07 Eylül 2018 00:55

Başka cephe yok mu?

Başka cephe yok mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ya vatan cephesindesiniz, ya ABD cephesinde, üçüncü bir cephe yok.” Son günlerin etkin söylemi bu. AKP propagandistleri, onların Perinçek gibi yamakları sürekli bu söylemi tekrarlıyorlar. Habertürk Televizyonunda 3 Eylül akşamı yayınlanan ve CHP’li Balbay dışında bu çevrelerin “konuk” olduğu programda yine aynı sakız çiğnendi. Balbay’ın titrek ve belirsiz karşı savunmalarının ama temel konularda onlarla birleşmesinin, karşı tarafı daha da saldırganlaştırma dışında bir etkisi olmadı.

Söylenilenlere bakılırsa Türkiye ile ABD savaş halinde ve bu cephede ya Türkiye cephesine girip vatan savunulacak, ya da ABD uşağı olunacak! Çünkü üçüncü cephe yok! Onlar bu tartışmayı yaptıkları sırada Saray’ın damadı Londra’da ülkeyi pazarlamakla meşguldü. Diğer taraftan ABD’nin Suriye özel temsilcisi ile görüşmede, “Esat rejiminin kimyasal gaz kullanma ihtimaline karşı ortak kaygıları” paylaşıyorlardı. Tartışmacılar iktidarın etkili adamı damat beyin ne hangi cephede olduğunu sorun ettiler, ne de ekonomik kriz nedeniyle ülkenin içine düştüğü durumdan söz ettiler. Vatan savunmasının yanında yaygınlaşan açlığın yoksulluğun, altı oyulan sanayi ve tarımın sözü mü edilebilir ki!?

Yani tartışmacılara bakılırsa ortada şöyle bir durum var: Abdülhamitçi bir başkomutan önderliğinde, tanzimatçı -efendiden efendi beğen, müsaade edilirse arada idare et politikası- politikalarla vatan savaşı veriliyordu! Bunun ardında sıraya girmeyenler de ABD uşağı sayılıyorlardı. Perinçek bir ara hızını alamadı, dünyadaki bütün savaşlarda iki cephenin olduğunu ilan ediverdi! Böyle mi acaba? Emperyalizm döneminde, önceki dönemlerde yağma savaşlarında kendi burjuvazisinin peşine takılan solculara, sosyal-demokratlara, sosyalistlere ne deniyordu? Biz hatırlatalım: Sosyal şoven!

1. Emperyalist Savaşta Lenin ve Bolşevikler vatan savunması değil, Çarlığa karşı mücadele demişler, ancak Çarlık devrilir, devrimci bir iktidar kurulursa, yeni iktidarın ilhaksız, tazminatsız adil bir barış teklifi reddedilir, saldırılar devam ederse ancak o durumda vatanı savunacaklarını açıkça ilan etmişlerdi. Yani üçüncü bir cephe vardı ve bu cephe işçi sınıfının, emekçilerin, yoksul köylülerin cephesiydi. Yani aslında savaş içindeki her ülkede olması gereken cephe! Şubat Devriminden sonra “solcu” Kerensky gibiler geçici iktidarın başları olarak halkın hiç bir talebini -barış, ekmek, toprak- karşılamadan, vatan savunması savaşa devam politikası güttüler. Sonuçta halkın öfkesi büyüdü ve Lenin ve Bolşeviklerin önderliğinde Büyük Ekim Devrimi gerçekleşti. Devrim emperyalistlere karşı başlangıçta kayıplara uğrasa da saldırıları püskürtmeyi başardı, emperyalizme karşı, sonunda kapitalizmin de kökünü kazıyarak tarihin gördüğü en büyük zaferi kazandı.

Demek ki yukarıdaki soru da yanıtı da yanlıştır ve emperyalizme bağımlılık politikalarının sahiplerinin peşine takılarak vatan ve bağımsızlık savaşı verilemez. Bu yol tutulursa ancak yeni uşaklıklara destek verilmiş olunur. Bugün elbette tarihsel koşullar farklı ama temel bölünme yerli yerinde duruyor. Ülkeyi kimin sattığı, bugünkü krizi tetikleyen borç batağına kimlerin batırdığı, sanayi ve tarımı kimlerin sefil duruma düşürdüğü çok açıktır. Gazetelerin ve dergilerin kağıt krizi SEKA vb. kuruluşların satılmasının nelere mal olduğunu yeniden gözler önüne serdi. Büyük baş hayvan ithalinden kaynaklanan şarbon hastalığının yaygınlaşması hayvancılık ve tarımdaki çöküşün adeta belgesi oldu. Betona gömülen, bol keseden yandaşlara peşkeş çekilen dolarlar kriz olarak geri döndü vb.

Bu yalancı pehlivanların “vatan savaşına” katılmak vatanı yeni bir yıkıma götürecektir. Ama vatan savaşı yapmak, ülkeyi savunmak isteyenlere bazı önerilerde bulunabiliriz! Hem öyle karmaşık ve akıl karıştırıcı öneriler değil bunlar! Gayet basit ve sade! Yani şunlar: Borç ve faiz ödemeleri hemen durdurulmalı. ABD ve diğer emperyalistlerle yapılmış tüm askeri ve ekonomik anlaşmaları iptal edilmeli, üsleri kapatılmalı, emperyalist birlikler ülkeden gönderilmeli. Emperyalist tekeller ülkeden kovulmalı. Halkın birliğini ve ortak mücadelesini sağlamak için Kürt sorunu eşitlik ve demokrasi içinde çözülmeli. Her ağzınızı açışta küfür ettiğiniz Kürtler de Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, bu durumda da vatan savunmasına katılacaktır merak etmeyin.

Ama sakın yanlış anlamayın! Bu talepleri gerçekleştirmeniz için size sunmuyoruz! Bunların gerçekleşmesindense ülkenin batmasına razı olacağınızı çok iyi biliyoruz. Anlatmak istediğimiz şu ki, ülkeyi ve vatanı savunmak için yola çıkanlar bu veya benzeri bir programa -Emek Partisinin programını okumanızı tavsiye ederiz- sahip olacaklardır. Ha bakın sizin kadar “yüce gönüllü olmasak da -size karşı olmuş olanları da kendi arkanızda sıraya geçmeleri durumunda kucaklayacağınızı söylüyorsunuz ya- bu program temelinde mücadele etmek isterseniz size de kapıları kapatmayız!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa