13 Ekim 2018 00:20

DİSK - Türk-İş görüşmesi ve ortak mücadele ihtiyacı

DİSK - Türk-İş görüşmesi ve ortak mücadele ihtiyacı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kriz ve sermaye cephesinin krizin yükünü işçilere yıkma girişimleri karşısında DİSK ve Türk-İş yöneticileri uzun yıllar sonra ilk kez bir araya geldi.

Ziyaretin DİSK Başkanlar Kurulu sonrasında, krizin yükünü reddetme mücadelesi çerçevesinde, DİSK’in görüşlerini Türk-İş’e iletilmek üzere DİSK yönetimi tarafından istendiği belirtiliyor.

Kuşkusuz ki bugün, sermayenin sözde “enflasyona karşı topyekün mücadele” sloganını öne çıkarırken, aslında “krizin yükünü işçilere, emekçilere yıkmak için topyekün mücadeleye” geçtiği bir dönemde konfederasyonların ve bağlı sendikaların çok büyük çoğunluğunun, bu ülkede değilmiş gibi davranmaları kuşkusuz ki emek mücadelesinin en önemli sorunlarından birisidir.

Bu yüzden de DİSK’in girişimi, en büyük işçi konfederasyonuyla görüşlerini paylaşması, kamuoyu önünde; “Krizin yükünü krizi çıkaranlar üstlensin”, “Fedakarlığı parası olanlar yapsın” demeleri, eğer arkası gelecekse, emek mücadelesi için önemli bir gelişme işaretidir.

Kamuoyu karşısında dile getirmemiş olsalar da DİSK ve Türk-İş’in kirizin yüküne karşı mücadele konusunda da farklı görüşleri vardır. Ancak kamuoyu karşısında açıkladıkları ve her iki konfederasyon yöneticilerinin ortak fikirleri olduğu anlaşılan taleplerin bile; ortak bir mücadele için ciddi bir başlangıç dayanağı oluşturabileceği de bir gerçektir.

Çünkü içinden geçtiğimiz dönem, en küçük ortak mücadele imkanının bile değerlendirilmesi gereken bir dönemdir.

Çünkü krizin yükünü reddetme mücadelesi, küçük ve yerel tepkilerle başlasa da, sonuçta geniş emekçi yığınlarını kapsadığı ölçüde başarılı olabilecek bir mücadeledir.

Çünkü ortak bir mücadelede birleşmeyecekse, şu ya da bu konuda fikir birliğinin oluşmasının bir kıymeti olmaz, olamaz.

Çünkü sermaye ve hükümetleri, krizin faturasını işçilere, emekçilere, halka yıkmak için her çareye, her yönteme başvurmakta kararlı olduklarını göstermektedir. Sadece Cumhurbaşkanı ve hükümet de değil sermaye güçleri, Meclis çoğunluğu, emniyeti, savcıları ve yargıyla da bu topyekün seferberlik halindedir. 3. havalimanı işçilerinin en haklı talepleri için başvurdukları barışçıl eylemde bile 33 işçinin tutuklanması emek cephesine karşı sermaye güçlerinin nasıl bir kararlılık içinde olduklarının göstergesidir.

Bu yüzdendir ki, Türk-İş ve DİSK’in görüşmesi ne sadece bir “görüşme” olarak kalmalı ne de sadece “Türk-İş ve DİSK’in görüşmesi” olarak kalmalıdır. Tersine DİSK ve Türk-İş, bir yandan ortak bir mücadele için adımlar atarken öte yandan da irili ufaklı tüm konfederasyon ve bağlı sendikaları, (başlıca emek örgütlerini de) ortak bir mücadele çizgisinde birleştirmek için ellerindeki her imkanı seferber etmek durumundadırlar.

Çünkü bu mücadele, “ucundan kıyısından tutularak”, “yasak savmak” türden eylemlerle üstesinden gelinebilecek bir mücadele değildir.

Çünkü;

- Önümüzdeki iki buçuk ay içinde 6-7 milyon işçiyi doğrudan ilgilendiren “asgari ücret”in belirleneceği,

- Yılbaşından itibaren kamu ve özelde birçok iş kolunda TİS görüşmelerinin başlayacağı, bu görüşmelerde hükümetin ve patronların, “kriz koşulları”nı devreye sokarak TİS’leri baskılamak isteyeceği,

- “Taşeron”dan “kadroya” geçirilen işçilerin ücret ve ve öteki haklarının yeniden belirlenmesi ve tüm işçi ve emekçilerin “ek zam” taleplerinin aciliyet kazandığı,

- “Kriz” gerekçesiyle işten atılmalarının yaygınlaşmaya başladığı,... dikkate alındında, sendika merkezlerinin ortak mücadele için harekete geçmesinin ertelenemeyeceği bir dönemden geçtiğimiz apaçıktır.

DİSK ve Türk-İş, “şu taleplerimiz ortak” diyerek kamuoyu karşınsa çıkıp açıklamalar yaptıklarına göre, artık zaman geçirmeden birer sendika merkezi olarak üstlerine düşeni yapmada zaman kaybetmemek durumundadırlar.

Kuşkusuz ki, bu görüşme ve kamuoyuna yapılan açıklamalar, gerek ileri işçi-emekçi kesimleri gerekse her sektörden, her kademeden mücadeleci sendikacılar tarafından olumlu karşılanmıştır. Ama konfederasyonlar düzeyinde atılacak adımların gerektiği kadar ilerye doğru ve çabuk olabilmesi için işyeri ve şubelerden desteknmesinin önemli oluğunu da yakın geçmişin deneyimlerinden biliyoruz.

Bu yüzden de gerek birer birer işyerlerinden, gerekse şubeler ve yerel sendikal platformlardan ortak mücadele için çağrılarının dile getirilmesi bugün ayrıca bir öneme sahiptir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa