Suç değil sağlık sorunu: Madde bağımlılığı
Fotoğraf: Envato
Karmaşık sorunların üstesinden gelebilmek her şeyden önce tespiti doğru yapabilmekle başlar: “Uyuşturucu bağımlılığı bir suç değil, bir sağlık sorunudur” .
Bir uyuşturucu bağımlısı için sonraki hayat kendisi için devletin / toplumun hazırladığı ilk dosyada ve algıda şekle şemale girer: ‘Suç ve ceza’ mı yoksa ‘sağlık sorunu ve tedavi’ mi?
Peki ülkemizde, dünyada nasıl bakılıyor bu meseleye?
Tüm uyuşturucu bağımlılarının tedaviye ücretsiz ve hızla ulaştığını söyleyebilir miyiz? Oysa bu bir sosyal devletin olmazsa olmazıdır.
Dile kolay, “Türkiye’de 2007-2016 arasında 2 bini aşkın insan uyuşturucu nedeniyle” hayatını kaybetti. Yine 15-64 yaş arası genel nüfusta en az bir defa uyuşturucu kullanan yaklaşık 1,3 milyon kişi olduğu yer alıyor resmi açıklamalarda. Ya kayıt dışı? Yazık, çok yazık...
TBMM ve Başbakanlık tarafından yayınlanan “Uyuşturucu ile Mücadele Faaliyet Raporu 2017” önemli veriler sunuyor. Bu bağlamda Adalet ve Sağlık Bakanlığı istatistiklerini kıyaslamakta yarar var.
Adalet Bakanlığı verilerine göre ülkemizde uyuşturucu kullanımı başlığında “yetişkinler için 2014 yılında 152 bin 524, 2016 yılında ise 91 bin 968, çocuklar için ise 2014 yılında 14 bin 662, 2016 yılında da 6 bin 247 tedavi ve denetimli serbestlik kararı” verilmiş.
Özel durumlar için kısa telefon hatları malumumuz. ALO Uyuşturucu ile Danışma ve Destek Hattı’nın telefon numarası 191. İşte bu hatta 2,5 yılda yüz bini aşkın çağrı gelmiş. Bunların 73 bini tedavi talep eden bağımlılar olurken, 12 bini ise salt destek talep etmişler. Ya ceza tehdidinden, olası toplumsal dışlanmışlıktan ürküp arayamayanlar?
Peki, Sağlık Bakanlığı istatistikleri ne demekte bir bakalım: Madde bağımlılığı tedavi merkezlerinde ayakta ve yatarak tedavi gören hasta sayısı bir hayli fazla. Misal, 2016 yılında yaklaşık 250 bin kişi uyuşturucu madde tedavisi görmüş. Ya sıra bekleyenler, bu hakka ulaşamayanlar? Ya yatak kapasitesi?
Türkiye’de 2017 itibariyle “37 Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezinde (AMATEM) toplam yatak kapasitesi 914 iken, 7 Çocuk Ergen Madde Bağımlılığı Merkezinde (ÇEMATEM) toplam yatak kapasitesi 105.” Sağlık Bakanlığı’nın yatak kapasitesi, kolay ulaşılabilirlik bağlamında özellikle çocuk ve ergen bahsinde yetersiz kaldığını söyleyebiliriz. “Eften püften sebeplerle” 70 bin öğrencinin cezaevinde tutulduğu bir ülkede eğer madde bağımlılığı için tedavi yatağı bulunamıyorsa yazık ki ne yazık!
Peki bu koca grup içinde tedavinin önemli bir parçası olan yeniden hayatın doğal akışına adaptasyonda devlet ne yapmakta? Madde bağımlılığı tedavisi görenlere 2015-2017 yıllarında İŞKUR tarafından yaratılan istihdam topu topu 478 işe yerleştirme hizmeti. Yıl başına 120 adet iş! Yazık ki ne yazık...
Ülkemizde uyuşturucu kullanımın önlenmesine yönelik ciddiyet ve samimiyet artışına ihtiyaç var. İlgili akademik uzmanlık derneklerinin de geçmişte değindiği üzere; madde bağımlılığı tedavi merkezlerinin sayısı ile bu kurumlarda çalışan eğitimli personelin sayı ve çeşitliliğinin artırılması sağlanmalıdır. Yine sayılar kadar kolay ulaşılabilirlik bağlamında ilgili merkezlerin ülke genelinde yaygınlaşması sağlanmalıdır.
Uyuşturucu dünya için de ciddi bir risk. Hafta başında ‘Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Sorunu Üzerine Küresel Eylem Çağrısı’ etkinliğinde konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres uyuşturucuyla mücadelede dünyanın geldiği durumu “endişe verici” olarak tanımlayarak şu tespiti yaptı: “Küresel afyon üretiminin ve yine kokain üretimi tarihte hiçbir zaman bu kadar fazla olmamıştı.”
Yakın zamanda yayınlanan ‘2018 Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre, uyuşturucuya bağlı ölümlerde son 15 yılda yüzde 60 artış var. Her yıl aşırı dozdan ya da uyuşturucuyla ilgili sağlık sorunlarından yaklaşık 450 bin kişi ölüyor”. Yine rapora göre “dünya çapında yaklaşık 31 milyon insanın uyuşturucu bağımlılığı tedavisine gereksinimi var.”
Avrupa Uyuşturucu Raporu 2018 de tehlike çanları çalıyor. Bu raporun önemli çıktılarından birisi de “Avrupa’da uyuşturucu kullanımının artık geçmişle oranla çok daha geniş bir madde dizisini kapsaması”. Bunun ülkemiz için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Özünde sorun koca bir dünyanın sorunu! Dolayısıyla, uluslararası işbirliği ile çözülebilir.
Türkiye Psikiyatri Uzmanları Derneği’nin de (TPD) geçmişte değindiği üzere; “Uyuşturucu kullanımı insan sağlığı için ciddi bir tehdittir. Uyuşturucu kullanımı, ölümlerin yanı sıra, yeti yitimlerine, yaşamların dramatik bir şekilde kararmasına, bireyin ve toplumun refah düzeyinin düşmesine; madde ile ilintili suç ve kazaların, enfeksiyon hastalıklarının artmasına yol açmaktadır.”
Tüm bunların üstesinden gelebilmek hiç de kolay olmasa da “uyuşturucu bağımlılığını bir suç değil, sağlık sorunu” olarak ele almak işin olmazsa olmazı.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29