Yeni havaalanı: Anıt değil teşhir vitrini!
Fotoğraf: Envato
Bugün İstanbul’un yeni havalimanın açılış töreni var.
Açılış öncesi eleştiriler de çok, övgüler de...
Eleştiriler...
Hazır olmadan açılış yapılması...
İnşaat sürerken yapılan açılışın şova dönüştürülmesi...
Yeşilköyde’ki, ‘Atatürk’ adının taşındığı yeni yerinde havalimanına verilip verilmeyeceğinin belli olmaması...
Ve benzeri konulara yoğunlaşıyor.
Övgüler ise...
‘Zafer’ propagandası yapıyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece havalimanı değil aslında bir zafer anıtı açıyoruz” diyor. Tüm söylemler ve reklamlar da ona eşlik ediyor.
Havalimanın işletmecisi ve müteahhidi İGA (İstanbul Grand Airport)...
Yayınlattığı reklamda, açılışın Cumhuriyet Bayramı’na denk getirilmesi ile ‘zafer’ temasını birleştirmiş. “İstanbul’un yeni, dünyanın en büyük havalimanı” vurgusu eşliğinde sloganı patlatmış: Cumhuriyetin zaferi!
Hükümetin havaalanına pek çok ‘sembolik’ anlamlar yüklediği açık!
Ne var ki...
Gelinen noktada...
Havaalanı reklamında kullanılan, ‘Güçlü Türkiye ekonomisinin benzersiz eseri’ sloganındaki ‘güçlü’ sıfatı -Türkiye ekonomisinin daraldığı, her sektörden yüzlerce firmanın iflas açıkladığı, enflasyonunun ve işsizliğin coştuğu bir ortamda- ne kadar çarpık duruyorsa...
Hava limanı için yapılan ‘Zafer anıtı’ benzetmesi de o derece çarpık.
Zira eser anıttan çok ‘teşhir vitrini’ çağrıştırıyor.
Şimdi o vitrinde neler göreceğimize bakalım!
BOŞ KAPASİTE GÖRECEĞİZ!
Yeni açılacak havalimanının kapasitesi yıllık 150 milyon yolcu.
İlk etapta 100 milyon yolcunun uçacağı düşünülüyor. Ve bu yolcu sayısı üzerinden müteahhit firmaya kazanç garantisi verilmiş durumda.
Mümkün mü?
Bakalım.
Şu an Atatürk havaalanından uçan yolcu 60 milyon...
Sabiha Gökçen’den uçan 30 milyon...
Sabiha Gökçen yolcularını alıp, yeni havaalanına kaydıracak olsanız yine de düşünülen rakamlara ulaşılmaz.
Otobüsleri, kamyonu devlet zoruyla 3. köprüye yönlendiren iktidar uçak yolcularını da mı zorlayacak?
Lakin zorlasan da olmaz.
***
Ne kadar büyük yaparsanız yapın.
Bir havalimanına inebilecek uçak sayısının belli bir sınırı var.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü verilerine göre...
Atatürk Havalimanı’nda bu yılın ilk 6 ayında 226 bin 434 uçak iniş ve kalkış yaptı.
Buna göre...
Havalimanında yaklaşık 69 saniyede bir uçak pistten ayrıldı veya piste indi.
Yılda 150 milyon yolcu indirebilmek için...
30 saniyede bir hareket gerekir.
Büyüklüğü ne olursa olsun günün 24 saati, her 30 saniyede bir uçağın ineceği havalimanı imkansız.
Böyle bir hava limanı olmadığı gibi önümüzdeki 10 yıl boyunca öyle bir yolculuk harekenin olacağına dair öngörü de yok.
Bundandır ki...
‘Zafer anıtı’ boş kapasiteyi bize gösteren aynaya dönüşecek.
ADI ‘ZAFER’ OLANA BAK GERÇEĞİ GÖR!
Havalimanını 25 yıl boyunca işletecek olan İGA’ya, ilk 12 yıl için 6.3 milyar avroluk yolcu garantisi verildi.
İGA yolculardan bu geliri elde edemezse...
Biz ödeyeceğiz.
Aynen...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iki yıl önce “Devletten tek kuruş çıkmadı” diye açtığı Kütahya Zafer Havaalanı’nda olduğu gibi...
‘Zafer anıtı’ denilenden çok önce açılan ve adına ‘zafer’ denilen havalimanına yılda 1 milyon yolcu garantisi verildi.
Uçan 100 bin kişi bile değil.
Parasını devlet, bizim ödediğimiz vergilerden karşılıyor.
Uçmadığımız uçağın parasını ödüyoruz.
Tıpkı...
Geçenin yüksek ücret ödemek zorunda kaldığı, Osman Gazi, Yavuz Selim köprülerine,
Avrasya Tüneline, geçmediğimiz halde para ödediğimiz gibi.
