu işkence mağdurlarıyla kaynıyordu. Önder telefon açtı “Abi buraya gelip fotoğrafları çekebilir misin yollamaya kalksam çok kalabalıklar?​” dedi. Ben de geliyorum ama orada nasıl fotoğraf çekileceğini öğretebileceğim birisi olsun ki acil durumlarda başınızın çaresine bakın” demiştim. Gittiğimde Şaban makinesini hazırlamış bekliyordu.  Sonraları nerede toplumsal bir eylem olsa hem eylemci hem fotoğrafçı olarak Şaban oradaydı. Bir gün aradı “Ya ticari işler de yapmam gerekiyor ama şu renk ayarlarını öğrenmem lazım. Sarı çıkıyor ne yapacağım” dedi. O zamanlar dijital yoktu film kullanıyorduk. Telefonla filtreler pozlandırma vs. eğitim yaptık. Yıllar geçti. İnsan Hakları Savunucusu, Aktivist, Gazeteci, Araştırmacı Fotoğrafçı Şaban Dayanan geniş bir çevrenin bilinen tanınan sevilen arkadaşı,  dostu, yoldaşı oldu. Cenazesi bunun ispatı idi. Yıllarca birlikte olan arkadaşlara sordum Şaban nereliydi? Bir çırpıda cevap veren çıkmadı. Sonra bir arkadaş Siirtliymiş dedi. O da ölüm duyurusundan okumuş. Çoğumuz birbirimizin nereli olduğunu bilmiyoruz. Çünkü bizler her yerliydik. Ermeni, Rum, Kürt, Türk, Laz… Siirtli, Samsunlu, Dersimli, Antalyalı, Bolulu, Hakkarili... Mağdur ve hor görülenlerdeniz. Emekten ve insandan yana olmak böyle bir şey…

İHD’den ayrılıp Tophane Tütün Deposunda çalışmaya başladığında görüşmüştük. Uzun uzun üzüntülerini paylaştı. Yeni rotalar çiziyordu kendine. En son geçen yıl bir söyleşi için Tütün Deposunda uzun  uzun dertleşmiştik. STK’lerden, fonlardan, sanat dünyasında dönen dolaplardan. Ona Evrensel için bir röportaj yapalım demiştim. Şimdi olmaz belgeler hazırlayayım derli toplu bir şey yapalım demişti. Keşke ısrar etseydim be Şaban. En çok çocuklarını düşünüyordu. Kızı Havin’in  yaramazlıkları, oğlu Taylan’ın ağırbaşlılığı. Bir de o sıralar evine bilmem kaçıncı kez girilip göz dağı verilmek istendiğinden. Elinde çok değerli fotoğraf arşivinden bahsetmişti. Bir hatta birkaç fotoğraf albümü yayımlamak istediğini söylemişti. Sonra redfotoğraf’ın neler yapması gerektiğini. Şaban redfotoğrafın etkinliklerine, sergilerine aktif olarak katılıyordu. Bu anlamda redfotoğraf bir aktivistini de yitirdi. Şaban çok emek verdi. Şimdi kurumlar da Şaban’ın emeklerini onun bıraktığı yerden alıp fotoğraf albümlerini yayımlamalılar.

Şaban’ın facebook sayfasında son olarak paylaştığı Gülten Akın’ın “Untma Beni” şiiriydi.

Bu hafta Şaban’ın fotoğraflarına yer veriyorum. Unutma beni şiirini paylaşarak.

Sen onca işkencelere dayanan adam, işkencelerden miras kalan epilepsi krizine dayanama. Seninle benzer sonu yaşayan kim bilir kaç Şaban var? Unutmak mümkün mü seni ve nice Şabanları… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa