Bir lirik ozan: Gyula İllyes
Ünlü Macar ozanı Gyula İllyes (1902-1983), toprak emekçisi bir aileden gelmektedir. Gençliğinde bir süre Fransa’da kaldı ve orada, yenilikçi ozanlarla yakın dostluklar kurdu: Aragon, Eluard, Breton vb… İllyes’in dili, açık ve durudur. Gerek günlük yaşamla ilgili konuları, gerekse yaşlılık ve ölüm izleklerini işleyen şiirleri, yalın söylemlerle örülmüştür. Gyula İllyes pek çok şiir yazdı. Fransızca olarak yazdığı şiirlerin yanında, tiyatro oyunları ve gezdiği ülkelerle ilgili anı yazıları da vardır. Dünyaca ünlü ozan Gyula İllyes; halkının acılarını, gerçekçi ve lirik bir anlatımla dillendirdi. Aşağıda ondan bir şiir sunuyoruz.
GÖZYAŞLARIMDAKİ UMUT
Devrilecek mezarım üstüne dünya,
Notrdam Kilisesi’yle kentler ve dağlar tekmil ormanlarıyla,
üstelik o gök kubbe de çökecek üstüme,
yatarken toprak altında ben.
Ne var ki dile gelmez bir kuşku yüreğimde,
bozuyor keyfimi habire...
Bilmem biraz anlayacak mısın beni...?
Benim kara gözlü yavrum,
yıkıntılar denizi üstündeki bu çölde,
adım adım sen yürüyorsun.
Ve sen yaşayacaksın benden sonra da,
sensin benim tedirgin sonsuzluğum..
Yaradılış’ın o ilk dönüşleri var ya,
çıkrığa sarılmış ipliğe benzer hani,
kaç kez koptu, kaç kez bağlandı kimbilir.
Ve o basit ipliği yaşamımın, kaç ana-baba arasında,
bilinmez kaç kez çözüldü, kaç kez dolandı ...
Ama o artık benim ipliğim değil yalnızca,
çünkü sen varsın yavrum, şimdi vardiyada.
Gevşeyecek mi o ip, yoksa kopacak mı gerilip daha da?
Bunlar da pek kaygım olmayacak benim...
Ama ağlıyor mu, yoksa gülüyor mu benim kızım, diye
hep seni düşüneceğim.
Titriyor mu kış bastırınca? Bunlar olacak benim kaygılarım..
Aç mıdır, tok mudur? Var mı acep bir kötülük eden ona?
Böyle böyle sürüp gidecek!. – Evet çok duyguluyum belki, ama yaşıyor senin içinde de böyle bir kaygı...
Sonra gelip çatınca yaşlılık, derken yalnızlık...
Nasıl katlanacaksın bunlara yavrum?
Sizlere diyorum, yaşayan ey siz kardeşlerime:
Acıyın n’olur o yavruma.
Nasıl acıdıysam sizlere iyi kötü zamanlarda,
hani hep ortak oldumdu acılarınıza.
Varsa biraz değerim, onu kızıma veriyorum işte
ve de onu doğuran anasına.
O yavrum olsun tek ölümsüzlüğüm ve tek dikili taşım.
Büyürken sen, yavrum, ben elveda diyorum dünyaya.
Kehribar gözlü kızım, beni göremeyeceksin hiç!. Ama bil ki,
ne varsa yarattığım, bir parçam oldu her biri.
duvarcı daha yüksekti ördüğü duvardan.
Bir kırk yıl var aramızda. Sezar’dan bugüne geçen çağ gibi!
Ve sen uçarken her gün biraz daha uzaklara,
tepeden tırnağa sen olan,
bir armağan kalıyor bana .
Tanımadığım sen de, ey dost, sağolasın bu armağan için,
hani o dile gelmez uzaklardan getirip verdiğin.
Kim güvenip vermişse sana da, sağolsun vermiş.
Sana borçluyum bu avuntuyu, seni sevindiren.
Cesaret püskürüyor gülüşlerinden ve bir coşku bakışlarından,
Bak beni de nasıl gülümsetiyorsun yürekten.
Ve umut püskürüyor artık, bu yaş dolu gözlerimden.
(Türkçeleştiren: Yaşar Atan)
Bir şiir de bizden:
GURBET MENEKŞESİ
Ta uzaklardan duydum sesini
Topraktan daha dün püskürüp çıkmış
Akdeniz mavisi
Yaprakları yeşile çalmış
Gurbet menekşesi
Eğildim kokladım da kokladım
Büktü boynunu
Akdenizli çiçekler anladım
Göçmen topraklarında
Kokmuyordu.
(Yaşar Atan)
Evrensel'i Takip Et