23 Kasım 2018 23:40

Asgari ücret ve vergi

Asgari ücret ve vergi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Enflasyon resmi tahminlerin beş katına çıkmış; dolar nerede ise yüzde seksen dolayında yükselmiş; işsizlik giderek yayılıyor; dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 5 bin 662 TL, açlık sınırı işse 1738 TL. Diğer taraftan, bu yangının içinden yeni milyonerler çıkmakta. Demek ki, yer altında çalışan bir emme-basma tulumba durmadan bir tarafın gelirini başka bir tarafa pompalamaktadır.

Hükümet cephesine gelince; asgari ücret üzerindeki verginin kaldırılması dillendirilince diller kuruyor, buna karşın, ilgili bakan da asgari ücret sözcüğünden veba gibi çekinerek, vergi sisteminde belirsiz sadeleştirme yapılacağından söz etmektedir. Bunlar da yetmiyormuş gibi bir de kıdem tazminatı uygulamasını fon yönetimine dönüştürme önerisi yapılmaktadır. Daha da zenginleştirilebilecek bu tablo iki renklidir; tablonun bir bölümü toplumun büyük kesimi için karadır, diğer bölümü ise toplumun küçük kesimi için beyaz, hatta aydınlıktır. Demek ki, hepimiz aynı gemide değilmişiz ya da kimileri geminin güvertesinden azgın dalgalarla ne yapacaklarını seyrediyor, kimileri de filikalara binmiş, başlıklarını takmış keyif çatıyor. Önümüzde bir seçim var, yürekleri hoplatan bir seçim olması gerekirken, herkes yerinden mutlu gibi, umursamaz havalarda meydanlarda haykırmaktadır! Niçin umutsuz olmalı ki, yoksullaştırılan toplumun yönetimi kolaylaştıkça, yoksulluktan ve haysiyet tesliminden gocunmayan kitleler de büyüdükçe işler sürer, gider.

Gelelim asgari ücrete. Maliye konusundan az çok anlayan biri olarak fevkalade emin bir şeklide söyleyebilirim ki, asgari ücret üzerindeki vergi kesinlikle kaldırılamaz. Dayandığım sebebi de hemen söyleyeyim: asgari ücret üzerinden verginin kalkması demek, sermaye üzerine benzer miktarda yük gelmesi ya da enflasyona sürüklenmek demektir.

Konuyu adım adım açalım. Bir defa, iş çevrelerinin asgari ücret üzerindeki verginin ücretli tarafından değil, işveren tarafından ödendiği iki nedenle kelimesi kelimesine doğrudur. Bilindiği gibi, işveren ödediği ücret üzerindeki vergiyi Maliye adına tahsil ederek, vergi sorumlusu sıfatıyla idareye yatırır. Bu esnada işverenin ciğeri sökülür gibi olur, zira kasadaki parayı, istemeye istemeye devlete aktarır. İşin bu safhası iş aleminin ağladığı aşamadır ve iş dünyası hiç sıkılmadan bu ağlamayı her fırsatta topluma ve ilgililere yansıtır.

Eğer iş çevreleri bu vahim(!) olaydan bu denli derin üzüntü duyuyorlarsa, o zaman gerçekten ve canla-başla bu verginin kaldırılması için çaba sarf etsinler. İş çevreleri niçin böylesi bir öneri dillendirildiğinde dillerini yutup oturmaktadır? Sebep şuradadır. Evet, iş çevreleri de, işçiler de aralarındaki müzakereyi ve sözleşmeyi net miktar üzerinden yapmaktadırlar. Bu durum, işverenin vergiyi ilk aşamada yüklendiğinin ikinci sebebidir. Yani, işveren vergiyi kârdan öder. Ancak, işletmenin muhasebecileri ücret hesabını defterlere toplu sözleşmede anlaşılan değer üzerinden değil, gayrisafi değer üzerinden, yani verginin de dahil edildiği ücret üzerinden kaydeder. Hal böyle olunca, vergilendirilecek gelir hesaplanırken maliyet unsuru olarak net ücret değil, vergili ücret dikkate alınır ve vergi matrahı daralmış olur. İkincisi, fiyatlama yapılırken maliyet unsuru olarak da net ücret değil vergili ücret dikkate alınarak, vergi bu kez de fiyatlar yolu ile ileri safhaya aktarılır. Elastiklikler vb. gibi teknik konulara girmeden ve konunun anlaşılabilmesi için biraz da zorlama yapılarak denebilir ki, ücretler üzerindeki verginin işveren üzerinde fazla bir yükü söz konusu değildir. Ama cebe girişi sorgulanmadan, cepten çıkan her kuruş iş insanının ciğerini parçalar.

Asgari üzerindeki vergi dolaysız vergidir ve stopaj yolu ile idareye yatırılır. İşin hazin olan yönü şurasıdır ki, dolaysız vergi olan gelir vergisi gelirinin çok büyük bölümü beyan sistemi ile değil, kaynakta kesim, yani stopaj yolu ile sağlanmaktadır. Vergi idaresi yetersizliği ve kolaylığı ile ilgili yönetsel bir mesele olan stopaj yöntemi, sağladığı gelir garantisi nedeniyle kolaylıkla terk edilemez. Stopaj gelirleri salt ücret üzerinden değil, bazı gayrimenkul ve menkul sermaye gelirleri gibi farklı kalemlerden de sağlanmakla beraber, büyük kısmı itibariyle ücret üzerinden yapılan stopajlardan oluşmaktadır. Bu gelir azaltılır ya da tümüyle silinirse, yük sermaye gelirleri üzerine kaydırılabilir. Sermaye gelirleri üzerindeki yük ise ücret stopajları gibi yansıtılamayıp, net yük oluşturur. Bu nedenle, işverenler her hal ve koşulda ücret üzerindeki stopajı sermaye getirisi üzerindeki vergiye tercih eder. Her ne kadar ciğeri yanıyorsa da! Ne yapsın ki, yandaş siyasilerin elini kolaylaştırmak için topluma bir mesaj vermek gerekir!

Tüm öğretmenlere ve öğretmenime saygı ve sevgiyle!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa