13 Ekim 2018 00:10

Aleniyet

Aleniyet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de, içinden geçilen olağanüstü şartlar nedeniyle siyasette ve yönetimde mutlak olarak aleniyete ihtiyaç vardır. Aleniyet; salt sonuçların açıklanmasından farklı olarak, tüm sürecin halkın yegâne temsilcisi parlamentoda tartışılarak kamuoyuna açık olarak alınmasıdır. Hal böyle iken, maalesef, ülkenin örtülü yönetim anlayışıyla sürükleniyor olması nedeniyle, iç ve dış çevreleri sarsıcı ve güvenilirliği tehdit edici kararlar alınabilmektedir. Bu durumda salt sandıktan çıkmış olmak da durumu kurtarmaya yetmez.

Konuyu açarak meseleyi netleştirdiğimizde, ağır borçlu konumda olarak kaynağa gereksinme varken, bu kaynağın nereden ve hangi koşullarda bulunacağı ulusa açık şekilde izaha muhtaçtır. Zira iç borçtan farklı olarak, dış borç itfası ulusal kaynakların bir bölümünün dış mercilere transferi olduğundan, bu transferin kimleri inciteceği açıkça bilinmelidir.

Bu sorgulamanın iki nedeni vardır. Birincisi, borç itfasına yönelik dış çevrelerden sağlanan paranın kaynağının ülkeye neye mal olduğunun açıkça bilinmesi, sağlıklı siyaset oluşumu açısından olmazsa olmaz koşuldur. Aşırı borçluluk durumu, dövizin ani yükselişi ve olağanüstü faiz artırımına rağmen anlamlı şekilde gerilememesi ülke riski hakkında potansiyel finans kaynaklarına ülke aleyhinde kanaat oluşturmasına yol açmaktadır. Son McKinsey anlaşmazlığı da, ülke bağımsızlığına halel getirilmesini engellediği düşünülse de(!) ülke yönetim biçimi bağlamında uluslararası kanaatin zayıflamasına yol açmış olabilir. Buna ilaveten, Standart and Poors denetleme şirketinin kısa vadeli beklentiler bağlamında Türkiye ile Brezilya’yı yan yana koyması da işin tuzu biberi olarak bu durumu kanıtlamaktadır. Tüm bu olumsuz gelişmeleri siyasi çevreler ya da toplumun bir kesimi reddetse de, önemli olan potansiyel borçlanılacak çevrelerde Türkiye hakkında oluşacak kanaattir. Süreç dış çevrelerin besleyebileceği kanaati olumsuzlaştırdıkça ülke maliyeti yükseleceğinden halkın yegâne temsilcisi konumundaki parlamentonun her aşamada devrede olması ve istikrarlı bir yönetim oluşturulması kaçınılmaz zarurettir.

Bu konuda kesinlikle ihmal edilmemesi gereken ikinci mesele de, örtülü bazı anlaşmalarla ülke servetinden transferlerle nakit sağlanacaksa, anlaşmaların mahiyeti ve neyin karşılığında nakit sağlandığının ulusça bilinmesi kesinlikle gereklidir. Halkın adına parlamentonun bu işlemi tüm süreç boyunca izlemesi ve kararı verici tek merci olması toplumun garantisidir. Toplumsal servet kaybı dar çevrelerde alınamaz. Döviz yükselişi karşısında değer kaybeden bazı kuruluş ve ulusal değerlere yabancı sermaye talip olabilir. Türkiye’nin pazarlık gücünün gerilediği düşünülen ortamda girişilecek herhangi bir muamele ancak aleni olarak yapılarak yaşanan değer kaybı asgari düzeyde tutulabilir. Servet transferi ile sağlanabilecek döviz girişi, borç itfasına dek geçen sürede kuru geriletebilir. Perdenin arkasını görmeyen halkımız bu sinyali olumlu algılayarak, ulusal servet kaybına yol açabilecek işlemi siyasi yöneticiler lehine kaydedebilir. Başarılı yöneticilik bu değildir!

Öğretilerden bildiğimiz ve küreselleşme sürecinde de uygulamalı olarak öğrendiğimiz üzere, sermayenin ulusal niteliği yoktur, ancak emeğin vatanı vardır. Hatta küreselleşme sermayeyi olağanüstü uluslararasılaştırırken, emeği de olağanüstü vatanlaştırmaktadır. Sermayenin sömürüsü altındaki emek uluslararasılaşan sermayenin sömürüsü altında daha hızlı sömürü altına alınabilmektedir. Bunun da ötesinde, ulusal sermayeye dost siyasal erk, boyutu büyüyen uluslararasılaşmış sermayenin bu kez boyunduruğuna girmektedir. Gelişmiş ekonomiler arasındaki sermaye değişimleri, ülkelerin ekonomik güç ve derinliğine bağlı olarak, fazla etkili olamazken, görece güçsüz ekonomilere yabancı sermaye duhulü devlet ve yönetim yapısında çok ciddi olumsuz değişimlere yol açabilir. Bir şekilde buralara geldik. Ancak, yine bir şekilde buralardan çıkmak mecburiyetinde olmamalıyız. Siyasal erkin halkı ile bütünleşmesi, halkın siyasi rant uğruna ayrıştırılmaması ve demokratik bir yönetim yapısı sergilenmesi ve uygulanması güven açısından vazgeçilemez koşuldur. Bunun için de tüm karar süreçlerinde ve uygulamalarda aleniyet şarttır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa