Asgari ücretin anlamı ve amacı
Fotoğraf: Envato
Çalışma yaşamının düzenlenmesinin başlıca amacı, piyasanın ihtiyaçlarına karşı işçilerin çalışma haklarının korunmasıdır. Asgari ücret söz konusu olduğunda ise bu düzenleme mekanizması, çalışma hakkı yanında işçilerin yaşam hakkı bakımından da elzemdir. Çünkü asgari ücret, işçinin hayatını idame ettirebilmesi için gerekli olan geçim düzeyinin asgari standardını güvence altına almak için uygulanır.
Yani piyasa şartlarından dem vurarak ya da işveren kaygılarını merkeze alarak belirlenen ücret düzeyi her şeyden önce asgari ücret uygulamasının amacıyla çelişir.
Çünkü asgari ücret düzenlemesi, emek gücünü korumak adına piyasaya müdahale etmek ve tam da patronun kâr-zarar hesaplamaları ve rekabet kaygılarına karşı işçilerin yaşam koşullarını korumayı amaçlamaktadır.
Korunması gereken asgari standartlar da, işçilerin fizyolojik ihtiyaçları ve bunu karşılayacak koşullarla sınırlı değildir. Yani asgari ücret, işçilerin ‘ölmeyeceği’ değil insan onuruna uygun bir yaşamı sürdürebileceği standartların asgari düzeyinin sağlanmasıdır. Sosyal ücreti yaklaşımı bakımından düşünüldüğünde ise bu çerçevede belirlenecek bir asgari ücret düzeyinin eğitim ve sağlık alanındaki kamu harcamalarıyla da desteklenmesi gerekir.
Öte yandan ücrete ilişkin tüm sosyal yaklaşımlar, işçinin yanı sıra ailesini de dikkate alır. Nitekim ILO da asgari ücrete ilişkin sözleşme ve tavsiye kararlarında işçinin yanında ailesinin ihtiyaçlarının da göz önünde tutulması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye’nin demografik koşulları dikkate alındığında ise bu prensip çok daha önemli. Çünkü asgari ücret birkaç çocuklu pek çok hanenin tek geçim kaynağı. Ancak asgari geçim koşulları sadece işçinin bireysel ihtiyaçlarıyla sınırlı olarak hesaplanıyor. Asgari ücret düzeyi ise belirlenen bu standardın da gerisinde kalıyor.
İnsan onuruna uygun bir yaşamın asgari düzeyini güvence altına almak amacı, asgari ücretin işin ya da işçinin niteliğine göre belirlenemeyeceği anlamına da geliyor. Nitekim öğretide vurgulanan unsurlardan biri de, asgari ücretin işçinin sarf ettiği emek üzerinden tespit edilemeyeceğidir. Bu çerçevede TÜİK’in asgari geçim düzeyi konusunda üç farklı rakam belirlemesi ve bunu da işlerin statüsü ile ilişkilendirmesi, asgari ücretin amaç ve unsurlarıyla çelişir.
Çünkü asgari ücret, farklı iş statülerinin gerektirdiği geçim koşullarının ortalamasını alarak hesaplanamaz. Ağır statülü işlerde çalışan işçileri korumanın yolu da, asgari ücretin tespiti aşamasında ortaya çoklu bir yaklaşım koymakla değil, o işçilerin asgari ücretin üzerinde ücret alabilmelerinin güvencesinin sağlanmasıyla olur.
Hal böyleyken, TÜİK’in bu çoklu yaklaşımı akıllara “bölgesel asgari ücret uygulamasına zemin mi hazırlanıyor” sorusunu da getirmektedir.
Zira Ulusal İstihdam Stratejisinin hazırlık çalışmaları esnasında bu talep işveren kanadı tarafından açıkça dile getirilmişti. TÜSİAD tarafından hazırlanan “Çalışma hayatını düzenleyen yasaların işgücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde ele alınması” konulu raporda da (2010), geçici bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi gerektiği savunuluyordu. Bu raporda yer alan talepler Ulusal İstihdam Stratejisine büyük ölçüde yansımıştı.
Bölgesel asgari ücret konusu ise kamuoyuna sızdırılan kimi taslakta yer almakla beraber işçi konfederasyonlarından gelen tepkiler üzerine strateji belgesine dâhil edilmemişti.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Kale Kayış işçileri 19 Mayıs 2019 20:07
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50