Değinmeler
Fotoğraf: Envato
YARIŞ USTALIK
Sabahattin Ali’nin gerçekçi bir yazar oluşundaki ustalığı, onun yaşanan/yaşadığı günlerin (çağının) çelişkileriyle ilişkilerini, bütün yönleriyle doğa, insan, toplum, yaşam ilişkilerindeki, nerdeyse elle tutulabilecek, canlı anlatımına bağlıdır.
Sabahattin Ali’nin gerçekçiliği, yaşam gerçekliğini edebiyat gerçekliğine dönüştürebilmesindedir. Tersi de geçerli bence. Edebiyat gerçekliğiyle yaşam gerçekliğini kaynaştırabilmiş olmasındadır bütün ustalık.
GÜL
Gül güldür her zaman. Sevgiyle/sevgiliyle. Sevgisiz dokunanı yakar dikeniyle. Kanatır ellerini, dokunamasın diye bir daha hiç kimseye.
AYDINLIĞA DOĞRU
Karanlık, her gün biraz daha bastırıyor. Bu doğru. Gün ışığı da boş durmuyor, sızdırabildiği bir demet ışıkla karanlığı gölgelendiriyor. Aydınlığa doğru.
BAYRAM
Bayram sevinç olmalı. Soğuğunda da, sıcağında da günlerin. Karanlığın basmadığı aydınlıkta. Gölgesiz. Uzayıp giden.
YARIŞ
Göğün uçsuz maviliğinde uçuşarak koşturan bulutların altında ovanın uçsuz yeşilliğinde bir tay koşturuyor. Soluk soluğa. Uçarcasına. Dörtnala. Ter içinde. Bulutların hızla fırtına, yağmur, kara dönüşeceği yaylalarla tayın yağız bir at olup şahlanacağı dağ tepelerine doğru. Gök gürültüleri arasında, şimşek çakışlarıyla yarışarak onları delip geçeceği bir hızla.
KARA BİR LEKE
Kıstırılmış bir kalabalık var. Deniz kıyılarında bekleşiyor. Amaç, karşı kıyıya geçmek. Karşı kıyınınsa olup olmadığı, varsa hangi yönde olduğu belirsiz. Bilinmiyor. Gene de ulaşmayı deneyenler oluyor. Onlar kıyısı olmayan yolun ortasında kalıp boğuluyorlar.
Çoluk çocuk; kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla bekleşiyor boş ufka bakarak. Sıkıştıklarından kumsalı enine, boyuna kaplayan kara bir leke olarak yansıyorlar ressamın tablosunda. Gittikçe yayılarak.
BAKMAK
Aynaya baktığımızda kendimizi görürüz. Kendimize baktığımızın ayırdında olmadan.
KENT IŞIKLARI
Yüz binlerce voltluk kent ışıklarının gökyüzünü silerek ayı, yıldızları senden uzaklaştırdığında, gözünden de gönlünden de büsbütün silmeye kalkıştığında sulara bak. Gökyüzünün aydınlığını, ayın, yıldızların nasıl parıltılarla/parıldayarak yansıdığını göreceksin. Kent ışıklarına inat.
BU ISSIZLIKTA
Ne gül satan var, ne gül alan. Ne sevgilisini karşılayan var, ne mezarına giden. Bu ıssızlıkta tek başına.
YOK OLAN
Dörtnala koşan bir attım, taşkın bir ırmakla. Önümü kestiler duruldum. Rahvan giden bir at oldum, tırısa kalkamadan. Barajlarla, göletlerle denize ulaşamadan yıkıldım. Evsiz, insansız, kuşsuz kaldım bir de dörtnala koşan atımdan oldum. Yok oldum.
KARANLIKTA
Aydınlığı gölgelememek için nerede, nasıl duracağımı bildim hep. Daha doğrusu kendimle birlikte gölgemi de ayarladım her zaman. Önünü kesmeden. Arkasında durarak. Şimdi bakıyorum da gölgelerden görünmüyor aydınlık. Karanlıkta.
UMUT
Umutsa sevgidir umut. İki kişiyle başlar. Başladı mı bir kere, iki kere iki dört edercesine çoğalır. Dört kere dört on altı diye sürüp gider. Sonsuzca...
YAŞANIR KILMAK
Yazar için önemli olan yalnızca yaşananları aktarmak olmamalı. Yazar için gerçekte önemli olması gereken yaşanılanı yaşanır kılmaktır.
YAŞAM GERÇEĞİ
Yaşadıklarımızın her zaman komik bir yanı vardır. Trajik olan da budur.
ISSIZLIĞIN ORTASINDA
Yaşadık mı, öldük mü? Bırakıldığımız yerde oturup kalmışız. Lök gibi. Ne bir soranımız, ne sorduranımız var. Issızlığın ortasında.
SESSİZLİKTE
Ne bir ses, ne bir nefes. Ne bağıran, ne çağıran, ne bir şarkı, ne bir türkü, ne de bir ağıt uzayıp giden sessizlikte...
- Tek gerçek 25 Ocak 2025 04:00
- Dilsiz 18 Ocak 2025 04:14
- Kendi başına 11 Ocak 2025 05:15
- Kan durmuyor 04 Ocak 2025 06:25
- Yumruklar sıkılı 28 Aralık 2024 05:00
- Yürek ağrısı 21 Aralık 2024 05:00
- Ayak altında 14 Aralık 2024 04:50
- Tadı yok 07 Aralık 2024 06:25
- Uğultu 30 Kasım 2024 06:15
- Hazırlık 23 Kasım 2024 04:25
- Çukur 16 Kasım 2024 03:50
- Kalp altın 09 Kasım 2024 04:11