Saraydır yüreklerimiz bize
Fotoğraf: Envato
Taksim’e ne zamandır çıkmıyorsunuz? Gezi’den sonra uğramamışsanız yolunuzu düşürün ve taşra evlerinin misafir odaları gibi plastikle ve cehaletle kaplanmış “Taksim taşlığı”nı görün. Meydan diyemiyorum. Meydanın ruhuna rahmet okunmuş çoktan.
Taşıma dev ağaçların oturtulduğu sekiler ve taş yığını... Yığının sağında çekilmiş bir dişin boşluğu gibi kararıp duran Atatürk Kültür Merkezi çukuru ve solunda günden güne yükselen bir camii inşaatı... Bittiği zaman siyasal İslam’ın gösteri ve eylem odaklarından olacağı şimdiden görünen zevksizlik örneği bir yığma mabet... Çamlıca Camii hangi niyetle yapılmışsa aynı hırs ve sonradan görmelikle yapılan bir siyasal mahfil...
Sözümüz bu zevksizliğe değil elbet, buna on altı yıldır alıştırdılar. İstanbul, koca bir köy... Bu köye yapılan saraylar, camiler, köprüler iğreti duruyor, bunu biliyoruz. İtibardan tasarruf olmazmış, bunu da öğrendik ama bunca yoksulluk varken ülkeyi paragöz müteahhitlere peşkeş çekip güzelim kentleri bu ucubeliliklerle doldurmak, yalnız ülkeye değil, insanlığa da saygısızlık... Beştepe’deki bilmem kaç odalı arabesk sarayı saymıyorum. Ve işçilerin kanları üzerine kurulan yeni havaalanını, köprüleri, kanalları...
Sovyet şiirinin büyük oğlu, “Sokaklar fırça, alanlar paletimiz.” diyen Vladimir Mayakovski anlatmış o sarayları da “Versailles” şiiri üzerinden. Şairin 125 doğum gününde, adaletsizliğe ve görgüsüzlüğe tokat gibi patlayan bu şiire bırakıyorum sözü. Sen çok yaşa devrimin hüzünlü ve hırçın oğlu!
Krallar korurdu Versailles'i
Tarih gözbebeğini.
Bu yollardan koşarken saraydan saraya
Binerdi her lui ve her ludovik
Yaylı, rahat arabaya
Yaldız, ipek arasında
pelte gibi titreterek on batmanlık göbeğini
Ve sonra...güvenerek bacakların piston kollarına
Marseilles'in eşliğinde
Ve bir yandan lanet, lanet taca da, saraya da,
Sapmıştı Versailles yollarına
Külodunu toplayan Kapet.
Bugün aynı yolda yarışıyor Paris otoları
Paris gürültülü, çalkantılı ve şen
Rantiyeler, paris kokotları
Dolaşıyor Amerikan turistleri bir de ben.
İşte Versailles. İlk hayret ünlemi:
Vay anasını! Soyarak el âlemi
Amma da yaşamışlar
Bu eski krallar, ne gaile, ne tasa!
Binden fazla salon yüz yatak odası
Ve her odada hem bir yatak hem bir masa.
Böyle bir sarayın ikincisi yapılamaz
Çalsan çırpsan hazineden ömür boyunca
Sarayın arkasında uzunca havuzlar
Hayatları taze, serin olsun diye
Fışkırıyor sular akşam olunca
Her yer havuz...Kameriye, şadırvan ve fıskiye.
"gentille",
Yani zevkli hayat için dümdüz
Koru yollarında sıralanmış tanrı heykelleri
Hem apollonlar, hem de venüs
Ama kiminin kolu kopuk, kiminin burnu ve elleri
Pompadur'un apartmanı
Az ötede büyük ve küçük triyanon
Şurası duşlar ve pompadur hamamları
Burası bu dokuz on oda, bir arada
Pompadur'un yatak odaları.
Bu mu hayat? Basit, adi, beylik, ye, iç ve yat
Benois'nın suluboya tablosuna istersen kat
Ahmatova'dan tatlı birkaç dörtlük.
Ortalığa bakındım bütün eşya arasında
bir Antuvanet'in gece masasında
koca çatlağı beğendim.
İşte, devrim tarihinden bir an:
paldır küldür kaba botlar.
Marseilles inletiyor Versailles Sarayı'nı
ve derken çakıyor devrim kazığını sankülotlar:
Küüüüt! diye yaldızlı masaya bir darbe şaka niyetine
kraliçeyi giyotine saçlarından sürüklerken.
Versailles bahçeleri güzel.güller türlü türlü
Bizde böyle kültür olsa, gül değil, geniş makine kültürü
müzelere tıkılsa eski ve gereksiz şeyler.
Emekçilere bu bahçeye hem çelikten hem de camdan
bir de Kültür Sarayı kondurulsa gözü kamaştırsa
yeni stilde bir ihtişam ve sarayın hacmi
bin iki bin değil, milyona ulaşsa!
...Krala, markilere ve çarlara ibret, unutmasın diye geçmiş
halk sırtından çalınan varlıklarıyla övünmesin diye
attı semaların giyotini Antuvanet'in kellesini atar gibi
attı yuvarladı akşam güneşini
Paris damları üstünde ağır ağır ölsün diye.
Titreşiyor yapraklar, ince ince dağılıyor
ıhlamur, atkestanesi kalabalığı, gölgeler siliniyor
Ay göklerde ince bir yay. Akşam oldu.
Ve başına geçiriyor saydam camdan gece kalpağını
bu saatte kapanan müze: Versailles
- Ya benimsin ya kara toprağın! 17 Nisan 2019 19:15
- İmamın cennet sepeti 03 Nisan 2019 19:19
- Abdest de bozuldu namaz da 20 Mart 2019 20:39
- Bir aşk filmi ve Fikret’in “Sis”i 06 Mart 2019 20:25
- Şüpheli turşu paketi 20 Şubat 2019 23:40
- Politika üzerine 07 Şubat 2019 00:41
- Beethoven’ın kulakları çınlasın! 24 Ocak 2019 00:10
- Mitomani ve kurt kafası 10 Ocak 2019 00:15
- Tilkinin hüneri 27 Aralık 2018 00:00
- Haiku ve evrensel yörünge 12 Aralık 2018 23:10
- Dalkavuklar ve patlıcan oturtma 28 Kasım 2018 23:26
- Baba beni bırakma! 15 Kasım 2018 00:10