'Testere ve keser' meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Babamın malı, dedelerimin mirası ya da anamın ak sütü misali bunca yıldan beri kurulup oturduğum, yan gelip yattığım bu köşeden kendi gönlümün “kahya”sı kesilip, böylece her hafta buradan verdiğim “fetva”larla; bittabii ki öncelikle ülkemizin, sonra halkımızın, keza zaman kaldıkça da tüm insanlık aleminin irili-ufaklı, maddi-manevi bilumum sorunlarının, “meseleler”in köküne kibrit suyu, zaç yağı, tuz ruhu dökerek yerle yeksan etmenin hesaplarını inceden inceye planlayıp durdum ama köprülerin altından bunca vakitten beri akıp giden suların ardından geriye dönüp baktığımda; bu bapta boşuna telaş, dikine tıraş ettiğimi, dolayısıyla zamanı affedersiniz “piç”, vaktimi gereksiz yere harcadığımı nihayet geç de olsa anladım!
Kirvem, senin de bildiğin üzere şu cavalacoz alemde, şu “yalan dünya”da Tanrı’nın özenip bezenip akabinde de “insan” diyerek yarattığı “kul”larına bol kepçeyle “ihsan” buyurduğu “akıl”dan, bu “küp”ün nimetlerinden kimileri şu veya bu yollarla yararlanıp bir bakıma “dağ, bayır” arı rahatlıkla aşarken, kimileri de tam aksine “düz ova”da şaşırıyorlar...
Peki neden?..
Doğrusunu söylemek gerekirse; bunun cevabını kendi payıma maalesef henüz bulamadığım gibi, öte taraftan da “mıh” misali aklıma çakılıp kalan bu “bilmece”nin püf noktalarını yakalamak için didinip dururken, bu arada şaşı gözlerimle izleyip görebildiğim kadarıyla hemen her fırsatta, hatta neredeyse her zaman ve her yerde giriştikleri bilumum işlerde dağ, bayır aşmayı kolaylıkla becerebilenlerin “fıtrat”larıyla, buna mukabil düz ovada şaşırıp duranların fıtratları sanki birbirlerine terso!
Belki de sırf bu nedenle yaşamları boyunca tüm ilişkilerinde tıpkı “nalıncı keseri” gibi hep kendilerinden yana yontanların kahir ekseriyeti şu veya bu “manevra”larla, “ali cengiz oyunları”yla, keza sırtlarına bindikleri iri “kadana”larla, bu heybetli atlarla rahatlıkla dağ, bayır, hendek, tümsek aşarak hedefledikleri “menzil”lere ulaşmanın hırsıyla yanıp tutuşurken, diğer yandan nalıncı keserlerini ellerinin tersiyle bir kenara dehleyip, bunun yerine “testere” misali iki tarafa da eşit mesafede “talaş, tufal” dağıtmaktan yana olanların dünyaları farklı!
İşte bu ahval ve şeait doğrultusunda dur durak demeden ha babam de babam kendi yamuk ekseni etrafında turlayıp duran şu kırtıpil alemde; ezelden beri varolan, zamanın girdapları arasında direkt veya dolaylı yollarla giderek rayından çıkan olayların derununda yuva kurup, böylece bitip tükenmeyen bilumum kavgalara kapı aralayan hırgürlerin asıl sebebi, belki de “testere” ya da “ keser” meselesi midir, kim bilir Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30