Suriye, kriz ve Cumartesi Anneleri...
Fotoğraf: Envato
Sıkışma da laf mı... Tıkanmanın böylesi “dostlar” başına!..
Tutar hangi yanı kaldı “ustalar” elinde Türkiye’nin?
Geçen günkü Yeni Şafak, sanki iktidarın “yandaşı” bizmişiz ya da suç başkasının düzeltecek başkasıymış gibi hemen her sektörde yüzde 40’lara varan zamlardan yakınıyordu! Stokçulukla spekülasyon yapıyor her şeyin yarı yarıya pahalanmasına yol açıyorlarmış... Kim ki bu spekülatörler acaba?
Dışarıdan ve içeriden borç para toplarken yüksek faizle borçlananlar, fazla değil, iki kategoriye sığıyorlar. Bir, tekeller. Kredi topluyorlar. İki, devleti yönetenler devleti borçlandırıyorlar. Birinci grubun borçları 320, devletinki ise 130 milyar doları buluyordu. Ama bunlar iki ay öncesinin rakamları. Şimdi, hiç kuşkunuz olmasın, birkaç on milyar dolar artmıştır! TL’nin değer kaybıyla borcu borçla döndürmek için bu sıkışıklıkta borç maliyetlerinin, tabii ki en başta faizlerinin yükselmesini ekleyin.. Varın yeni borçlanmanın bedelini hesap edin.
Ha, “ne yapalım, borçlanmayız” mı diyeceksiniz. Sosyalizm dışında böyle bir olasılık yok! Sadece ekonominin çarklarının dönmesi için en az 50 milyar dolar gerek. Ve sadece bu yılın borç ödemeleri için 200 milyar dolayında para gerekiyor yine. Borç almayıp ne yapacaksınız? Borç yiğidin kamçısı diyordunuz ya! Haydi bakalım, vurun kamçıyı.
Kamçıyı elinize çoktan aldınız! Ama.. Borcu yapan “yiğide” vurmak ne gezer, hep yaptığınız gibi, alınan borcu hiç koklamamış bile olan işçilerle emekçileri hedefe koyup “vurun abalıya” sallayıp duruyorsunuz!
“Aynı gemideyiz”, “çare yok, fedakarlık” diyorsunuz. Ama fedakarlığı emekçilerden bekleyip onların sırtından banka hesaplarını şişirmiş tekellere kıyak üstüne kıyak yapıyorsunuz! Ticaret Bakanı daha yeni Eximbank’ın şimdiye kadarki 23 küsur milyarın yanında ihracatçıya yıl sonuna kadar 46 milyarlık teşvik daha vereceğini açıkladı. Bu sıkışıklıkta bile kesilmesi hiç akla getirilmeyen köprü, tünel vb. hazine garantili geçiş ödemeleri aktarılıyor hala yandaş tekellere. Ve Aksaray yetmedi. Marmaris yazlık sarayı yetmedi. Selçuklu ulularının kabirlerinin olduğu Ahlat’a da bir Başkanlık köşkü yapılacakmış! Eee, devletin itibarı tabii!
Sonra otomotivde pazar yüzde 40’a vararak daralıp... Konutta da sadece İstanbul’da 400 binlik stok biriktiğinden... Zamlar yetmez olup bir de üstüne işten atmalar binip... Çalışmaya devam edebilenlerin ücretleri zaten yüzde 16’lık enflasyonla eridiğinden... Kamçıyı işçilerle emekçilere şakırdatmaktan başka ne yapılacaktı?! İşçinin boğazını sık, eldeki avuçtakini ülkenin tek büyüyeni bankalarla sanayi ve inşaatın, dış ticaretin tekellerine transfer et! Et ki, “gemi” batmasın! “Hepimizin” ya!
Sonra “Amerika’nın ekonomik saldırısı”! Yahu, bu memlekete siz yetiyorsunuz, başka kimsenin saldırmasına gerek yok ki! Yeterince sıkboğaz ettiniz memleketi.
Alın Suriye’yi! Rusya ile Amerika arasına sıkışılıyor. Rüzgarın savurduğu yaprak misali, önce uçağını düşürüyor, sonra arkadaş olmaya çalışıyorsun. Eski arkadaşlar oyunlarına almaz oluyor, yenilerini arıyorsun! Sürüyorlar bataklığa, kestaneyi ateşten almanı istiyorlar. İştahlısın. Bir ve ikinci atak. Sonra S-400’ler. Üçüncüsünde, gözetmenliğini verdikleri İdlib’te de gel savaş diyorlar. Bu işler böyledir, Amerika’yla arkadaş olurken de Kore’de savaşılmıştı. Onlar içindi!
Karşıda da Amerika var ama. Yeni bir “kimyasal silah” manevrası başlatıyor. Hedefte Esad, ama sen de ortadasın! Yeni Şafak’ın akıllıları döşeniyorlar: “ABD Irak işgalinde uyguladığı ve ülkeyi bölmek için kullandığı ‘uçuşa yasak bölge’ stratejisini Suriye’ye taşıyor.” Eee, ne yapacaksın? “Ekonomik savaş” derken bir de böylesi fırlarsa torbadan? Binali Bey, “Ekonomik saldırı” deyip “Türkiye’yi tehdit etmeye kalkanlar gereken cevabı misliyle alır” diyor, ancak, biliniyor ki, ABD ile Türkiye’nin sıkletleri çok eşitsiz! Adamların Türkiye GSMH’si kadar yıllık silahlanma giderleri var. Zaten Çavuşoğlu da “ABD’nin asıl dostu biziz” diye pazarlamacılıkta, ama sıkıntı da gerçek.
İçerideki kamçı şakırdatma önem kazanıyor. Annelerin meşrunun meşrusu kaybedilmiş çocuklarını arayışlarına gaz sıkılıp “anneliğin istismarının son bulmasını” istemiş! Nedense, asıl işi olması gereken kaybedilenlerin hiç değilse cesetlerini bulmak istemiyor ama! Anneleri hedefe koymaktan büyük terör mü olur?!
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50