AKP-MHP ittifakını korku sardı: Anayasa falan umurlarında değil!
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP ve MHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) başkan adayını son anda yeni bir pürüz çıkmazsa bugün açıklayacak.
Başkan adayı, eğer kendisine kötü bir sürpriz hazırlanmıyorsa, TBMM Başkanı Binali Yıldırım olacak!
Burada ilk akla gelen soru şu: “İstanbul’a, 15 milyon İstanbullu içinde bir büyükşehir belediye başkanı adayı bulunamıyor mu ki, eski başbakan ve AKP Genel Başkanı, halen TBMM Başkanı da olan Binali Yıldırım İBB Başkanı adayı yapılıyor?”. Elbette Yıldırım’ın yeni belediye başkan adaylğı da değil bu. Yıldırım, bir önceki yerel seçimde de İzmir’den büyükşehir belediye başkan adayı yapılıp, arkasına tüm devlet gücü konmasına karşın seçimi kaybetmiş bir kişidir.
Kaldı ki, aynı zamanda İstanbul gibi en önemli yerel seçim bölgesinde, çeyrek yüzyıldır İBB başkanlığını elinde bulunduran bir partinin, başka illerden aday getirerek seçime girmesi, kendi başına bir handikaptır.
HEM TBMM BAŞKANI HEM İBB BAŞKAN ADAYI!
Ancak bunlar sonuçta AKP’nin sorunlarıdır. Bu konuda hem Evrensel okurları hem de kamuoyu, “metal yorgunluğu” tartışmalarında ortaya çıkan AKP’nin iç sorunlarının, rant paylaşım kavgasının kızışmasına varan yanıtları olduğunu biliyor.
Bugün tartışmak isteğimiz de sorunun bu yanı değil, Yıldırım’ın adaylığının ilan edilmesinden sonra TBMM başkanlığını da sürdürecek olması.
Hukukçular, Binali Yıldırım’ın İBB başkan adayı olacağının öne sürülmesinden beri bu konuyu tartışıyor.
Anayasa’nın, TBMM Başkanı ve başkan vekillerinin siyasi partilerin kamuya açık faaliyetlerine katılmalarını yasaklayan açık hükmüne(*) dayanarak Anayasa hukukçuları, Yıldırım’ın İBB başkanlığı için aday olması halinde TBMM başkanlığından ayrılması gerektiğini belirtiyor.
Ama önce Bahçeli, Yıldırım’ın hem TBMM Başkanı hem de “AKP-MHP ittifakının İBB başkan adayı” olarak seçimlere katılabileceğini söyledi. Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin tezini benimsiyor. Ve “Nasıl ki milletvekilleri belediye başkan adayı olup seçilemezse, gelip milletvekilliğine dönüyorsa, TBMM başkanı da başkanlığını sürdürerek yerel seçime katılabilir” diyor. Tabii Anayasa’nın ilgili açık hükmünü umursamadan ve Yıldırım’ın yapması gerekenin de milletvekilliğinden değil TBMM başkanlığından çekilmesi olduğunu gürültüye getirerek!
‘TEK ADAM’IN İSTEKLERİ ANAYASANIN DA ÜSTÜNDEDİR!
Burada da şu önemli soru ortaya çıkıyor: “Acaba Anayasa’nın açık hükmüne karşın, Binali Yıldırım, neden hem TBMM başkanı hem de İBB başkanı adayı olarak seçime sokuluyor?”
Elbette hukukçular sorunun anayasa ihlali boyutunu, bu çerçevede, “Böyle bir seçimin ne kadar yasal ve meşru olabileceğini” de tartışacak. Ancak burada biz bu tutumun siyasi anlamı üstünde duracağız.
Eğer Erdoğan yönetimi ve onu arkasındaki AKP-MHP ittifakı Anayasanın böylesi açık hükmüne karşın, “Biz Yıldırım’ı hem TBMM bakanı olarak tutacağız hem de onu İBB başkan adayı yapacağız” diyorsa bundan şu sonuç çıkar: “Biz Anayasa’yı açıkça çiğniyoruz ve bunu da umursamıyoruz. Bizim çıkarımız ülkenin çıkarlarıyla aynileşmiştir. Çünkü biz ‘ülkenin bekası’ için oluşmuş bir ittifakız. Bu yüzden de eğer söz konusu olan ülkenin bekası ise Anayasa’ya uygunsuzluk da bir teferruattır!...”
Bunun rejim değişimindeki karşılığı ise, “tek adam rejimi” nasıl ki, yasama, yürütme ve yargının yetkilerinin tek elde toplanmasıysa, “tek adam”ın her kararının da sorgulanmaması, yazılı anayasa ve yasaların üstünde görülmesi gerekir fikrine dayanmaktadır.
YOKSA YILDIRIM KENDİ GELECEĞİNİ Mİ DÜŞÜNÜYOR?
Anayasayı tanımama kadar olmasa da AKP-MHP ittifakının kamuoyuna söylenmemiş bir gerekçesinin olduğunu da görüyoruz. O da İBB başkanlığını kazanmanın AKP-MHP ittifakı için “çantada keklik” olmadığı, hata kazanamama ihtimalinin daha güçlü olduğunun Erdoğan ve Bahçeli tarafından zımnen kabul edilmesidir. Ki böylece, Yıldırım’a da “İstanbul’u kazanamasan da Meclisteki koltuğunda oturmaya devam edeceksin” garantisi verilmektedir.
Kim bilir belki de Binali Yıldırım, “Gelip de bulamamak var” diyerek, dönüşünü garantiye almak için böyle bir koşul öne sürmüştür! Ki, adaylığın açıklanmasının bugüne kadar ertelenmiş olması, bu süre içinde AKP içinden sızan klik çekişmeleri, çok uçuk senaryoların bile kamuoyunda tartışılması “görev adamı” Yıldırım’a da bu şartı koşturmuş olma ihtimalini güçlendirmektedir.
Yerel seçime dair gerek yurt sathında gerekse İstanbul’da Bahçeli, Erdoğan ve Yıldırım’ın korkularının boşa olmadığı görülüyor.
(*) Anayasa madde 94: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar.”
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44