27 Ağustos 2018

İdlib operasyonu ve ‘kimyasal tepkimeler’!

Rusya ve İran tarafından desteklenen Suriye rejiminin cihatçı grupların elinde bulunan son kent olan İdlib’e operasyon için uzunca bir süredir hazırlık yaptığı biliniyor. Son günlerde bu operasyon konusunda Rusya ile İdlib’de ‘çatışmasızlık gözlemcisi’ olarak bulunan ve burada ‘ılımlı muhalifler’ olarak adlandırılan grupları destekleyen Türkiye arasındaki görüşmeler de hız kazanmış durumda. Tam da böylesi bir zamanda ABD, İngiltere ve Fransa “Suriye rejiminin İdlib’de bir kimyasal saldırı hazırlığında olduğunu ve böylesi bir saldırı olursa buna en güçlü biçimde yanıt verileceğini” vurgulayan ortak bir açıklama yaptılar. Hatırlanırsa ABD, İngiltere ve Fransa Nisan ayında da Doğu Guta’daki Duma’da kimyasal silah kullanıldığı iddiasıyla Suriye rejimine karşı ortak bir hava saldırısı düzenlemişlerdi.

Rusya Savunma Bakanlığı, BM Güvenlik Konseyi’nin bu 3 daimi üyesinin ortak açıklamasını “kimyasal silah bahanesiyle Suriye’ye saldırı hazırlığı” olarak nitelendirdi. Bu arada İdlib’le ilgili bir diğer önemli iddia da Rusya’nın Suriye’deki ‘Ateşkes İzleme Merkezi’nin komutanı Tümgeneral Aleksey Tsıgankov’dan geldi. Tsıgankov, el Nusra’nın devamı olan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) kimyasal saldırı için Cisr el Şuğur’a 8 tanker klorin gazı götürdüğünü ve bu saldırı sonrası kamuoyu yaratmak için ‘Beyaz Bereliler/Beyaz Miğferliler’ adlı grubun hazırlık yaptığı iddiasını gündeme getirdi.

Öncelikle bu iddianın temelsiz bir iddia olmadığını söylemek gerekiyor. Çünkü HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed el Culani, geçtiğimiz hafta İdlib’deki bütün cihatçı gruplara Suriye rejimine karşı cihat çağrısı yapmıştı. Öte yandan Beyaz Bereliler/Beyaz Miğferliler adlı örgüt, Suriye’ye müdahale sürecinde batılı emperyalistler tarafından eğitilen “gönüllüler”in oluşturduğu bir “sivil savunma” örgütü. Bu örgüt, Suriye rejimine karşı propaganda amaçlı olarak kullanılan birçok sahte/düzmece saldırı ve kurtarma operasyonu düzenlemesiyle biliniyor. Yani Suriye rejiminin İdlib’e operasyonunun önüne geçmek için HTŞ gibi cihatçı çetelerin kimyasal silah kullanması ve sonrasında batılı emperyalistlerin Suriye rejimine karşı saldırısına gerekçe yaratmak için Beyaz Bereliler/Beyaz Miğferliler’in devreye sokulması hiç de uzak bir ihtimal değil!

Peki, ne oldu da ABD, İngiltere ve Fransa Suriye rejiminin kimyasal saldırı yapabileceği iddiasını gündeme getirip böyle bir saldırı olması halinde güçlü bir yanıt verecekleri açıklamasını yapma gereğini duydular? Bu iddia ve açıklamaların arkasında acaba hangi hesaplar bulunuyor?

Böylesi bir saldırının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden bağımsız olarak ABD, İngiltere ve Fransa’nın kimyasal saldırı iddiasını gündeme getirmeleri aslında kendi politik ihtiyaçlarıyla bağlantılı bir tutumdur. Bu emperyalist güçler söz konusu iddia üzerinden bölgesel kamplaşmada durdukları yeri -Rusya ve müttefiklerinin güç kazanmasına seyirci kalmayacaklarını- bir kez daha göstermiş oldular. Bilindiği gibi bu emperyalist güçler, kimyasal silah/saldırı iddialarını bölgeye (Ortadoğu) müdahale politikalarını meşrulaştırmanın dayanağı olarak kullandılar/kullanıyorlar. Dolayısıyla gündeme getirilen iddia ve tutum, Suriye’nin ötesinde bölgenin başka bir ülkesine-uygun koşullar oluşursa İran’a- yönelik bir saldırının da zeminini yaratma ve bu saldırıyı meşrulaştırma girişimi olarak anlam kazanıyor.

İkinci olarak, bu güçlerin Suriye’de Esad’lı çözümü kabul etmeleri, Suriye rejimi ve müttefiklerinin işini kolaylaştıracakları, onların güçlenmelerine göz yumacakları anlamına gelmiyor. Aksine Şubat ayında ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coates tarafından yayımlanan bir raporda “Suriye’de muhaliflerin Esad’ı devirecek güçte olmadıkları ama çatışmaları bir yıl daha sürdürecek gücü koruyacakları” belirtiliyordu. Başka bir deyişle “cihatçı gruplar Suriye rejiminin destekçileri Rusya ve İran’ın başını ne kadar ağrıtırsa bizim işimiz o kadar kolaylaşır” diyor ABD Ulusal İstihbarat Direktörü’nün raporu. Gerçekten de ABD, İngiltere ve Fransa’nın bölgesel kamplaşma/egemenlik mücadelesinde kendi pozisyonlarını güçlendirmek için Nusra ya da Beyaz Bereliler/Beyaz Miğferliler gibi örgütleri kullanmayacaklarını kim söyleyebilir?

Sonuç olarak İdlib operasyonunun yol açtığı kimyasal tepkimeyi şöyle özetleyebiliriz: Batılı emperyalistler bölgesel çıkarları için cihatçı grupları kullanıyor, son kalelerini kaybetme korkusu yaşayan cihatçı gruplar da kurtarıcı olarak emperyalistlere sarılıyor! Bu ‘kimyasal tepkime’nin yol açtığı felaketlerin faturasını ise, maalesef hep bölge halkları ödüyor!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et