11 Eylül 2018
DİĞER YAZILARI
İnsan olmak 29 Ocak 2025
Anılara dönmek 22 Ocak 2025
Gemici Islığı 1 Ocak 2025
Dünden bugüne 25 Aralık 2024
Ellerinize ve yalana dair  18 Aralık 2024
Eski dostlar 11 Aralık 2024
YAZI ARŞİVİ

İki dünya savaşına, Nazizm ve faşizmin yükselişine, Guernica, Auschwitz, Hiroşima gibi izleri günümüzde de süren insanlık utançlarına tanık oldu 20. yüzyıl. Değişik ideolojilerden diktatörlerin türediği insanlık suçlarının bir biri ardı sıra işlendiği acımasız bir dönemdi geçtiğimiz yüzyıl. İktidarların, Hitler Almanya’sının, Mussolini İtalya’sının, Stalin Rusya’sının, Franco İspanyası’nın, Pinochet Şili’sinin, Vidala Arjantin’inin, rejim karşıtı diye belledikleri genç yaşlı, kadın erkek ve çocuk, pek çok insana insanlık dışı işkenceler uygulandı. Ölümler, kayıp insanlar, ayrımcılık, ırkçılık hep bu rejimlerle içselleşti. O dönemlerde başlayan toplu katliamlar, faili meçhul cinayetler insanlık adına büyük acılara sahne olan 20. yüzyılla da bitmedi. Daha ilk çeyreğine varmadığımız yeni yüzyılda da insanın insana kıyımları, insanlık suçları büyüyüp gidiyor gezegende. Vidala diktatörlüğü döneminde kocalarından, babalarından, çocuklarından haber alamayan kayıp anneleri, devletin bütün baskılarına rağmen bir meydanda toplanarak kayıplarını aradılar. Plaza de Mayo böyle ünlendi. İspanyaya Şili ve Uruguay’a da sıçradı annelerin arayışı. Türkiye de en çok kayıp ve faili meçhulün gerçekleştiği 1990’lı yıllarda da anneler kayıplarını aramak için bir araya geldiler. Hak savunucularının destekleriyle her cumartesi toplanan anneler polisin sık sık uyguladığı sert müdahalelere karşın  kayıplarını aramaktan hiç vazgeçmediler. Faili meçhuller ve kayıplar konusunda iktidarların, siyasetçilerin sessiz kalışı, bu konuda TBMM de araştırma önergelerinin kabul görmemesi elbette kendisine demokrat diyen bir devlet yönetimi ile bağdaşmıyor.

Ülkesi Uruguay’da dikta döneminde yargısız infazlara, işkencelere tanık olan yazar-tarihçi Eduardo Galeano, kayıplar konusuna da bir ‘pencere’ açar yazılarından birinde. Bütün bu acı ve zulüm karmaşası içinde insanlığın yitirdiği değerleri de unutmadan:

Kayıplar; mezarsız ölüler, isimsiz mezarlar
ve onlar ayrıca:
el değmemiş ormanlar,
şehir gecelerindeki yıldızlar,
çiçeklerin kokusu,
meyvelerin tadı,
elle yazılmış mektuplar,
kaybedilecek zamanın olduğu eski kafeler,
sokak futbolu,
yürüme hakkı,
nefes alma hakkı,
güvenli işler
güvenli emeklilikler,
parmaklıksız evler,
kilitsiz kapılar,
toplumsal duyu
ve sağduyu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et