22 Kasım 2018 00:00

Football Leaks: Demirören rezaleti, medya sefaleti

Football Leaks: Demirören rezaleti, medya sefaleti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Spor medyası birkaç haftadır utanç verici bir sessizlik içinde. 3 yıla yakın süredir gündemi kasıp kavuran, futbolun zirvesindeki “beyefendilerin” kirli çamaşırlarını meydana seren Football Leaks, Türkiye’ye de ulaştı. 70 milyondan fazla dijital belgeyi inceleyen European Investigative Collaborations (EIC) gazetecilik konsorsiyumu ile birlikte çalışan The Black Sea, Türkiye ile ilgili önemli haberler yayımladı. Zeynep Şentek, Craig Shaw gibi isimlerin imzasıyla yayımlanan bu haberler, küresel futbol sisteminin ne kadar pisliğe bulanmış olduğunu göstermekle birlikte ülkemizin de bu bataklığın içinde kaldığını ortaya koyuyor.

Şu ana kadar yayımlanan ve hiçbiri yalanlanamayan bu haberlerin en büyük yıldızı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Yıldırım Demirören. Beşiktaş başkanlığını arkasında ekonomik bir enkaz bırakarak devreden Demirören, başarısızlığına ve kendi camiası tarafından dahi nefretle anılmasına karşın ailesinin ekonomik gücü ve iktidarla olan bağlantıları sayesinde TFF başkanlığına getirilmişti. 2012’den bu yana, Beşiktaş dönemini aratmayan bir performansla görevini sürdüren Demirören, buna karşın ailesinin Erdoğan iktidarı tarafından bir medya devine dönüştürülmesiyle eleştirileri büyük oranda görünmez ve duyulmaz kılmayı başardı.

Demirörenlere Doğan Gazetecilik AŞ’nin de satın aldırılmasıyla bu medya ambargosu çok daha güçlü hale geldi ve bunun söz konusu beceriksiz futbol eliti için ne kadar önemli olduğuna yazının ilk cümlesinde değindiğim “utanç verici sessizlik” döneminde tanıklık ettik.

Football Leaks’in arka arkaya yayımladığı belgelerle şunlar öne sürüldü (ve yalanlanmadı):

*Yıldırım Demirören’in Beşiktaş’ı Portekizli Menajer Jorge Mendes ve onun ortağı Ahmet Bulut’un çiftliği haline getirdiği,

*Bu çiftlikte koşturulan atların Beşiktaş’a 63 milyon avroya patladığı (bu paranın yüzde 10’u menajere),

*Demirören ve Mendes arasında imzalanan sözleşmelerin yönetmeliklere aykırılık içerdiği,

*Demirören’in Mendes’le olan özel ilişkisini kullanarak getirdiği Cristiano Ronaldo ile yasaları çiğneyerek inşa ettirdiği Demirören AVM’nin açılışına meşruiyet kazandırmaya çalıştığı,

*Demirören’in medyaya “Altın fırsat” olarak anlattığı, dönemin Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç’un da yatırımcıları arasında olduğu bir fon tarafından Hugo Almeida’nın transfer edilmesinin aslında kulübün elini kolunu nasıl bağladığı…

Tüm bu belgeli skandallara rağmen son günlerde üzerine sıkça tartışma yapılan “ana akım medya”da içerisinde Demirören ve Football Leaks anahtar kelimelerini birlikte içeren tek bir haber dahi göremiyoruz. Çünkü bu gazeteler, televizyonlar, internet siteleri, radyolar ya Demirören’e ait ya da Demirören gibi Erdoğan’la kader birliği içinde olan diğer medya gruplarına. Kağıt üzerinde siyasi angajman açısından daha “bağımsız” görünen yayınların da (Örneğin popüler spor dergileri) sessizliği dikkat çekiyor. Bu sükunet bize söz konusu yayınların, bu ikilinin hiddetinden korkup suskun kalmayı tercih ettiğini düşündürüyor.

Demirören’i ve onun meşruiyetini tartışmaya açamayan bir medya (bağımlı-bağımsız) gerçek anlamda ne işimize yarar, bilemiyorum.

Buyurun size ana akım medyanın sınırlarını, gazeteciliğin şu anki durumunu uzun uzadıya tartışmak için bir vesile daha.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa