3 Aralık 2018

İzmir’e çağırıldım, bundan iki ay önce diye anımsıyorum.

Çok da istekli değildim açıkçası bu çağrıya uymaya.

Öyle ya birçok ilimizde  “Tarihe Saygı” sözünü dillerinden düşürmeden tarihe en büyük saygısızlıkları yapmadılar mı?

Örnek mi?

Buna İstanbul’dan daha etkili bir örnek olabilir mi?

Kabataş’taki kuş biçimindeki iskele için daha başlangıçta yazdım “Kuş konduruyorlar” diye… Sonradan nasılsacaymışlar nedense…

Haliç’teki boynuzlu köprü, Süleymaniye’mize saygısızlığın geçmişimizde görülmemiş en çirkin örneği değil mi?

Ya Zeytinburnu gökdelenlerinin Sultanahmet’e yaptığı nedir? 

Bunları yazıp çiziyorsunuz da ne oluyor? Yapıcılar, pay alanlar kıs kıs gülüyorlar sanırım. Başka da hiçbir kimse hiçbir kurum duyarlılık göstermiyor. Hele hele kimselerden bir eylem, bir etkinlik bekleyemez olduk artık.

İşte bundan ötürü “çok da istekli değildim” deyişim İzmir Belediyesinin çağrısına uymakta… Ama böyle böyle bizi her şeye alıştırmaya kalkışanlar karşısında savaşımı bırakamayız değil mi?

İzmir’e gittim.

Çalışmaları yaptık…

Her dalda ödüller dağıttık.

Sonunda “iyi ki geldim”dedim.

Neden mi?

Kimi ilkelerimin birilerince yaşama geçirilmiş olmasından…

Benim için tarihe saygı, her şeyden önce, yaratan insana saygı ile olur. Bir insanın elinden çıkmış hiçbir şey tarihsel anıt, ondan daha değerli olamaz. İnsana yapmadığın kalmayacak, sonra da onun elinden çıkmış bir şeye ödül vereceksin! Olacak şey mi bu?

Yine en önemli konulardan biri ”onarım” yapıyoruz diyerek yenileme yapılması. Böylece iz silinmesi, tarihe çarpık bakışa neden olunması… Tarih, ders almak içindir bence. Bu olanağın gelecek kuşakların elinden alınmaması uygarlık gereği…

Adam taşın, 300-400 yılda oluşturduğu, onu koruyan giysisini, patinasını zımparalıyor. Taşı yeniden çırılçıplak bırakıyor. Biz ona ödül veriyoruz. Artık bir bilene sormayı öğrenmeliyiz. Her şeyi bildiklerini sananlar yüzünden çok şey yitiriyoruz.

Ahşap işlerinde de böyle davranılıyor. Ahşabı bilip, tanıyıp, ona saygı ile doğru ayrıntılar, birleştirmelerle davranılmıyor.

Bunların hiçbiri yoktu. İzmir’deki tarihe saygı yarışmasında; bir-iki aday dışında…  

Seçici kurul başkanlığını bana yaptırdılar. Bundan da korkuyordum. Öyle ya, ya seçici üyelerle anlaşamazsam. Hiç de öyle olmadı. Her şey su gibi aktı gitti.

Bu yarışma ileride doğruların altını daha belirgin çizecektir. İnanıyorum.

Örgütleyenleri kutluyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et