20 Ekim 2018 00:10

Devlet politikalarının dışsallığı

Devlet politikalarının dışsallığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hükümetlerin aldıkları siyasi kararlar ve yaptıkları uygulamalarla kamusal düzeni sağladıklarının düşünülmesi işin salt olması gereken biçimsel ve etiksel yönüdür. Olması gereken olağan duruma karşın, bir ülkede alınan siyasal kararlar ve uygulamalar söz konusu biçimsel ve etiksel kuralları aştığı durumlarda, maalesef, salt ülke içinde değil, ülke dışında yaşayan vatandaşları da tedirgin edebilir, hatta karşılaşacakları resmi işlemleri de olumsuz etkileyebilir. O nedenle, siyasal örgütler iktidar erkini koruyabilmek amaç ve hırsıyla her çareye(!) başvurmak gibi bir lükse sahip olmadıkları bilincini taşıyarak, tüm uluslararası ve siyasal etik kurallarını çiğnememe konusunda azami dikkati sarf etmek durumundadır. Böylesi endişeler özellikle dış ülkelerde yüksek sayıda vatandaşı olan gelişmekte olan ülkeler için yaşamsal önemi haizdir.

Gelişmekte olan bir ülkede geliştirilen ve uygulamaya koyulan, ancak uluslararası alanda kabul görmeyen kararların dışsal etkileri başlıca iki durumda oluşabilir. Birinci durumda, salt ülke içinde gerçekleştirilmesi amaçlanan hedeflere yönelik politikaların ülkenin uluslararası alandaki görüntüsünü ve prestijini değiştirmesiyle dış ülkelerde ikamet eden vatandaşların o ülkelerdeki itibarı üzerinde olumlu ya da olumsuz etki oluşturabilir. Örneğin, hukuk ve demokrasi kurallarını çiğneyen ve ülkede baskı rejimini yerleştirmeye çalışan iktidarlar salt ülke içinde demokratik hakların kısılmasına yol açmış olmaz, aynı zamanda o ülkenin yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlarının da konumunu ve itibarını zedeler. Bundan dolayıdır ki, genellikle demokrasiden uzaklaşan kalkınmakta olan ülke halklarının gelişmiş ülke halkları karşısında ezik olmaları salt ekonomik nedenle açıklanamaz.Demokratik olmayan bir ülke vatandaşının demokratik bir ülke vatandaşı karşısında, psikolojik tepki mekanizmasıyla dikleşmesine rağmen, daima ezik ve boynu bükük olması, böylesi iktidarın taşıyıcısı olduğu alt-bilincin ürünüdür. 

Demokrasi ve insan haklarından uzaklaşan bir ülke uluslararası alanda itibar kaybına uğradıkça, yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşları da itibar daitibar kaybına uğrar ve resmi uygulamalarda ikinci sınıf birey muamelesine dahi maruz kalabilir. Uluslararası normlara uymayan yönetim biçiminin uygulandığı ülkenin vatandaşları uluslararası seyahatlerde yabancı ülkeye giriş pasaport kontrolünde de çoğu durumda ileri ülkeler vatandaşına göre farklı muamelelerle karşılaşabilir. Böylesi tatsız durumlar salt ülke yönetiminden kaynaklanıyor olmayıp, bir ülke insanının yabancı ülkedeki usulsüz ve kuralsız davranışlarıyla da ilgilidir. Böylesi davranışlar o insanın ülkesinin ve tüm vatandaşlarının uluslararası düzlemdeki itibarını zedeler. Zirahükümet politikaları ve uygulamaları kadar yabancı ülkelerde ikamet eden ya da o ülkelere turist olarak seyahat eden insanların davranışları da ülkesinin ve tüm vatandaşlarının uluslararası kimlik kartı mesabesindedir. 

Hükümet politikalarının dışsal etkisinin yaşanabileceği ikinci durum, devletlerarası işlem ve muamelelerde uluslararası standartlara uyulmaması ya da öngörüsüz dış siyaset politikası neticesinde ülkenin geri adım atmak zorunda kalması durumundaortaya çıkar. Örneğin, geçmişinden uzaklaşmaya çalışan herhangi bir ülkeye yapılan siyasi itirazda söz konusu faciayı malzeme olarak kullanmak salt ülkelerarası krize yol açmakla kalmaz, aynı zamandaböylesi politik davranışta bulunan ülke vatandaşlarının uluslararası alanda hak kaybına uğramasına da yol açabilir. Örneğin, sulh ve sükûn dönemlerinde yaşama geçirilen çifte vatandaşlık gibi olumlu uygulamalar, böylesi siyasi sınırı aşan itham ve sataşmalarda uygulamadan kaldırılabilir. Bu nedenledir ki, yurt dışındaki vatandaşlardan siyasi destek alabilmek için güdülen yanlış ve uluslararası kurallara uymayan politika ve uygulamalar, kısa vadede siyasi kadroya hizmet ediyor olsa da, uzun vadede yabancı ülkedeki vatandaşların bazı haklarının kısıtlanmasına yol açabilir. İçte yürütülen siyasi hırsın yurt dışına taşınması hiçbir devletin kabul edebileceği uygulama olamaz. Bir ülkedeki elçilik ve konsolosluk alanları nasıl o ülkenin siyasi müdahale alanı olarak görülmüyorsa, aynı şeklide hiçbir amaçla bir ülkenin aktif siyasi propagandasınıbir yabancı ülkeye taşıması da söz konusu olamaz. Yabancı ülkelerdeki vatandaşlardan alınacak oy üzerinde yapılacak siyaset, yabancı ülkeyi rahatsız etmeden, vatandaşa avantaj sağlayabilecek uluslararası anlaşmalar yolu uygulamaya koyulmalıdır. 

Son papaz olayını merceğe yatırdığımızda, Trump’ın papazın suçsuz olduğu şeklindeki, haklı ya da haksız, hukuksal savına karşın; Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu şeklindeki yanıtı fevkalade haklı ve yerinde iken, ilaveten papaz değişiminin telaffuzu ve son işlemler içimi sızlattı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa