Emekçileri umursamayanlara mücadele ile yanıt!
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan en önemli açıklamalarını artık Cumhurbaşkanlığı makamından değil, partisinin toplantılarında yapıyor. Nitekim “Kaşıkçı cinayeti” ile ilgili “çok önemli açıklamaları”nı partisinin Meclis gurubunda yaparken, ekonomiyle ilgili “önemli” dediği açıklamalarını da önceki günkü AKP’nin il başkanları toplantısında yaptı.
İl başkanları toplantısında, ekonomiyle ilgili bugüne kadar bilinen iddialarını yineleyen Erdoğan’ın söyledikleri içinde bir konu dikkati çekiciydi.
İŞÇİYİ AĞZINA ALMAMADA ISRAR
AKP’nin il başkanları toplantısında, krizle ilgili “beklentiler”ini sıralarken Erdoğan’ın en dikkat çekici sözleri; “Sanayiciden esnafa, çiftçiden inşaatçıya herkesten sabır bekliyoruz” ifadesi oldu.
Burada Erdoğan, “herkesten sabır bekliyoruz” derken bile işçilerden, emekçilerden söz etmemeye özen gösteriyor. Esnaftan kasıt da öyle “küçük esnaf” filan değil. Tıpkı “çiftçi” derken “küçük üreticiyi” değil büyük toprak sahiplerini kastetmesi gibi!
Adı sayılan tabakalardan “sabır” istenirken işçilerden, kamu emekçilerinden, emeklilerden, açlık sınırının altında yaşayan 14 milyon emekçiden “sabır bile istenmemesi”, onların “sabredecek hallerinin kalmadığı”, bu yüzden de onlardan “talepleri için mücadele etmesinin istendiği” şeklinde de yorumlanabilir. Ama sözü söyleyen Erdoğan olunca, böyle bir çıkarsama herhalde sadece espri konusu olur!
Gerçek; Erdoğan’ın işçilerin, emekçilerin taleplerini hiç dikkate almadığı, dikkate alma ihtiyacı duymadığı için de işçilerden emekçilerden söz etmemesidir. Bunu da biz, Erdoğan’ın patronların karşısına çıkıp, “OHAL’i işyerlerindeki grevleri, direnişleri önlemek için uzatıyoruz” demeye kadar varan “sınıfsal tutum”undan çıkarıyoruz.
ERDOĞAN’A YANIT: EMEK CEPHESİNDEN DEKLARASYON
İşçiler bu gerçeği bildikleri için; hak gasplarına birer birer işyerlerinde gerçekleşen direnişlerle karşılık vermeye çalışıyorlar. İzmir ve Gebze’de işçiler bir adım daha öne çıktılar ve “Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz, patronlar ödesin” diyerek alanlara çıktılar.
Erdoğan kriz için işçilerin, emekçilerin adını bile anmadan “herkes”ten “sabır” istediği konuşmasını yaptığı gün, işçi ve emekçilerin çeşitli örgütleri kriz karşısında tutumlarını ilan eden bir deklarasyon yayımladılar.
Hükümetin, sermayenin borcunu, işçilere, emekçilere ödetmek istediği belirtilen deklarasyonda; “Fatura bu düzen sayesinde küplerini dolduran patronlara kesilmelidir”, “Krizde yüzde 1 değil, yüzde 99 korunsun” talebi öne çıkıyor.
Deklarasyonu DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun okuduğu toplantıya KESK, DİSK, TMMOB, TTB, EMEP, HDP, ÖDP, Halkevleri, Pir Sultan Abdal Derneği, Alevi Bektaşi Derneği, Dersimliler Derneğinin temsilcilerinin katıldığı belirtildi.
DEKLARASYONU MÜCADELENİN DAYANAĞI YAPMAK ÖNEMLİ
Yayımlanan deklarasyonda elbette krize karşı mücadele ile ilgili talepler var. Eğer krizin yükü reddedilmek isteniyorsa bu deklarasyonda ifade edilen platformda birleşmek ve ortak bir mücadele etrafında kenetlenmek belirleyici önemde olacaktır. Ancak, burada asıl önemli olan deklarasyonun şu kadar talep ifade etmesi ya da “mükemmelliği” değil, deklarasyonun ruhuna uygun, belki daha belirli talepler (sayısı az olabilir) etrafında bir mücadelenin örgütlenmesidir. Ve bu mücadelenin daha kapsayıcı olması için, deklerasyonun işçi ve emekçilerin ana kitlesini mücadeleye çeken bir anlayışla biçimlendirilmesi önemlidir.
Ki, bunun başlangıcı, hiç kuşkusuz öncelikle bu deklarasyonu yığınların mücadeleye çekileceği bir çalışmanın dayanağı yapmaktır. Hele de krizinin yükünün reddedilmesi ile ilgili emekçilerin taleplerinin artık iyice netleştiği dikkate alındığında; diğer sendika ve konfederasyonların (emek örgütlerin de) mücadeleye çekilmesi için girişimleri ertelemeden başlatılması, yanı sıra asıl dikkatin mücadelenin işyerlerinden başlayarak örgütlenmesi olduğu artık tartışılmaz bir gerçektir.
Sendika ve emek örgütlerinin deklarasyonu; “Biz aşağıda imzası bulunan kurumlar olarak ‘Krizin bedelini ödemeyeceğiz, krizde yüzde 1 değil, yüzde 99 korunsun’ talebiyle ortak bir mücadeleyi örgütleyeceğimizi, bu talep etrafında buluşabilecek herkesi, emeğin savunması için omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz” diyerek bitmektedir.
Bu çağrıya yanıt vermek, bu yanıtın gereğini yapmak da elbette krize karşı mücadelenin başarılmasını isteyen her emek ve emek dostu çevrenin, bu mücadelesine katılmak isteyen herkesin sorumluluğudur.
İşçileri emekçileri umursamayan politikaları belirleyenlere de ancak böyle yanıt verilebilir.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44