27 Aralık 2018 00:56

İnsanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadeleye devam

İnsanca yaşanacak bir asgari ücret için mücadeleye devam

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Salı günü 4’üncü toplantısını yapan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2019 yılı için asgari ücreti 2020 TL olarak ilan etti.

Patronlar memnun; çünkü asgari ücret hemen hemen onların dediği miktarda belirlendi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan memnun! Nitekim, 2020 TL’lik asgari ücreti partisinin grup toplantısında bir ”müjde” olarak duyurdu.

Asgari ücretin 2020 TL olmasının öteki memnunu ise Türk-İş’in Genel Başkanı Ergün Atalay’dı!

Meğerse Atalay, “Bu yıl asgari ücret 2000 TL+enflasyon farkı (yüzde 26 zam) olmalı, daha azını kabul etmeyiz” derken işçileri ve kamuoyunu aldatmış!

ATALAY’IN TEŞEKKÜRLÜ İTİRAFI!

Çünkü, Atalay’ın komisyona “işçi temsilcisi” olarak gönderdiği ve hiçbirisi de artık ne işçi ne de asgari ücretle çalışan, hayatları boyunca da asgari ücretle çalışmamış kişiler, patronların teklifine imza attılar.

2020 TL’ye imza atılmasını Atalay; “Emeği olan herkese, cumhurbaşkanına, bakana, işveren temsilcilerine, komisyondaki arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Mükemmel bir ücret mi, değil ama kabul edilebilir bir ücret. Muhatabı fakir fukara, belki yüzde 100 mutlu etmedik bu kararla ama yüzde 80 mutlu ettik!" diyerek gerekçelendirdi. Böylece Türk-İş’in başkanının şahsında temsil olunan sendikal bürokrasinin, işçiye, emekçiye, asgari ücretle geçinenlere ne kadar yabancılaştığını, bizzat itiraf etmiş oldu.

Atalay, böylece, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplandığı gün, Sarı Yelekliler eylemine işaret ederek “Böyle gitmeyeceğini Fransa’da gördük. Üç gün sonra bizim burada da görür müyüz görmez miyiz bize bağlı” şeklindeki “tek doğru lafı” için de Cumhurbaşkanından, bakanlardan patronlardan özür dilemiş oldu!

Demek ki patronlar, Cumhurbaşkanı ve asgari ücretle bir ilgisi olmayan yandaşları, Türk-İş’in başkanı şahsında temsil olunan sendikal bürokrasi dışında; 7 milyon asgari ücretli ve aileleri ile asgari ücretle geçinilemeyeceğini bilen milyonlarca emekçi tespit edilen 2020 TL’den memnun değildir.

TESPİT EDİLEN ASGARİ ÜCRETTEN KİMSE MEMNUN DEĞİL

Bunu nereden biliyoruz?

Asgari ücret tartışmaları boyunca işçiler ve emekçiler arasından yapılan haberler, gazetemize gelen işçi mektupları,DİSK’in asgari ücretin en az 2 bin 800 TL,CHP’nin 2 bin 200 TL,Türk-İş’in 2000+enflasyon farkı,EMEP ve çeşitli siyasi çevrelerin asgari ücretin işçi ailesinin insanca yaşayacağı bir düzeyde tespit edilmesi talepleri,Öte yandan “Bir kişinin o gün açlıktan ölmeyip ertesi gün işe gelmesinin ücreti” olan asgari geçim maliyetinin TÜİK tarafından 2 bin 213 TL olarak hesaplandığı dikkate alındığında, asgari ücretin 2020 TL olarak belirlenmesinden bir avuç kaymak tabaka dışında kimsenin memnun olmadığı ortadadır.

Dahası, ev kirası, elektrik, doğalgaz, su parası ödeyen, çocuklarını okula gönderen, çarşı-pazara çıkan kadınıyla erkeğiyle her emekçi görmektedir ki, “2020 TL’lik asgari ücret bir açlık, sefalet ücreti”dir ve işçiye, insan onuruna az çok yakın bir hayat sunmaz.

2019 için asgari ücret tespit edildiğine göre, burada artık sorun şudur: İşçiler bu açılık ve sefalet ücretine razı olacak mıdır, yoksa bugünden itibaren asgari üretin işçinin insanca yaşacağı bir düzeye çıkarılması için mücadelesini sürdürecek midir?

‘TEAMÜLLERİ’ AŞMA ZAMANI

Bugüne kadar “teamül”, asgari ücretin tespiti öncesinde bazı açıklamalar yaparak “...TL’den daha azına razı olmayız” açıklamaları yapmak, Asgari Üret Tespit Komisyonu tarafından belirlendikten sonra da yetersiz bulunsa da bir dahaki yıla kadar asgari ücret mücadelesini askıya almak olmuştur!

Bu teamül değişmezse, “asgari ücretin açlık ve sefalet ücreti” olarak belirlenmesine devam edilecektir. Buna, asgari ücretli işçiler başta olmak üzere kimsenin şüphesi olmasın!

Bu gidişata son vermenin yolu ise ileri işçiler ve mücadeleci sendikacıların, asgari ücret mücadelesini, kasım ayının ikinci yarısında başlayıp aralık ayının sonlarında biten değil bütün yıla yayılan bir mücadele olarak ele almasından geçmektedir.

Bu yılın özgünlüğü ise, asgari ücretin bir “kriz yılında tespit edilmesi” ve “krizin giderek derinleşeceği bir yıl” için geçerli olacak olmasıdır. Bu da genel olarak yıl içinde işçilerin, emekçilerin “ek zam” taleplerinin gündeme gelme olasılığının yüksek olması demektir. Bunun pratikteki karşılığı da, “asgari ücrete ek zam” talebinin önümüzdeki aylarda gündeme gelmesidir.

Burada elbette Türk-İş’in başkanı ya da onun gibi sendikal bürokrasinin mümtaz temsilcilerine güvenilemez. Tersine ancak ileri işçi kesimleri ve mücadeleci sendikacılar ile onların etkili olduğu sendikaların bu mücadelenin başına geçmesiyle başarılabilir.

Bu da işçi sınıfının uzak ve yakın mücadelelerinin en temel dersidir!

Asgari ücret mücadelesi bu dersin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa