Bir barış aktivistinin onurlu yaşamı
Fotoğraf: Envato
İsrail’deki Guş Şalom barış hareketinin kurucusu Uri Avneri 94 yaşında öldü. Mücadele dolu, projelerle dolu bir yaşam. Guş Şalom, Filistin devletinin var olmasının sorunun barışçıl çözümünü sağlayacağını savunmaktaydı.
“Kenan ülkesine” inanıyordu gençliğinde, bu kadim coğrafyanın çocukları ortak, federatif bir ülke kursun istiyordu. 40’larda Filistin’de yükselen “Kenanizm” in etkisi altında kalmıştı. Yahudi milliyetçiliğine, Siyonizme en baştan karşı çıkmıştı.
Kenanizm semitik halkların Orta Doğu’da, Filistin, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan’ın, anti-sömürgeci, ortak federe bir devlet kurmasını savunuyordu.
Bu bir anlamda aynı coğrafyadan yükselen üç büyük dinin mensuplarının, aralarındaki çatışmaya son verip, ortak semitik kök üzerinden ortak bir devlet kurması anlamına geliyordu.
Yani, aynı coğrafyanın çocuklarının, Arapların, Yahudilerin, Aramilerin, Şemsilerin, Süryani/Maruni/Keldani/Asurilerin ortak bir ev kurabileceğine inanıyordu.
Ailesi Almanya’dan 1933 yılında Nazilerin erki ele geçirmesinden sonra Filistin’e yerleşmişti.
İngiliz sömürgeciliğine karşı silahlı eylem yürüten İrgun’a çok genç yaşta katılsa da, hemen kopmuştu.
1947 yılında BM, Filistin sorununa çözüm olarak Arap/Yahudi devletinden oluşan, ve Kudüs’e uluslararası özerk bir statü veren bir proje geliştirdi. (*)
Arap monark/milliyetçi bloğunun buna verdiği yanıt ise, “Yahudileri denize dökeceğiz oldu” 1948 Arap- İsrail savaşı ile. Dökemediler. Yahudilerden arınmış bir Filistin devleti istiyorlardı. Ama İsrail devleti doğdu. Avineri bu savaşta yaralandı. Neredeyse ölüyordu.
4 cepheden kuşatan Arap ordularına karşı verilen savaşı, soykırımdan kurtulan genç kuşakların savunma refleksi olarak okumak gerek. Birçokları Nazilere karşı Doğu Avrupa coğrafyasında yükselen partizan hareketlerine katılmışlardı. İsrail Cumhuriyetini ilk tanıyan ülkeler arasında Sovyetler ve Türkiye de vardı. ABD ise, daha 1930’larda rotasına aldığı Suidilerden sonra, yeni Arap devletlerini de çekme niyetiyle, Arapları kızdırmamak için çok daha sonra tanıdı İsrail’i.
Gazeteciliğe, yazmaya çizmeye çok erken, 17’sinde başlamıştı Avineri. Yaşam boyu sürdürdü.
1956 Şüveyş krizi onu derinden etkiledi. 1957 yılında “emperyalizmin yarattığı suni bir devlet” olarak nitelediği Ürdün’de Filistinlilerin başlattığı direnişi destekledi ve İsrail’i Filistinlileri desteklemeye ve İsrail ile Filistin’in bir federasyon oluşturmasını savundu. “Semitik Eylem” diye bir grup oluşturarak, bölge ülkelerinin bir federasyon oluşturmasını savundu.
Kürt özgürlük hareketinin, benzer bölgeye yönelik konfederasyon/federasyon fikirlerini savunması da sol perspektifle bakmaktan geliyor sanırım.
1965 yılında parlamentoya seçildi, kurduğu İsrail Radikal Partisinden. 67 Harbinin etkisi sonucu 69 seçimlerinde Knesset’e giremedi ama, 1977 seçimlerinde “İsrail’in Sol Kampı” alan partiden seçilmeyi başardı.
