Yerel seçimler - 4
Fotoğraf: Envato
Bundan önceki yazımda konuyu dallar (disiplinler) arası olmazsa olmaz ilişkilerden söz ederek bitirmiştim.
25-30 yıl önce yurt dışındaki, gezip gördüğüm kimi çağdaş üniversitelerde, dallar arası ilişkiler kürsüleri kurulmuştu. Bu bile yetmemişti kimilerinde.
İsviçre'de gezdiğim bir üniversitenin kuruluşunda, daha önce orada 15 yıl rektörlük yapmış bir öğretim görevlisi danışmanlık yapıyordu. Bu üniversitenin yapılarından biyoloji, fizik, kimya, matematik bölümleri kafa kafaya getirilmişlerdi. Öğretim görevlilerinin çay-kahve içme oylumu da (hepsi için) bir taneydi. Böylece çay-kahve dinlencesinde bile söyleşip tartışabiliyorlardı. Amerika Birleşik Devletlerinde matematik bölümündeki bir öğretim görevlisinin emekli olmasını öteki dalların öğretim görevlileri el birliği ile erteletmişlerdi. Onunla söyleştiklerinde kendi alanlarında esinleniyorlardı çünkü.
Bütün bunlardan yer yer, parça parça önceki yazılarımda söz etmiş olabilirim. Ama bıkıp usanmadan bir daha bir daha söz etmek gerekiyor bizde. Yinelemekten çekinmeden… Bunun neden böyle olması gerektiğini de kanıtlayabilirim:
Yılını şimdi anımsamıyorum ama, İstanbul Teknik Üniversitesinde Mimarlık Bölümü ile İnşaat Mühendisliği Bölümü bir yapı içindelerken ayrıldılar. Önceki satırlarda anlattığım gibi, bir arada olmaları, ilişkilerinin sıklaştırılması gerekirken bu iki dal birbirlerinden koparıldılar. Birincisinden epey uzak bir yere taşındı ikincisi. Anlattığımdan tam tersine bir davranıştı bu.
Yine kimi üniversitelerimizde var olan sanat işlikleri kapatıldılar. Bu da tersine bir davranıştı.
Örneğin benim eğitim aldığım yurt dışındaki üniversitede bir seçmeli dersimizde, sanat dallarında çalışmalar yapıyorduk. Bu dersin başında da mimar kökenli, ülkenin en yetenekli, sevilen yontucusu vardı. Mimarlara, olması gerektiği gibi, üç boyutlu düşünmeyi öğretiyordu bir bakıma. Bir de onların, her tasarımlarında bir sanat yapıtı düşünmelerini alışkanlık durumuna getirmelerine çalışıyorlardı. Böylece öteki sanat dallarının uzmanlarıyla çalışmayı öğreniyorlardı öğrenciler.
Oysa bizim kimi üniversitelerimizde, mimarlık dalıyla öteki dalların ilişkilerini kısıtlıyorlardı.
Yıllar sonra da Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz çerçevesinde "Bologna Ölçütleri" (kriterleri) getirildi mimarlık eğitimimize. Kendilerini uygar, üstün gören ülkeler (teknoloji uygarlığı sağlamıyor oysa) kendilerine yardımcı olacak üçüncü-dördüncü düzeyde kişiler yetiştirsinler diye bu ölçütleri saptamışlardı.
Neyse ki, son yıllarda bizim mimarlık dalı öğretim görevlilerince de anlaşıldı bu durum sanıyorum. Yoksa, tam onların istedikleri gibi çalışıyorlardı.
(sürecek)
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08