03 Eylül 2018 23:14

Krizin yükünü reddetmede işçi çözümü: Sorunlarımız ortak, çözümü de birlik olmak. Daha ne kadar fedakarlık yapacağız? İşçiler, 2 gün şalter kapatsın, bak o zaman neler oluyor!

Krizin yükünü reddetmede işçi çözümü: Sorunlarımız ortak, çözümü de birlik olmak. Daha ne kadar fedakarlık yapacağız? İşçiler, 2 gün şalter kapatsın, bak o zaman neler oluyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İşçiler, emeği ile geçinene her kesimden emekçiler doların yükselişinden, bu yükselişin ihtiyaç maddelerine yansımaya başlamasından (ki, bu; krizin yükünü halka yıkmanın yollarından birisidir), her geçen gün daha fazla şikayet ediyorlar. Ama bu şikayetlerin bir faydası olmuyor. Tersine, Cumhurbaşkanı, ‘Bu da geçer yahu!’ diyerek emekçilerle alay edercesine, “Bize ekonomik savaş açtılar zamlara katlanın” çağrısı yaparken, öte yandan da Hazine başında bulunan Damat Albayrak, elektrik ve doğal gaza yüzde 9 zam yapıyor. Üstelik de daha bir ay önce elektrik ve doğalgaza yüzde 9 zam yaptığını unutmuş görünerek! Ki bunun anlamı iğinden ipliğe yeni zamların geleceğidir.

Aslına bakılırsa zamlar artık öylesine açık emekçilerin gözüne öylesine sokularak yapılıyor ki, “şu mala zam geldi, bu mala yüzde şu kadar daha zam geldi” diye yazmanın bir haber değeri kalmadı! Çünkü markete giden, pazara giden her kişi bunu aldığı her malda görüyor.

İzmir-Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki tekstil işçileri ile konuşan Dilek Omaklılar ve Bulut Filik’in yaptığı, cuma günü gazetemizde çıkan haberde bunu açıkça görüyoruz.

İşçiler doların TL karşısındaki yükselişinden, bu yükselişin aldıkları ekmeğe, ete, süte, her tür yiyecek içeceğe, kırtasiyeye, giyeceğe, kiralara... her tür zorunlu ihtiyaç maddesine yansıdığını görüyorlar, söylüyorlar. Ama söz konusu haberde işçiler bir adım daha atarak, “Sorunlarımız ortak, çözümü de birlik olmak. Bizler daha ne kadar fedakarlık yapacağız. İşçiler, 2 gün şalter kapatsın, bak o zaman neler oluyor” diyorlar.

Tabi onlar burada “sorunlarımız ortak” derken, işçinin de patronunda “sorularının ortak” olduğunu söylemiyorlar. Tersine onlar “işçilerin gemisi”nin “patronların gemisi”nin ayrı gemiler olduğunun farkında olarak konuşuyorlar.

Aslında söz konusu haberde bir işçinin görüşü olarak aktarılan üç basit cümleden oluşan yukarıdaki ibare; sermayenin ve oların siyasi temsilcilerinin, krizin yükünü emekçilere yıkma girişimlerine karşı işçilerin alması gereken tutumu açıkça ve yeterli biçimde ifade etmektedir.

Aslına bakılırsa, eğer gözleri Erdoğan-AKP yönetimini kara propagandasıyla görmez hale getirilmeyen her işçinin yukarıdaki “üç cümle” üstünde anlaşamaması için bir neden yoktur. Nitekim haberde AKP propagandasını tekrarlayan bir işçinin görüşlerine de yer verilerek, sorunun böyle bir boyutu olduğuna da dikkat çekiliyor. Ama zaten, hiçbir zaman tüm işçilerin bir anda aynı görüşte birleştikleri ve ancak o zaman mücadele atıldıkları da hiç görülmemiştir. Tersine işçilerin ortak bir fikir etrafında birleşmesi ve mücadelesinin doğası; önce az sayıda işçinin bir fikir etrafında birleşmesi ve onların çabalarıyla bu fikrin yığınlar içinde yayılması ve çoğunluğun ortak fikrine dönüşmesi biçimindedir.

Yani önce çok az bir işçi gurubu gerçeğin bilinicine varır ve onların işçinin ana kitlesi içindeki girişimleri ve mücadele içinde inisiyatif almaları ile fikir yığınlar içinde yayılarak kalabalığın bir “güce dönüşmesini” sağlar.

Bu yüzden de işçilerin en azından bir bölümünün görüşü olan yukarıdaki; “Sorunlarımız ortak, çözümü de birlik olmak. Bizler daha ne kadar fedakarlık yapacağız. İşçiler, 2 gün şalter kapatsın, bak o zaman neler oluyor” fikri, basit cümleler ile ifade edilmiştir. Ama hayata geçirilmesi, işçilerin içinde bu fikrin yaygınlaştırılması, elbette bu kadar basit değildir. Ama şu da bir gerçektir ki, az sayıda da olsa bir işçi gurubu, bu gerçeğin farkına varmışsa ve bunun gereğine uygun girişimler yapmaya karar vermişse, sorunun en önemli yanı çözülmüş demektir.

Bu yüzden de gerçeğin farkına varan işçiler, sayılarının azlığına ve görevlerin zorluğuna bakmadan, bu fikrin yayılması için bulundukları her ortamda tartışmalar açmak durumundadırlar.

AKP-MHP’ye oy ve destek veren emekçilerin de mevcut gidişattan hoşnut olmağını dikkate alarak bu tartışmaların yaygınlaşmasını sağlayacak araçlar ve yöntemler geliştirmek, emekçilerin birleştirilmesinde önemli olacaktır.

Çünkü, fikirler kitlelere mal olduğunda maddi bir güce dönüşür. Aksi halde fikir ne kadar doğru ne kadar güzel ve iyi ifade edilirse edilsin bir kıymeti olmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa