Siyasileri, gazetecileri, aydınları kapsamayan bir af, af olmaz
Fotoğraf: Envato
MHP Genel Başkanı Bahçeli Devlet Bahçeli, 24 Haziran seçimi öncesi Alaaddin Çakıcı ile yaptığı görüşmeden bugüne “af konusu”nu(*) sıcak tutuyor. Nitekim MHP hafta başında, “Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinden Şartlı İndirim ile Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmelerine Dair Kanun Teklifi”ni TBMM’ye sundu.
“Cumhur İttifakı”nın öteki kanadı AKP; MHP’nin teklifine, bir-iki hafta öncesine kadar “Af maf yok” dese de “ ilkesel karşı çıkışı”ndan geri adım atarak “MHP ne diyor bir inceleyip bakalım” çizgisine geldi. Ki, bu aslında AKP’nin de “af” için adım atacağı anlamına geliyor.
CHP ise, “AKP bir konuşsun sonra biz de fikrimizi belirtiriz” diyerek, aslında dolaylı olarak affa karşı olmadığını ama tutumunu AKP’nin ne diyeceğine endekslediğini göstermiştir.
HDP ise, “Asıl olarak siyasi tutuklular ve hükümlülerin serbest bırakılması için bir affa gerek vardır” diyerek, MHP’nin affı gündeme getirmesinden beri çizgisini açıkça ifade etmektedir.
GERÇEK BİR AF İÇİN BÜTÜN KOŞULLAR VAR AMA...
Cezaevlerinde üst üste yatmaya da zorlanmış, 230 bini aşkın siyasi, adli tutuklu ve hükümlü var. Bu haliyle Türkiye, “en kalabalık tutuklu ve hükümlü sıralaması”nda dünyada üst sıraları zorlamaktadır. Nitekim iktidarın bu alanda nasıl bir zihniyete sahip olduğu, 7 Haziran Seçimi öncesinde Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşmada açığa çıkmıştı. Erdoğan , “Buraya Avurpa’nın en büyük ve modern cezaevini yapacağız” demişti.
Son yıllarda cezaevi yapımının Türkiye’de en canlı sektör olduğu bir gerçektir. Ama iktidarın bu gayretleri bile cezaevi sorununu çözmüş değildir!
Hele de son yıllarda yargı; önce ‘FETÖ’cü yargıçların şimdi de siyasi iktidarın emrine girmişt, üstüne partizan savcı ve yargıçlarla hukuk, adaleti değil siyasetin isteklerini esas almaya başlamıştır. Gelinen yerde ülke, yargı güvenirliliğinin dibe vurduğu bir süreçten geçmektedir. Böyle bir dönemde adil ve kamuoyu vicdanını rahatlan bir af, daha da elzem bir istek haline gelmiştir.
Ama şu da bir gerçek ki; (çoğu zaman yapıldığı gibi) MHP’nin teklifinde;
- Siyasi tutuklular (örneğin KHK’lere görevden alınan seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri ve Kürt siyasetini temsil eden diğer isimler),
- KHK’lerle görevlerinden edilen akademisyenler, aydınlar, demokratlar, kapatılan yayın kuruluşlarının sorumluları, gazeteciler, fikrini belirttiği için mahkemelere sürüklenen ve cezaevine atılan tutuklu ve hükümlüler af teklifinin dışında tutulmaktadır.
KAMU VİCDANINDAKİ KANAMAYI AZALTAN, ADİL BİR AF!
Oysa bugün ülkenin en acil sorunu, siyasi nedenlerle cezaevine atılanların, gazetecilerin, aydın demokratların cezaevlerinden çıkarılması, haklarındaki soruşturmaların kaldırılarak, Türkiye’nin demokratikleşmesi doğrultusunda bir adım atılmasıdır. Aksi halde bu “af”ın (ya da adına ne denirse densin); “hırsızları, haydutları, mafyacıları, katilleri, uyuşturucuları, ırz düşmanlarını, kadın katillerini, iş cinayetlerinin sorumlularını,... sokağa salma” affı olarak görülmesi kaçınılmazdır.
Dahası bu durum, “af”tan, toplumsal gerilimlerin azaltılması, adalet duygusunun güçlendirilmesi, Meclis ve yargının itibarının artırılması gibi beklentileri gerçekleştirmeyeceği için, birkaç yıl içinde cezaevlerini yeniden eski doluluğuna getirmeyi bile önleyemez. Tersine MHP’nin teklifindeki gibi bir af, adaletsizlikten doğan toplum vicdanındaki kanamanın büyümesini, yargı, adalet ve Meclisin daha çok itibar kaybetmesini, Türkiye’de özgürlüklerin baskı altında tutulduğu fikrinin daha da büyümesine yol açar.
(*) “Af” bir suçu işleyenin o suçtan zarar görenler ya da o suçtan zarar görenleri temsil edebilecek bir kurumun bağışlamasıdır. Burada özellikle siyasi tutuklu ve hükümlüler, gazeteciler aydınlar, görevlerine sorgusuz sualsiz son verilen akademisyenler, kamu görevlileri söz konusu olduğunda, “kim kimi affetmeli?” sorusu, konuyla ilgili yazılan her cümlede yeniden yeniden insanın boğazına tıkanıyor. Bu yazı boyunca kullanan “af” sözcüğü ve onun popüler anlamı bu rezervle kullanılmıştır. Öte yandan MHP “af” diye çıktığı yolda, AKP’den gelen tepkiler karşısında her ne kadar “af değil ceza indirimi” dese de aslında MHP’nin teklifi bir tür af teklifidir.
ERDOĞAN'IN 'ÇOKLU HUKUK' ÖZLEMİ
AKP, MHP’ini af teklifi üstünde konuşurken, “Devlet anca kendine karşı suçları affeder. Kişilere karşı işlenen suçları affetmek o suçtan zarar görenlerin yetkisindedir” diyerek, MHP’ni af teklifine temelden karşı çıkıyor.
Elbet burada AKP, bir yandan MHP’nin af teklifini temelsiz bırakırken, eğer bir af çıkarılacaksa onu da kendisinin biçimlendirilmesi için alan açmayı amaçlıyor.
Ama burada Erdoğan ve AKP’si, bu konular gündeme geldiğinde hep sözünü ettiği “Keşke çoklu hukuk uygulansa” hayalini gündeme getiriyor. Çünkü, AKP Sözcülerine bile yineledikleri, "Devlet anca kendine karşı suçları affeder. Kişilere karşı işlenen suçları affetmek o suçtan zarar görenlerin yetkisindedir” tezi, Ortaçağ İslam hukukunun bir ilkesidir.
Bugün modern hukuk, Meclislere ayırım yapmadan af çıkarama yetiksini tanımaktadır. Erdoğan ve AKP sözcüleri elbette bunu biliyor ama, bu vesileyle “çoklu hukuk”, “İslami referanslara dayalı “hak” ve “ceza” anlayışını da gündeme getirerek, ileride bu alanda yapacakları girişimler için de bir kamuoyu oluşturmayı amaçlıyorlar.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47