Anadolunun sağlıklı yapı gereçleri - Tuğla
Fotoğraf: Envato
Anadolu’ da iklim, yağış bölgelerine göre bitki örtüsü değişiyor biliyorsunuz. Buna göre de yapı gereçleri… Çok yağış alan Karadeniz bölgesinde ahşap, görece daha az yağış alan Doğu Anadolu bölgesinde taş, daha da az yağış alan Orta Anadolu bölgesinde de toprak yapı gereci olarak kullanılıyor. Doğal durumlarında da bu gereçler çevrelerine ağı saçmıyorlar. Ama örneğin ahşabı boyadınız mı ağı saçar duruma geliyor. Yine de yapay gereçlere göre çok daha az ağılı… Toprağı pişirdiniz mi kiremit ya da tuğla yapabiliyorsunuz.
MARSİLYA KİREMİTİ
Çocukluğumun ilginç saptamalarından biri, kimi kiremitlerin, tuğlaların üzerinde “Marsilya” yazması idi. Bizim Foçalıların gidip kurdukları kentte üretildiklerini öğrenmiştim sonradan. Demek ki toprak satıyorlardı bize…
Bugün bile bana ilginç gelen bu durum, şimdi bütün yapı gereçlerimiz için geçerli.
Bizim yerli kiremitler üretilmez oldu.
Yabancıların rahip- rahibe dedikleri biçimde bir ters bir yüz dizilerek çatılarımızı örten kiremitler, parası olanlarca daha az” tutuluyorlardı artık.
Oysa yaklaşık iki bin yıl önce Romalı mimar Vitrivius, şöyle yazıyordu, anlamca: Anadolu’ da öyle tuğla yaparlar ki taştan daha sağlamdırlar.
Bunu yalnız betiklerde okumadım. Bergama’ da ‘ ne yerde ne gökte’ denilen Kızıl Kilisede de gördüm. Gerçekten bugün bile sapasağlamdır duvarlar.
Az daha eskiye gidersek, yeryüzünün ilk yerleşmesi olarak bildiğimiz, Diyarbakır ile Ergani arasındaki Çayönü’ nde on bin yıl önce kerpiç kullanılmıştı, Halet Çambel’imizin kazıp çıkardığı bu yerleşmede. Orada yetişen, bu günün duayen arkeologlarından syn Mehmet Özdoğan’a sordum orada kullanılan kerpicin ölçülerini, 40 x 4o, 4o x 20 cm olarak iki büyüklükte yapılıyorlardı. Analı kuzulu örülüyorlardı… Demek ki, derz (iki kerpicin arası) derz üzerine gelmeden örmeyi biliyorlardı kerpiçleri. Onca eski olan Aşıklı höyük’ de, görece daha yeni olan Çatalhöyük’ de (3) (4) (9400 yıl önce) daha bu standardizasyon yoktu. 70-80 cm uzunlukta 8-9-10 cm kalınlıkta çamur kitlelerle çalışılmıştı. Çayönü’ ndeki standardizasyon bir ilerlemeyi gösteriyordu. Yapım yöntemindeki bir ilerlemenin de göstergesiydi.
Ama toprağı pişirmeyi daha bilmiyorlardı. Onu da öğreneceklerdi elbette…
Asurlular gibi dışa gelen yüzü sırlayarak onu, kötü hava koşullarından korumayı da…
Mezopotamya’dan Roma’ya, Roma’dan Anadolu’ya kemer, kubbe, tonoz yapmak da öğrenilmişti. Ayrıca tuğla örgüsünde çeşitlemeyi de…
Bizans’ın kirpi saçakları buna örnektir. (Tuğlaların 45 derecelik açıyla işlenmesi…) Bu işleme biçiminin Danimarka’da yinelendiğini gördüm, hem de bütün bir düz duvarda… Ben de yineledim 1965 de Ankara Ordu evinde… Son yıllarda yıktılar benimkini… Yalnızca “Mimarlıkta Eleştiri” betiğimim kapağında kaldı…
(Sürecek)
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08