Emekçiler canlarına kıyarken patronlar 'konkordato' ilan ediyor
Fotoğraf: Envato
20 Eylül günü Urfa’da, belediye başkanları ve milletvekillerinin aşure dağıtımı sırasında 'iş isteğine' olumsuz yanıt alan bir genç, üstüne benzin döküp kendisini ateşe verdi. Kendisini yakan gencin kimliği belirlenemedi!
21 Eylül günü, Kocaeli'nde İsmail Devrim, oğluna pantolon alamadığı için intihar etti. Kocaeli Valisi, İsmail Devrim’in ekonomik nedenlerle değil psikolojik nedenlerle intihar ettiğini iddia etti. Haberi yapan gazeteci Ergün Demir gözaltına alındı!
25 Eylül günü bu sefer Çanakkale’den intihar haberi geldi. Borçlarını ödeyemeyen, elektrik işi yapan esnaf Ramazan Kavalcı intihar etmişti.
KRİZİ KAPİTALİSTLER YARATIYOR EMEKÇİLER CANLARINA KIYIYOR!
Arka arkaya gündeme gelen intiharlar gösteriyor ki, kriz derinleştikçe, emekçilerin hem ekonomik hem de bu ekonomik sorunların yansıması olan ruhsal sorunları büyüyecek!
“Kriz” ve “intihar” bir araya geldiğinde akla, gelmiş geçmiş krizler içinde kapitalist dünyaya en derin izlerden birini bırakan 1929 Büyük Ekonomik Krizi gelir. Çünkü o krizde kapitalistlerin intiharı nedeyse “krizin bir klasiği” olmuştu. Krizin sonucu iflas eden, elindekini avucundakini kaybeden kapitalistler kentin gökdelenlerinin tepesine çıkıp kendilerini aşağı atarak intihar ediyordu. Öyle ki, New York ve Chicago gibi krizin en derinden vurduğu kentlerde gökdelenlere giren patronları görenler, intihar edeceğini varsayarak önlem alıyorlardı!
Bugün Türkiye, bir krizin henüz ilk sonuçlarıyla karşı karşıyadır. Ama emekçilerin krizin yarattığı sorunların karşısında çaresizliğe düşerek “intihar” ettikleri gündeme gelmeye başladı, ancak krizin asli müsebbibi olan patronlardan intihara varan girişimler duyulmadı.
Bu durumu görüp 1929’la karşılaştıranlar, “Nerede o eski kapitalistler. Adamlar krize girip borçlarını ödeyemeyince canlarını kıyıyorlarmış. Şimdikiler ise krizin yükünü emekçiye yıkıp zenginliklerine zenginlik katmaya çalışıyor...” gibi ahlaki değerlendirmeler yapsa da gerçeğin daha farklı olduğu açık.
CANINA KIYMAK BİR KURTULUŞ YOLU DEĞİL
Her ne kadar Kocaeli Valisi, İsmail Devrim’in intiharı karşısında “intiharın nedeni ekonomik değil psikolojik” diyerek, “sonuç”la nedeni yer değiştiren bir uyanıklıkla, olup biteni baş aşağı çevirip Cumhurbaşkanının “Kriz mriz yok”, Adalet Bakanının “Ekonomideki sıkıntılar krizden değil psikolojik” şeklindeki “psikolojik sorunlu” tezlerinin arkasına takılsa da gerçek tamamen farklı.
Konunun uzmanları, emekçilerin ekonomik sorunları aşamayınca intihara başvurmasını, yeterince örgütlü olmamaları, bu nedenle de sorunlarını çözmede umutsuzluğa düşmelerine bağlıyor.
Nitekim emekçiler ekonomik sıkıntılardan dolayı canlarına kıymaya varan girişimler yaparken, patronlar cenahında, krizin yükünü işçilere emekçiler yıkma amaçlı olarak “konkordato” arka arkaya ilanları gelmeye başladı. Dünkü karikatüründe Sefer Selvi bu durumu gayet net ifade etmişti. Çünkü patronların “konkordato”ya başvurmalarının nedeni, sermaye sözcülerinin iddia ettiği gibi, borçlarını makul bir sürede ödeme isteğinin değil, borçları kendisi dışındakilere, esas olarak da doğrudan ya da dolaylı olarak işçilere, emekçilere yıkmanın ifadesidir. Bunu, önceki krizlerdeki uygulamalardan ve patron örgütleri ile hükümetin “Krizi fırsata çevireceğiz” diyerek attıkları adımlardan biliyoruz.
EMEKÇİLERİN SORUNLARINI AŞMASININ YOLU ORTAK MÜCADELE
Patronlar cenahındaki rahatlığın bir nedeni belki bir yanıyla krizin henüz yeterince derinleşmemiş olmasıdır. Ama daha önemlisi, patronların, hükümetin kendilerini kurtaracağı, hatta “krizden karlı bile çıkacakları”na dair beklentileridir. Dahası, son yıllardaki krizlerden, işletmeleri iflas etse de, işletme sahiplerinin servetlerine servet katarak çıktıklarını görmeleridir.
Nitekim, son yıllarda yüzlerce atölye ve fabrikanın olağan karşılanamayacak biçimde “yanması”ndan sonra, şimdi de pek çok firma arka arkaya “konkordato” yoluna girdi. Böylece bu firmaların borçlarından “en ucuz” biçimde kurtulurken “servetlerine servet katabilecekleri” artık gelişmeleri az çok izleyenlerin bildiği bir gerçektir.
Çünkü patronlar biliyor ki;
1) “Yeni Ekonomik Program” adı altında devreye sokulan önemlerin asıl amacı, krizin faturasını işçilere ve emekçilere çıkarmak,
2) Erdoğan ve Hazine Bakanı Albayrak’ın başında olduğu heyetlerin, İngiltere, Almanya, ABD’de uluslararası finans çevrelerini kapı kapı dolaşmalarının nedeni de patronları içinden sürüklendikleri krizden kurtarmak içindir.
Patronların ve hükümetlerinin amaçlarına varmalarının başlıca şartı, elbette ki, krizin faturasını emekçilere yıkmaktır. Bu yüzden de işçi ve emekçileri, sadece krizin yükünden koruma değil aynı zamanda canlarına kıymaya varan ağır sorunlardan da kurtaracak olan, talepleri etrafında birleşmek; krizin yükünü reddetme mücadelesinde kuracakları dayanışmadır.
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47