Andımız meselesi (2)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Senin de bildiğin üzere kimileri çoktan rahmeti Rahman’a kavuşmuş, kimilerinin yaşları da şu sıralar hemen hemen neredeyse doksanına merdiven dayamış bir neslin ahvadı, onların torun ve torbaları olarak ilkokula başladığımız ilk günden itibaren bir taraftan okuma ve yazmayı kekeleyip, heceleyip, aynı zamanda da tırnaklarımızı kemirip öğrenirken, diğer taraftan da bazıları barakalardan veya bir kısmı da eski, virane kiliselerin hafif yollu onarılmasının ardından zamanla okula dönüştürülen bu tarihi yapıların bahçelerinde; başlar dik, gözler ilerde ve “kol mesafesi” kuralınca hizaya girdikten sonra hep beraber avazımız çıktığı kadar “andımız”ı tekrarlayıp, akabinde de “örtmen”lerimizin nezaretinde sınıflarımıza yöneldiğimiz günler sanki dün gibi!
Analarımızın diktikleri allı pullu minik bez torbalar içindeki bir avuç dolusu kuru fasulye ya da nohutları oturduğumuz sıralarda teker teker yan yana dizip, böylece “tencere” ile “pencere”nin, “kasa” ile “masa”nın hangi harflerle yazıldığını çözmeye çalıştığımız o günlerde okuyup yazmanın önemini kavrayamazken, diğer yandan da her sabah ellerindeki cetveller eşliğinde bizleri koyunlar misali sıraya sokmaya çalışan öğretmenlerimizin verdikleri komutla birlikte “andımız”ı sanki birer papağan gibi ezberlediğimiz halde yine de sözlerini, kelimelerini anlamakta zorlandığımız için sıkılıyorduk...
Daha henüz fotinlerimizin veya kunduralarımızın bağcıklarını bile bağlamaktan aciz olduğumuz o çocuksu günlerimizde, daha henüz ilkokul sıralarına yeni yeni merhaba dediğimiz o çağlarda, daha henüz doğru dürüst kalem tutmayı beceremezken öte taraftan her sabah “andımız”ı tekrarlamak acaba neden öncelikli görevimizdi bilemiyorduk...
Fasulye, nohutla başlayan daha sonraları da ellerimize tutuşturulan minik karton
“fiş”lerdeki “Uyu uyu yat uyu”, “0ya ip atla”, “Ali ata bak, koş Ali koş” cümlelerini yavaş yavaş okuyup çözerken, bu arada hoşumuza giden tekerleme ne miydi?
“...Karga karga gak dedi. Çık şu dala bak dedi. Çıktım baktım o dala, bu karga ne budala...Karga fındık getirdi, fare yedi bitirdi. Altı ay bir güz gitti. Müjde ‘ALFABE’ bitti!”
Alfabenin son sayfası okuyup yazmayı öğrendiğimizi müjdelediği için seviniyorduk ama öte taraftan da her sabah tekrarlaya tekrarlaya neredeyse bülbüller gibi şakıdığımız “andımız”ı, budala kargaların da ezberleyip ezmerlemediğini de doğrusu merak ediyorduk...
Devamı haftaya Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30