Cumartesi Anneleri, AKP iktidarı sırasında dokuz senedir her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapıyor. 700 oturma eyleminin neredeyse 450’si AKP döneminde yapıldı. Cumartesi Anneleri’nin eylemi 27 Mayıs 1995 tarihinde başlayıp, dört sene sonra, 1999 tarihinde ara verildi. On sene aradan sonra 2009’da tekrar başladı. 2011’de Tayyip Erdoğan Cumartesi Anneleri’nin dramını anlattı. Dinleyenlerden bazıları gözyaşlarını tutamadı. Beşiktaş’taki Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi’ne başta Berfin Ana olmak üzere bir grup Cumartesi Annesi’ni çağırdı. Gazetecilerin ve milletvekillerinin önünde onları anladığını, onlara hak verdiğini söyledi. Berfin Ana’ya oğlunun mezarını bulacağına söz verdi.
Pekiyi, ne oldu da AKP iktidarı geçen Cumartesi günü Mehmet Ağar’ın dönemindeki gibi Cumartesi Annelerine saldırdı?
Bazıları bu saldırı için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu sorumlu tutuyor. Soylu’nun Mehmet Ağar’ın adamı olduğunu, aynı ideolojik-siyasi görüşü savunduklarını söylüyor. Soylu’nun kaybedilenler için “Eminönü Meydanı’nında dolaşırlarken mi kayboldular” sözünü Çiller-Ağar Dönemi yetkililerinin sözlerine benzetiyor.
Olabilir. Soylu’nun kendi başına karar verse böyle saldırı emri vereceği düşünülebilir. Ama kesin olan bir şey varsa, o da Soylu’nun saldırı emrini Erdoğan’ın izni ve bilgisi dışında vermediğidir.
Pekiyi, dokuz sene Cumartesi Annelerine saldırmayan, onları toplayıp dokunaklı konuşmalar yapan, sözler veren Erdoğan, dokuz sene sonra neden saldırdı.
Çünkü korkuyor.
Ölümden çok halktan korkuyor.
Halkın bir gün ayaklanmasından korkuyor.
Biliyor ki ve sık sık danışmanları hatırlatıyor ki, icraatına karşı halk bir gün yeter diyecek. Onca propagandaya, yandaş medya gözboyacılığına karşın halk bir gün halk bir gün sokaklara dökülecek. Gezi’de olduğu gibi, 15-16 Haziran’da olduğu gibi.
En küçük bir kıvılcım büyüyüp bir yangına dönüşebilir diye korkuyor. Onun için en küçük bir direnişe, en haklı talepler için yapılmış barışçı bir eyleme Cumartesi günü saldırdığı gibi saldıracak.
Korkunun ecele faydası yok elbet.
Bundan sonra böyle saldırılara hazır olmalıyız. Devlet terörü ile başetmenin yolu yaygın ve kitlesel eylemlerdir.
Milyonlarca insanı doldurabilecek hapishaneler henüz hiç bir diktatörlükte yapılmadı.
Son kertede kazanan her zaman halk oldu.
Evrensel'i Takip Et