Yerli mallar haftası – 2 –
Fotoğraf: Envato
Son yazımda, herkesin bildiği, yinelediği gibi, dışalıma koşullandığımızı anlatmıştım. Yollarımızı, köprülerimizi, her şeyimizi satanlar, günün birinde yokluklarımızı da bizimle birlikte yaşayacaklar mı?
Cumhuriyetimizi kuranların, dişlerinden tırnaklarından artırdıklarıyla yaptırdıkları üretim yerlerini (fabrikaları) satanlar, kapatanlar, oralarda üretilenlerle doyunan, giyinen kişilerin yokluklarını giderebilecekler mi? Kimileri yine dışalımlarla gereksinimlerini sağlarken ya sağlayamayanlar…
Ben, İsveç Başbakanı Olaf Palme’nin iş yerine bisikletle gidip geldiğini, halkından ayrı düşmediğini yaşadım. Bu nedenle yok edildiği yerde saygı duruşumu yaptım.
İngiliz kralının, ikinci savaştan sonra pantolon paçalarının beş santimetre katlanmasını istemediğini biliyorum. Onu izleyen İngilizler, milyonlarca metre kumaş giderini azaltmışlardı. 1952 yılında Londra’ ya gittiğimde, bir-buçuk ay konuğu olduğum Brown ailesinin benim için et, çikolata karneleri çıkarttıklarını biliyorum, savaştan yedi yıl sonra bile.
Biz de, en az iki kez pençe yaptırmadan ayakkabılarımızı atmazdık. Küçükler büyüklerin eskilerini giyindiler hep…
Benim gençliğimde, yeryüzünün kendi kendine yeten yedi ülkesinden biriydik.
Bugün su gibi giderlerini hepimize ödetenler analarından varsıl mı doğdulardı? Varsıl doğmuş olanlar bile çevrelerine hiç mi bakmazlar? Nasıl unuttular kimi güzel özelliklerimizi?
Birkaç gün önce Tire’li 78 yaşında bir hanım, bir yandan hasır örerken, dedi ki bana,
- Oğluma dedim ki, yalan istemem, haram istemem…
Bir başkası da,
“adam ol altın kaşıkla yemek ye…”
Dedi.
Bir başka yaşlı teyze de, bir irim (çıkmaz sokak) içinde gölgeye oturmuş sepet örüyordu. Onlar her şeyi yaşamışlardı. Duygularını öz sözlerle anlatıyorlardı.
İkinci savaştan beri insanları sağlıksız besinlere (?) alıştırıp, “Zeytinyağlı yiyemem aman” türküleri yaktırıp, sağlıklı besinlerimizi elimizden alanları unutmak olur mu? Yoksulları açlığa, sağlıksızlığa, ölüme düşürenlerden, onların iş birlikçilerinden insanlık nasıl beklenebilir? Çocuklarımızı bile elimizden alıp, bilisizliğe düşürenlerden ne iyilik gelir?
Size bir de seksenine ulaşmak üzere olan Tire’ li bir yaşlının sözünü aktarayım:
“Sürü tersine döndüğünde uyuz keçi baş olur!”
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08