Laikti ve Ortodoks Yahudi inancının siyasi araç olarak kullanılmasına karşıydı.
1975’te İsrail-Filistin Barış Konseyinin kurucularından biri olunca, bir çok kez saldırıya uğradı ve bıçaklandı.
Lübnan Savaşı sırasında İsrail’de güçlü bir barış hareketi yükseldi. Bunu sağlayan öncüler arasında Avineri de vardı. Avineri burada da kalmadı. 1982 temmuzunda kuşatma altındaki Beyrut’da FKÖ lideri Yasser Arafat ile buluşan ilk İsrailli barış aktivisti oldu. Bu buluşma sırasında MOSSAD ikisinin birden öldürüleceği bir suikast düzenledi. “Tuzlu Balık” operasyonunu FKÖ önlemeyi başarmasaydı, Arafat’la birlikte ölecekti.
Bu yıllarda İsrail’deki barış eylemcilerinden Livia Rokach, FKÖ’nün Roma ofisinde çalışacaktı. Rokah’ın İsrail’in ilk dışişleri bakanı olan babası Moşe Şaret’in günlüklerini yayınlaması, resmi tarihi hayli zora sokacaktı. 1985 yılında bunalıma giren Rokach Roma’da intihar etti (**)
Milliyetçi çevrelerin, onu “hain” diye niteleyen ağır saldırısı ile yüz yüze kaldı. 82 yaşındaki annesi Hilda Osterman onu evlatlıktan attı, “katil Arafat ile buluştuğu” için.
Filistin-İsrail çatışmasının barışçıl çözümünü savunan eylemlilikleri sırasında, kendisine yöneltilen “teröristlerle ilişki kurma” suçlamalarına karşı verdiği yanıt, başka örnekler açısından da çok anlamlı idi: “Özgürlük savaşçısı ile terörist arasındaki farkı belirleyen sizin perspektifiniz ve nerede konumlandığınızdır.”
2001 yılında Uri eşi Raşel ile birlikte, Sockholm’de, alternatif Nobel Barış Ödülünü (the Right LivelihoodAward) aldı. Faşist eğilimli Yahudi Ulusal Cephesi lideri Baruh Marzel, 2006 seçim kampanyası sırasında İsrail ordusunu Avineri’yi öldürmeye yönelik bir operasyon düzenlemesi çağrısı yapacaktı.
Uri de “şu baki gökkubbede hoş seda bırakanlardan” biri olmayı başardı. Ne mutlu ona.
(*) BM projesi için bk: Abu Firas, Palestine Through Documents, preface: Bulent Ecevit, Belge Yayınları 1988. Türkçesi: Kudret Emiroğlu, Belgelerle Filistin, Alan Yayıncılık 1988.
(**) Bk: LiviaRokach, İsrail’in Kutsal Terörü, önsöz: Noam Chomsky, Türkçesi: Zeynep Herkmen/Neşe Ozan, Belge Yayınları 1984.
- Vatansızlığı vatan eylemek 05 Aralık 2023 04:29
- Uzun mesafe koşucusuydu Osman 04 Kasım 2023 03:50
- Kitap yakmanın dayanılmaz ayıbı 02 Temmuz 2023 03:14
- İsveç’in de ATY’si var artık! 05 Mayıs 2023 04:14
- İhsan Doğan (Sinan Oza) ve Niyazi Dalyancı için 11 Nisan 2023 04:00
- Dünya Anadil Günü vesilesiyle 09 Mart 2023 04:15
- Soykırımı tartışmak 19 Ocak 2023 03:19
- Mahmut Baksi anısına 14 Aralık 2022 04:32
- Kendi kutsalına bomba koyan 06 Aralık 2022 04:10
- Yorum yetmez! 28 Kasım 2022 04:00
- Kesişen yollar 15 Kasım 2022 04:16
- Seyfo ya da kılıçtan geçirilmek 08 Kasım 2022 04:10