ÖTV ve KDV tümden kaldırılsın!
Fotoğraf: Envato
İlk bakışta Hükümetin “piyasayı canlandırmak” için aldığı önlemler için, “Ne iyi, ÖTV ve KDV’yi düşürüyor. Böylece bazı mallar halk tarafından daha ucuza alınacak” denebilir. Ama gerçek pek öyle değil. Çünkü ÖTV ve KDV’yi düşürerek Hükümet, aldığı vergiden vazgeçerken, aslında vergi almaktan vazgeçmiyor; bu vazgeçilen vergiler bütçeye “bütçe açığı” olarak yansıyor, yansıyacak.
Türkiye’nin bütçesi “fazla veren değil açık veren bir bütçe” olduğuna göre de bu açığın bir yerden karşılanması gerekmektedir. Bunun da iki yolu vardır. Ya bütçeden karşılanan sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar gibi kalemlerden “tasarruf” edilerek bu açık karşılanacaktır ya da başka vergilere zam yapılarak, yeni vergiler konarak! Yani, her halükarda bu vergiler bir biçimde vatandaştan alınacaktır. Gazetemizin okurları biliyorlar ki ÖTV, KDV gibi dolaylı vergiler, adaletsiz vergilerdir. Çünkü dolaylı vergiler söz konusu olduğunda, açlık sınırının altında yaşayanlar da bir eli yağda öteki eli balda olanlar da aynı oranda vergi öderler. Bu yüzden de bu köşede ve gazetemizde, ÖTV ve KDV’nin kaldırılmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını, örneğin asgari ücretin de vergi dışı bırakılmasını savunulmaktadır.
Ancak, tüketim mallarından ÖTV ve KDV alma genel olarak sürer ve Hükümet asıl vergiyi bu yolla toplamaya devam ederken, kimi mallarda bu vergileri azaltması ya da kaldırılması, en alt sınıflardan orta ve yukarı sınıflara bir servet aktarımı hamlesi olarak biçimlenmektedir. Çünkü bugünkü koşullarda asgari ücretle çalışan, hatta ortalama işçi ücreti civarında gelire sahip olan emekçilerin beyaz eşya, otomobil, konut, mobilya,... gibi mallar için para ayıramayacağı dikkate alındında, bu mallarda vergilerin düşürülmesinden iki kesim yararlanabilir.
Bunlardan birincisi, bu kriz koşullarında otomobil, mobilya, beyaz eşyalarını yenileyebilecek ya da konut alacak bir birikime sahip olan orta sınıf sayılacak toplumsal kesimlerdir.
Bu KDV ve ÖTV indiriminden asıl yararlanacak kesim ise, beyaz eşya, mobilya, otomobil, konut üretenler (büyük sermaye), bu malları alıp satan orta üst sınıftır!
Hükümetin önemli bir ÖTV ve KDV miktarından vazgeçmesi anlamına gelen bu girişimin, zaten büyük bir açık veren bütçedeki deliği daha da büyüteceği apaçık oluğuna göre bütçedeki bu açık nasıl kapatılacaktır?
Bu açığı Hazine Bakanı aile kasasından kapatmayacağına göre “açığın” kapatılmasının iki yolu vardır:
1-) Bu açığın yeni vergiler, harçlar tarif edilerek, halktan tahsil edilmesidir. Ki, bu çok kolay değildir.
2-) Hükümetin bu açığı eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, kitle ulaşımı, yerel hizmetler, sosyal yardımlar,... gibi kamusal hizmetlerde “tasarrufa” giderek, elektrik, doğal gaz, akaryakıt gibi üretim girdisi olan temel mallarına zam yaparak (bu, iğneden ipliğe her şeye zam yapmak demektir) karşılamasıdır. Ki, bütçeden yapılıyor görünen bu “tasarrufun” anlamı ise bu masrafların çeşitli yollarla halka yıkılmasıdır.
Sermaye hükümetleri de en çok bu yolu kullanırlar.
Kısacası Hükümet, çeşitli tüketim mallarında ÖTV ve KDV’yi kaldırarak, toplumun en alt gelir seviyesinde bulunan işçiden, emekçiden, işsizden, emekliden, orta sınıflara, daha da önemlisi üst sınıflara servet aktarmaktadır.
Bu yüzdendir ki, “KDV ve ÖTV fakir fukara belirli ihtiyaçlarını daha ucuza karşılasın diye değil, büyük sermaye ticaretini sorunsuz sürdürsün diye yapılmıştır” diyoruz.
Çünkü, yukarıdan beri ifade edilmeye çalışıldığı gibi, emekçilerin bu KDV ve ÖTV artışından bir çıkarı olmadığı gibi “arkadan dolanılarak” bu ÖTV ve KDV kaybının da emekçilere fatura edileceği besbellidir.
Yukarıdan beri söylenenlerden de anlaşılacağı gibi, krizin faturasını emekçilere kesilmesinin bir yolunu da Hükümet, ÖTV ve KDV’yi belirli mallarda azaltarak ya da artırarak yapmaktadır. Ki bugünkü koşullarda emekçilerin talebi şu ya da bu malda ÖTV ve KDV’nin kaldırılmasıyla sınırlı olmaz, olmamalıdır da. Tersine bugün talep; ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerin kadırılması, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan bir vergi sistemine geçilmesi; asgari ücretin de vergi dışı tutulmasıdır.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45