Velhasıl...
Ofis, dükkan, banko, otopark gibi alanlardan milyonlar kazacak İGA’ya bir de hiç o havaalanını kullanmayanların da milyonlar ödediğini göreceğiz.
O ‘zafer anıtının’ yediğimiz kazığın büyüklüğünü gösteren dikite dönüşeceğine tanık olacağız.
***
Oysa...
Yeni pist ve terminal binası yapılarak, Atatürk Havalimanının kapasitesini 90 milyon yolcuya çıkarabilmek mümkündü.
Uzmanlara göre de bunun maliyeti 2 milyar doları geçmezdi.
Böylesi genişletme yatırımın ardından, Sabiha Gökçen’i büyütüp, Çorlu ile destekleyip tüm taleplere cevap verilebilirdi.
Bunların yerine 10 milyar avro harcanıp yeni havaalanı inşa edildi.
E şimdi...
Dünyanın en iyi 3. havalimanı (İspanya merkezli seyahat sitesi eDreams sıralaması) seçilen Atatürk Havalimanı varken...
Ancak onun kapasitesinde kullanılabilecek yeni bir havalimanı için yaklaşık 9-10 milyar dolar boşa harcanmasına...
Paralar ‘çöpe atıldı’ denilmez mi?
O ‘anıta’ baktıkça o çöp dağı hep görülecek.
***
Maliyet hesabı karşısında savunmaya geçenler var.
“İGA devlete her yıl 1 milyar avro kira ödeyecek. Devletin kasasına 25 yılda 25 milyar avro girecek” diyor.
Oysa...
Yenisini inşa etmeden mevcut havalimanından aynı geliri elde etmek mümkündü.
Şöyle ki...
Atatürk Havalimanının işletmesi için TAV ile yapılan sözleşme 2021 yılında bitiyor. Bu tarihin sonra yenilenecek sözleşme ile 1 milyar avroluk kira geliri getirecek anlaşma yapılabilirdi.
***
Öte yandan zararlardan, bütçede açık oluşturan ödemelerden bahseden yok.
Hemen biz özetleyelim.
Kamu özel işbirliği ile yaptırılan projelere verilen garanti kapsamında...
2017 yılında hazineden yaklaşık 1.5 milyar liralık ödeme yapıldı.
Bu yıl yapılan ödemeler sene sonunda 6.2 milyar TL’yi (2018 merkezi bütçe verilerine göre) bulacak.
2019’da 3. Havalimanı ve devreye alınacak şehir hastanesi sayısındaki artış ile birlikte ödemeler katlanacak.
Her yıl artacak bu ödeme rakamları.
İşte bundandır ki...
O ‘Zafer anıtına’ bakıldıkça...
‘Tek kuruş ödenmeden yaptırıldı’ denilen projelere, verilen garanti kapsamında yapılan ödemelerin büyüklüğü görülecek.
***
Başka şeyler de var görülecek.
Mesela...
Havaalanını yapabilmek için gerekli olan parayı müteahhit firma, devletin devreye kamu bankalarını sokmasıyla buldu.
Bu iş için hazine garantisi verildi.
İGA aldığı kredileri ödeyemezse veya borçlarını ödemekte zorlanırsa Hazine devreye girecek, borçları üstlenecek.
Bütün mega projelerde olduğu gibi!
İşte bu yüzden ‘zafer anıtına’ bakıldıkça...
Devletin gizli borç kuleleri görülecek.
Misal...
2002 yılında kişi başı 600 dolar vergi toplayan devletin şimdi kişi başına 1750 dolar vergi toplamasına...
60 milyar dolarlık özelleştirme parasını kasasına koymasına rağmen...
AKP hükümetinin...
Yolların, köprülerin, havalimanlarının şirketlere yaptırdığını...
Fabrikalar kurmadığını...
Beton cumhuriyetinin borç kulelerinin (Dış borç 130 milyar dolardan 465 milyar dolara geldi) arşa vardırıldığını...
Yine o ‘anıta’ baktıkça görmek mümkün olacak.
KUŞUN, KURALIN, İNSANIN HİÇE SAYILMASI DA GÖRÜLECEK
Havaalanı su havzaları, ormanlar ve kuş göç yolu coğrafyasına yapıldı.
Yüz binlerce ağacın kesildiği itiraf edildi.
Ayrıca...
Ağaçlar devlet memuru gibi tayin edilebilirmiş gibi...
1.8 milyon ağacın nakledildiği masalı anlatıldı (Hani nerede o ağaçlar?)
‘Zafer anıtı’ denilen havaalanı aslında...
Türkiye’nin dört bir yanında...
Beton cumhuriyetinin...
Kuruttuğu derelerin, katlettiği çevrenin, kirlettiği denizin, işgal ettiği kıyıların teşhir müzesi olacak.
