20 Aralık 2018 00:56

Kafanıza tabanca dayandığında ‘hayır’ diyecek kaç kişi var?

Kafanıza tabanca dayandığında ‘hayır’ diyecek kaç kişi var?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

TBMM’de Milli Savunma Bakanlığının bütçesi görülürken, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in yönelttiği eleştiriler (ve Akar’ın yanıtı) gündemin sıcak tartışma konusu.

Tartışmanın bir yanı medyada çeşitli yönleriyle yer aldı; daha da alacak görünüyor. Ama bu yüksek volümlü polemik içinde Akar’ın tavrına ilişkin önemli bir yanın gözden kaçtığı anlaşılıyor. Bu yazıda bu yana dikkat çekmek istiyoruz. Çünkü tartışmadaki gözden kaçırılan şey önemli. Çünkü Milli Savunma Bakanı ve Eski Genelkurmay Başkanı Akar, 15 Temmuz darbe girişimi gecesine yönelik Özel’in yönelttiği eleştirilere (Kafalarına tabanca dayandığını ve “Başımıza geçeceksin” dendiğini ifade ederek) şunları söylüyor: “Akıncı’ya götürdüler, etrafımızda silahlı insanlar, bir sürü asker. Bütün o alçakların önünde tek başına oturuyorum. ‘Bunu okuyun, imzalayın’ dediler. İmzalamadım. Yatağınıza yattığınızda düşünün, kafanızda tabanca varken, hayır diyebilecek kaç kişi var? Denemeden söylemeyin, deneyin!..”

İÇİNİZDE ‘HAYIR’ DİYECEK KAÇ BABAYİĞİT VAR!

Burada tartışmalar içinde gözden kaçırılan şey; “Yatağınıza yattığınızda düşünün, kafanızda tabanca varken, hayır diyebilecek kaç kişi var? ifadesidir.

Çünkü bu soru, kimliği belirsiz bir kalabalığa sorulmamaktadır. Tersine bu soru Mecliste, Akar’ın sözlerini alkışlarla destekleyen AKP grubundaki vekiller de dahil tüm milletvekillerine sorulmuştur. Elbette bu soru, yanıtı sorunun muhataplarınca birer birer verildikten sonra belli olacak bir soru da değildir.

Çünkü sorunun yanıtı içindedir. Çünkü Milli Savunma Bakanı milletvekillerine bir nevi, “Ben kafasına silah dayanmışken bile darbecilere hayır diyen kahraman bir kişiyim. Eğer sizin kafanıza böyle silah dayansaydı, siz darbecilere biat ederdiniz” demek istemiştir.

Burada, “Kafasına silah dayanmışken ‘hayır’ diyecek kaç kişi var” diyerek Bakan Akar’ı savunanlar ya da “Akar bütün milletvekillerini canları tehlikeye girince düşmana biat edecek kişiler olarak suçlamıyor, herkesi bu konuda düşünmeye çağırıyor” diyenler çıkabilir. Ama bu yorum sorunun içindeki gerçek yanıtı yansıtmaz. Tersine bütün vekilleri “korkaklıkla”, “Kafalarına silah dayanınca düşmana teslim olacak”, hatta ona “Katılacak kişiler olmakla” suçlayan Akar, en fazla belki bir kaç kişiyi bu suçlamanın dışında tutmuştur.

O da tuttuysa!

Akar’ın sorduğu sorunun anlamı da her Türkçe bilen kişi için budur!

AKAR, EN BÜYÜK YANLIŞINI SAVUNMA OLARAK ÖNE SÜRÜYOR

Oysa bir asker için “Kafasına silah dayandığında düşmana biat etmemek”, hele de düşmana katılmamak bir erdem değil, bir görevdir; askerliğin rutinidir. Dolayısıyla sıradan bir asker olmayan, bütün silahlı kuvvetlerin başındaki bir adam olarak askerin bütün değerlerini en ileriden savunması beklenen kişi olarak genelkurmay başkanının, “Kafama silah dayadılar ama ben yine de onların istediğini yapmadım” diyerek kendisini Meclise bir “15 temmuz kahramanı” olarak sunması da elbette bir çelişkidir.

Kaldı ki, bir genelkurmay başkanından beklenen, “Kafasına silaha dayandığında” darbecilere katılmamak değil, aylardır, belki de yıllardır hazırlığı sürdürülen ve kendi özel kalemine kadar örgütlenen darbeyi önceden haber alarak önlemektir. Oysa Bakan Akar, Meclisteki son tartışmada da “Saat 20.30’a kadar darbe girişiminden haberim yoktu” diyerek, en büyük kusurunu bir savunma olarak öne sürüyor.

Milletvekillerinin Akar tarafından “Kafalarına silah dayanırsa düşmana iltihak edecek bir topluluk” olarak görülmesi, onların şahsında Meclisin en azından umursanmaması yeni değil.

Hatırlayalım: Mecliste, 15 Temmuz darbe girişimini araştıran komisyonun çağrısına karşın Bakan Akar, Komisyona gitmeyi reddetmişti.

Komisyonun çağrısına rağmen gitmeyen ikinci kişi ise MİT Başkanı Hakan Fidan’dı.

Yani ülkede bir darbe girişimi oluyor. Ve bu darbe girişimini ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına,... “yakınları” haber veriyor (En azından onlar böyle söylüyor).

Böyle bir darbe girişiminde darbenin nasıl hazırlandığı, kimlerin rol aldığı, liderlerinin kimliği, iç ve dış bağlantıları konusunda en dolaysız bilgiyi verebilecek olan iki kişi Meclis Komisyonuna gelmeyi reddediyor! Ya da “üsleri” tarafından gönderilmiyorlar.

İki günden beri süren tartışmanın ve Milli Savunma Bakanı Akar’ın Mecliste Akar’a yönelik tepkisinin, üstüne Akar’ın Meclisi küçümseyen, milletvekillerini “Kafalarına silah dayandığında düşmana iltihak edecek kişiler” gibi göstermesinin arkasındaki tablo budur.

Elbette bu saatten sonra önemli olan; Akar’ın “İçinizde kafanıza silah dayandığında ‘hayır’ diyecek kaç kişi var?” diye sorduğu o soruya ve sorunun içindeki “yanıta” milletvekillerinin ne diyecekleridir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa