2 Eylül 2018

Bir lirik ozan: Gyula İllyes

Ünlü Macar ozanı Gyula İllyes (1902-1983), toprak emekçisi bir aileden gelmektedir. Gençliğinde bir süre Fransa’da kaldı ve orada, yenilikçi ozanlarla yakın dostluklar kurdu: Aragon, Eluard, Breton vb… İllyes’in dili, açık ve durudur. Gerek günlük yaşamla ilgili konuları, gerekse yaşlılık ve ölüm izleklerini işleyen şiirleri, yalın söylemlerle örülmüştür.  Gyula İllyes pek çok şiir yazdı.  Fransızca olarak yazdığı şiirlerin yanında, tiyatro oyunları ve gezdiği ülkelerle ilgili anı yazıları da vardır.  Dünyaca ünlü ozan Gyula İllyes; halkının acılarını, gerçekçi ve lirik bir anlatımla dillendirdi. Aşağıda ondan bir şiir sunuyoruz.

GÖZYAŞLARIMDAKİ UMUT

Devrilecek mezarım üstüne dünya,

Notrdam Kilisesi’yle kentler ve dağlar tekmil ormanlarıyla,

üstelik o gök kubbe de çökecek üstüme,

yatarken toprak altında ben.

Ne var ki dile gelmez bir kuşku yüreğimde,

bozuyor keyfimi habire...

Bilmem biraz anlayacak mısın beni...?

Benim kara gözlü yavrum,

yıkıntılar denizi üstündeki bu çölde,

adım adım sen yürüyorsun.

Ve sen yaşayacaksın  benden sonra da,

sensin benim tedirgin sonsuzluğum..

Yaradılış’ın o ilk dönüşleri var ya,

çıkrığa sarılmış ipliğe benzer hani,

kaç kez koptu, kaç kez bağlandı kimbilir.

Ve o basit ipliği yaşamımın, kaç ana-baba arasında,

bilinmez kaç kez çözüldü, kaç kez dolandı ...

Ama o artık benim ipliğim değil yalnızca,

çünkü sen varsın yavrum, şimdi vardiyada.

Gevşeyecek mi o ip, yoksa kopacak mı gerilip daha da?

Bunlar da pek kaygım olmayacak benim...

Ama ağlıyor mu, yoksa  gülüyor mu benim kızım, diye

hep seni düşüneceğim.

Titriyor mu kış bastırınca? Bunlar olacak benim  kaygılarım..

Aç mıdır, tok mudur? Var mı acep bir kötülük eden ona?

Böyle böyle sürüp gidecek!. – Evet çok duyguluyum belki, ama yaşıyor senin içinde de böyle bir kaygı...

Sonra gelip çatınca yaşlılık, derken yalnızlık...  

Nasıl katlanacaksın bunlara yavrum?

Sizlere diyorum, yaşayan ey siz kardeşlerime:

Acıyın n’olur o yavruma.

Nasıl acıdıysam sizlere iyi kötü zamanlarda,

hani hep ortak oldumdu acılarınıza.

Varsa biraz değerim, onu kızıma  veriyorum işte

ve de onu doğuran anasına.

O yavrum olsun tek ölümsüzlüğüm ve  tek dikili taşım.

Büyürken sen, yavrum, ben elveda diyorum dünyaya.

Kehribar gözlü kızım, beni göremeyeceksin hiç!. Ama bil ki,

ne varsa yarattığım, bir parçam oldu her biri.

duvarcı daha yüksekti  ördüğü duvardan.

Bir kırk yıl var aramızda. Sezar’dan bugüne geçen çağ gibi!

Ve sen uçarken her gün biraz daha uzaklara,

tepeden tırnağa sen olan,

bir armağan kalıyor bana .

Tanımadığım sen de, ey dost, sağolasın bu armağan için,

hani o dile gelmez uzaklardan getirip verdiğin.

Kim güvenip vermişse sana da, sağolsun vermiş.

Sana borçluyum bu avuntuyu, seni sevindiren.

Cesaret püskürüyor gülüşlerinden ve bir coşku bakışlarından,

Bak beni de nasıl gülümsetiyorsun yürekten.

Ve umut püskürüyor artık, bu yaş dolu gözlerimden.

(Türkçeleştiren: Yaşar Atan)

Bir şiir de bizden:

GURBET MENEKŞESİ

Ta uzaklardan duydum sesini

Topraktan daha dün püskürüp çıkmış

Akdeniz mavisi

Yaprakları yeşile çalmış

Gurbet menekşesi

Eğildim kokladım da kokladım

Büktü boynunu

Akdenizli çiçekler anladım

Göçmen topraklarında

Kokmuyordu.

(Yaşar Atan)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et