***
Bilim insanları defalarca anlattı.
Göç dönemlerinde her hafta yaklaşık 50 bin leyleğin geçtiği...
Kuş hareketliliğinin en yoğun olduğu bölgelerden birinin tam ortasındaki bu havaalanı, kuşları hiçe sayıyor.
Sadece kuşları mı?
Gaziosmanpaşa Rüzgâr Santrali proje sahası içinde yapılarak...
Uluslararası sivil havacılık kurallarını da hiçe sayıyor.
***
Uzmanlar diyor ki...
Havaalanının yapıldığı saha gerek ekolojik ve gerekse uçuş güvenliği açılarından uygun değil.
‘Kuş çarptı öldü’ sözü kadar...
Bölgedeki hava şartları (Karadeniz’den esinti, sert iklim koşulları) nedeniyle yaşanacak problemlere de hazır olun.
***
Atatürk Havalimanının işletmecisi TAV’ın da Ocak 2021’e kadar işletme hakkı var. Takan var mı?
‘Yetiştirin’ baskısı altında işçilerin ölmesine...
Dünyanın ‘en büyüğü’ havası atılırken, işçilerin isyan edecek koşullarda çalışmasına...
Aldıran var mı?
Beton cumhuriyetinin kuralsızlığının, rantçı gözü dönmüşlüğünün teşhiri de o ‘anıtta’ yani.
‘MİLLİLİK VE KISKANÇLIK’ KOFLUĞU ANITLAŞACAK
‘Almanlar bizi kıskanıyor’ vurgusu hiç eksik olmadı.
Üçüncü havalimanının asansörleri, yürüyen merdivenleri, elektrik malzemeleri, bilimum makineleri...
Kıskanan Almanlardan...
***
Bize sattıkları uçakların ineceği havalimanını kıskanıyorlar öyle mi?
Almanya bu yıl 19 milyar avro bütçe fazlası verecek.
Türkiye ise 50 milyar dolar cari açık.
Parası var, teknolojisi var. Sadece parayı böylesine çarçur edecek akılsızlığa imza atacak bir politikası yok.
Antalya Havalimanına, Alman firması Fraport’un ortak olmasında görüleceği gibi... ‘Mantıklı her projede, Türkiye’de de olsa, Almanlar varlar.
***
‘Kıskançlık’ edebiyatını bırakıp gelelim millilik meselesine!
Havalimanı, otoyol, tünel, için şirketlerle imzalanan sözleşmeleri ‘ticari sır’ gerekçesiyle açıklamayan hükümetin..
Garantili tarife artışlarını ABD enflasyonuna endekslediği sır değil.
Her şeyi dolara endekslediği de...
Şehir hastanesi sözleşmeleri ülke yargısından muaf.
Niye
Şehir hastanesine para veren yabancı sermayedarlar böyle istedi diye.
Herkese...
‘Döviz ile yapılan anlaşmaları TL’ye çevir’ diye bastıran hükümet, tümünü döviz ile ihale ettiği mega projelerde kılını kıpırdamıyor, TL’ye dönüş için.
İşte tüm bunlardandır ki...
‘Millilik ve kıskançlık’ vurgusunun kofluğunun apaçık görüleceği bir abideye dönüşecektir açılışı yapılan havaalanı.
MÜTEAHHİTLER CENNETİ PARKI
Anlattığımız israfın, çevre katliamın yanı sıra belirtmek gerekir ki...
Dünyanın en büyük havalimanı açılıyor lakin, ulaşımı sağlayacak raylı sistem hazır değil. Bu nedenle, havalimanına 10 yıl süreyle, otobüsle 18 hat üzerinden sefer ihalesi yapıldı.
Plansızlık her yerde anlayacağınız.
***
Başka skandal olaylar da var.
Yer teslimi yapılmadığı için hem inşaat hem işletme süresi 2 yıl haksız olarak, kamunun aleyhine, işletmecilerin lehine uzatıldı.
Böylece, CHP’nin açıkladığı rakama göre, 2 milyar Avro halkın cebinden alınarak, bu müteahhitlerin cebine konuldu.
İhale yapılırken öngörülen yatırım bedeli yükseldi. Ayrıca kot farkı değiştirilerek müteahhit firmaya avantaj sağlandı.
İşin özeti...
O ‘anıt’, Türkiye’nin yandaş müteahhitler cenneti olduğunun resmi de olacak!
***
Ne kadar, reklamdaki gibi bağırılırsa bağırılsın,
“Kimse sınır koyamaz bize,
Her zorluğu getiririz dize,
Engeller vız gelir bize
Hayaller döner gerçeğe”, diye...
‘Anıt’ denilen havalimanı teşhir vitrinine dönüşecek!
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55
- Bir programın keskin bıçağı, ‘az çalışacağız’ diye pazarlanıyor 20 Ağustos 2024 05:00