Aynı gemi

Hava sıcak. Ege’nin dantel koylarının buz gibi sularında bir yandan uzaklarda gölgeleri görünen Yunan adalarını seyrediyor, diğer yandan homurdana homurdana dalgalarla boğuşarak ilerleyen 2 beygirlik pancar motorlu teknemizde ayran (?), balık, kavundan oluşan derme çatma masamızda özellikle ayran bardaklarının  dengesini sağlamaya çalışıyoruz.

Konu, liramızın değer kaybetmesi. Konuyu açan, bölgede deniz altı, deniz üstü her çakıl taşının yerini ezbere bilen, Fenerbahçe’de doğup, mutluluğu buralarda aramaya karar vermiş kaptanımız.

-Yaşım 81. Torunun düğününde çalgıcılara atmak için tanesi 3 liradan 100 adet 1 dolar almıştım, 300 liraya. 9 tanesi F serisi çıkınca arkadaşlar, “Maazallah yaşına başına, ayranına bakmazlar, atarlar içeri” deyince mecburen 9 tanesini en kuytu koyda balıklara attım. Kaldı 91 tane. Şimdi ülkem zorda. Yukarıdan emir gelince 91 tanesini bozdurdum. Tanesi 6.85’den, 623 liraya. Bizim 300 lira oldu 623 lira. İki katından fazla. Şimdi dolar düşmeye başladı. Hedef 4 lira. 4 lira olunca bu günleri unutup dolar alınca bizim 91 dolar olacak 155 dolar. Birde 100 bin doları, 100 milyon doları olanı düşün. Şimdi biz ülkeyimi kurtarıyoruz, kendimizi mi?

“Ama” diyor sandalın burnundan ayaklarını denize sarkıtmış rafık. “Dolarları bozdurmazsak dolar olacak 10 lira. O zaman senin 91 dolar belki olacak 910 lira ama o paraya ancak 4 şişe ayran alacaksın. Senin bu tempona ancak 2 gün yeter, yetmez. Ne yapalım. Bozdurmayalım mı dolarları?

“Bozduralım” diyor kaptan, “Bozduralım ama dolar 4 lira olunca tekrar  dolar almayacağımıza dair Kur’anı Kerim’e el basalım iki ayağımız yere sıkıca basarak.

Bizim önce ilahi bir uyarı sandığımız dalga, aldığı suyu batmasın diye ara ara kovayla boşalttığımız teknemize yandan vurunca, ayranın yarısı dökülen kaptan dümen niyetine tuttuğum sırığa atılarak bağırıyor.

-Dalgaya burnunu ver. Burnunu ver.

Burnumuzu dalgaya verince görüyoruz, bilmem hangi krizde dolarına, lirasına birkaç takla attırıp malı götüren 15 personelli şehir hatları vapuru Paşabahçe büyüklüğündeki “İlahi” gücü.

“Bakın” diyor kaptan. Hepimiz aynı gemide değiliz ama aynı denizdeyiz.