Sendikal hak ihlallerinin boyutları

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC) açıkladığı Küresel Haklar Endeksinde (2018) Türkiye, ‘hakların güvence altında olmadığı ülkeler’ kategorisinde yer almış ve işçiler açısından dünyanın en kötü koşullarına sahip 10 ülkeden biri olarak değerlendirilmişti.

OHAL döneminde açıklanan bu raporda, sendikal hareket üzerindeki baskının arttığı ve sendikaların OHAL gerekçesiyle sistematik biçimde hedef alındığı belirtiliyordu. DİSK, KESK ve Eğitim Sen üyelerinin kitlesel olarak işten çıkarılmalarına, kamudan ihraç edilmelerine ve birçoğunun gözaltına alınmış olmasına raporda özel olarak yer verilmişti.

Benzer şekilde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Uzmanlar Komitesi de hazırladığı raporda (2018) OHAL koşullarına geniş yer vermişti. Sendikaların faaliyet ve işleyişinin OHAL sürecinden zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alınması konusunda Hükümete çağrıda bulunmuştu. DİSK, KESK ve Eğitim Sen üyelerinden binlercesinin işten çıkarılması veya ihraç edilmesi Komite raporunda da yer almıştı.

Uzmanlar Komitesi, hiç kimsenin sendika üyeliği ya da sendikal faaliyeti dolayısıyla işten çıkarılmayacağı konusunda hükümetten güvence bekliyordu. Ayrıca işten çıkarmaların ya da ihraçların sendikal nitelikte olduğunu ispatlama sorumluluğunun sadece çalışanlara yüklenmemesi gerektiğine de dikkat çekmişti. Bu bağlamda verilen kararda sorumluluğu olan işveren ve diğer yetkililerin, bu kararların sendikal nitelikte olmadığını kanıtlayacak gerekçeler göstermesi gerektiği belirtiliyordu.

Hazırlanan raporda, işçi temsilcilerinin temsilcilik faaliyeti dolayısıyla işten çıkarma veya tutuklama gibi hak ihlallerine maruz bırakılamayacağına da dikkat çekilmişti.

Buna karşılık TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Fabrikasında işyeri komitesindeki işçiler geçtiğimiz hafta işten çıkartıldı. Sendika hakkını kullanan bu işçiler, örgütlenme ve temsilcilik faaliyetleri dolayısıyla işten atıldılar. Sendika karşıtlığını açıktan dile getiren ve işçileri sendikadan ayrılmaya zorlayan işveren, örgütlenmenin önüne geçemeyince çareyi işten çıkarmalarda buldu. Atılan işçilerin geri alınması için fabrika bahçesinde toplanan işçi ve sendikacılar ise gözaltına alındılar.

Sendika hakkını kullandığı için işten atılan bununla beraber toplu eylem hakkı dolayısıyla gözaltına alınan ya da tutuklanan işçiler sadece TARİŞ işçileri de değil. Flormar, Cargill, 3. havaalanı ve Makro/Uyum Market işçileri de benzer ihlallere maruz kaldı.

Yani uluslararası hukukun OHAL koşullarında bile kabul edilemez nitelikte saydığı ve uluslararası raporlara konu olan sendikal hak ihlalleri OHAL sonrasında da devam ediyor.

Oysa sendika hakkının da, toplu eylem hakkının da hukuksal dayanakları çok açık. Üstelik bunlar uluslararası hukukun yanı sıra Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla ulusal hukukun da güvencesi altındalar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et