Yalan dolan meselesi (2)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Özellikle şu son zamanlarda memleket sathında pazarlanan yalanların bini bir para! Bu katmerli yalanların en babayanileri de, ülkemizin dümeninde yıllardan beri taht kurup oturan kimi zatı muhteremlerin dillerinden düşmediği gibi, tam aksine giderek şirajesinden çıktı, çıkıyor!
Yalan dolan havuzunda kulaç ata ata her biri bu bapta birer yüzme şampiyonu kesilirken, diğer taraftan da içine balıklama atladıkları havuzun suları da, her geçen günün ardından yeterince aklanıp, paklanıp, klorlanmadığı için gıdım gıdım kokuşmaya başladı...
Aynı havuzlarda beyaz uzun donlarıyla çimen bu sözde “şampiyon”ların, yalan dolanlarla sıvanmış havuzlarında yavaş yavaş oluşan, günbegün çoğalan çatlaklara bakılırsa; görünen o ki, hepsi de aynı havuzda yüzmek için kollarını sıvamış bu “yerli ve milli” yüzücülerimizin uluslararası kulvarlarda sergiledikleri performanslarının hali, gidişatı , maalesef şinanay yavrum şinanay havalarında!
Belirli aralıklarla tepeden tırnağa fiziki bakımları, biyolojik arıtmaları yapılmadığı için zamanla çeşitli hastalıkların barınaklarına dönüşen bu havuzlarda; arada bir sırtüstü, bazen kurbağalama, zaman zaman kelebek, ama illa da “milli stil”de kulaç atmayı görev belleyip, ardından da ister istemez “şifayı kapınca”, bu kez de hangi hinlerin, hangi cinlerin bu havuzlara ne tür yollarla “mikrop” saçtıklarını geç kalmış Tatar Ağaları misali merceklerle, büyüteçlerle aramaya kalkışıp, böylece güya zevahiri kurtarmaya soyunurken, bu arada iş işten geçmiş, atı alan Üsküdar’ı çoktan aşmış oluyor...
Ancak...arayanın yerine göre mevlasını ya da belasını bulduğu şu alemde; bu bizim yerli, ve milli havuzlarımıza ellerini kollarını sallayıp, destursuz giren bu zelil mikropların, namı diğeriyle “nifak tohumları”nın kaynağına her ne hikmetse bir türlü ulaşıp dolayısıyla köklerini neden kurutamıyoruz acaba?
Ulaşamıyoruz, inlerine girip darmadağın edemiyoruz çünkü tıpkı şarkılarda dillendirilen “derdim çoktur hangisine yanayım” misali yerli ve milli havuzlarımızın sağı solu , orası burası, kısacası her yanı fırdolayı o kadar çok mikroplarla, parazitlerle lebalep dolu ki, bunları temizlemekte bocalıyoruz!
Sonra?..
Sonra, bu yalan dolan havuzlarının suları giderek taşıp, ardından da sele, “milli felaket”e dönüşünce, yine her zamanki gibi yeni yalanlarla oyalanıp aynı nakaratı tutturuyoruz:
“Oy ne imiş ne imiş, kaderim böyle imiş” Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30