14 Eylül 2018 23:15

Sendikalaşma mücadeleleri tüm sınıfın mücadelesidir

Sendikalaşma mücadeleleri tüm sınıfın mücadelesidir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tek Gıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan ve 150 günden beri direnişte olan, Bursa-Orhangazi’de kurulu yüzde 100 ABD sermayeli Cargill’in işçileri, önceki gün (perşembe günü) öğle saatlerinde, İstanbul’a doğru yürüyüşe geçtiler.

Amaçları, bir yandan taleplerini emek kamuoyuna duyurmak öte yandan da daha önce iki kez gidip taleplerini dile getirdikleri Cargill’in genel müdürlüğü önünde, talepleri kabul edilene kadar direnişlerini sürdüreceklerini haykırmak!

Sendikalaştıkları için uzun zamandır direnişte olanlar sadece Cargill işçileri de değil.

Tersine;

- Antep’te, TÜMTİS’e üye oldukları için işten atılan Babacanlar Kargo işçileri 375,

- Gebze’de, Petrol-İş Sendikasına üye oldukları için işten atalın Flormar işçileri 124,

- Aydın Büyükşehir Belediyesi İmar AŞ’de Sosyal-İş’e üye oldukları için işten atılan işçiler 69,

- Muğla’da Nakliyat-iş Sendikasına üye oldukları için işten atılan taşıt muayene istasyonu işçileri 34 gündür direnişteler.

Bu, çok uzun zamandır süren direnişlerin ne zaman biteceğini de kimse bilmiyor.

Evet, sendikalaşma her işçinin yasal hakkı, patronlar da bu hakkı tanımak zorunda. Dolayısıyla sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin direnişi de sendikalı olma hakları kadar meşru ve yasal.

Ancak patronlar ve hükümetleri, hükümetlerin emrindeki emniyet ve yerel idareciler, sendikalı olmayı çok tehlikeli bir suç olarak görüyor. Bu yüzden sendikalaşan işçilerin işten atılması, açlığa mahkum edilmesi, hatta “kara listeler”e alınması sendikalaşma mücadelesinin adeta rutini.

Bu yüzden de işçiler, haklarını savunmak için uzun direnişleri göze alarak mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

Direnişteki işçiler ve sendikaları elbette ki, sayılarının azlığına  ve direnişlerin çok uzun sürmesine bakamadan mücadele edecekler. Böyle bir mücadele ruhu olmadan herhangi bir direnişi kazanmak olanaklı değildir. Ancak, şu da bir gerçek ki, işten atılmış ama içeride üretimin sürdüğü bir durumda, sadece atılan işçilerin kararlılığı ve cesaretiyle de mücadelenin kazanılmasının çok zor oluğu yaşanarak görülüyor.

Tersine; direnişe geçen işçiler ve sendikaların, gerek sendikal hareketin gerekse yerelin özelliklerinden kaynaklanan imkanları kullanmaları, mücadelenin kazanılmasında önemli bir dayanak oluşturacakları unutulmamalıdır.

Bugün ülkemizde her işçi direnişi için şu imkanlardan söz edebiliriz:

1- Her şeyden önce direnen işçilerin atılmadan önce çalıştıkları işyerinde çalışmaya devam eden işçilerin direnişi desteklemek için mücadeleye bir biçimde katılmaları çok önemelidir. Bu desteğin biçimi elbette işyerindeki sendikal örgütlenmenin düzeyiyle bağlantılı olacaktır.

2- Konfederasyon ve sendika merkezlerinin, direnişi gündemlerine alıp destek vermeleri için ellerindeki imkanları kullanması için girişimler yapmak, bu merkezlerin ne yapıp yapmayacağından bağımsız olarak önemli olacaktır.

3- Yerel sendika şubelerinin ve ileri işçi ve emekçi çevrelerinin direniş etrafında aralarında örgütlenerek direnişi, yerel bütün sendikaların ve oldukları yörelerde yerel emek platformlarının direnişi haline getirmeleri direnişine dönüştürmeleri çok önemli bir dayanak olacaktır.

4- Yereldeki emek dostu çevrelerin direniş etrafında birleşerek, kentteki emek mücadelesinden yana güçlerin harekete geçirilmesi kuşkusuz çok önemlidir. Direnişlerin yerellerdeki sendikalar ve işçiler tarafından destek ziyaretleri, Kocaeli Emek Partisi örgütünün direnişteki Flormar işçilerinin çocuklarına okul malzemeleri sağlamak için “kampanya” çalışmasının direnişteki işçiler kadar yereldeki emek mücadelesinden yana çevrelerde de bir motivasyon yarattığı da gazetemize gelen haberden açıkça görülmektedir.

Kuşkusuz bir direnişin etrafındaki emek güçlerinin örgütlenmesinin düzeyi ve yaygınlığı ilden ile değişiklikler gösterir. Ancak şu da bir gerçektir ki, ülkemiz emek mücadelesinin birikimi, her direniş, her mücadele etrafında azımsanmayacak bir güç oluşturacak bir birikimdir.

Bu yüzdendir ki; sürmekte olan, bazıları yüzlerce günü bulan direnişlerdeki işçilerin ve sendikaların, bölgedeki tüm emek güçlerinin direnişin etrafında birleşerek mücadeleye çekilmeleri hem bu direnişlerin başarısı hem de bölgedeki emek mücadelesi bakımından önemlidir.

Gazetemize konuşan direnişteki işçiler, “Bizim başarımız sınıfın başarısı olacaktır. Çünkü sendikalaşma sorunu bütün sınıfın sorunudur” diyorlar. Bu çok doğrudur. O zaman örgütlenmenin de direnişteki işçi sayısına bakılmadan, “tüm sınıfın direnişi” perspektifiyle değerlendirilmesi gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa