'Bir gece ansızın gelebilirim' meselesi (2)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Allah isterse, Tanrı uygun görüp lütfederse önümüzdeki günlerde milletçe sandık başlarına koşuşturup, ardından da vereceğimiz oylarla belediye başkanlarımızı kazasız belasız seçeceğiz inşallah!
Aşıkı, maşuku olduğumuz demokrasimizin nimetlerinden biri olan bu seçme, seçilme meselesini her zamanki gibi alnımızın akıyla gerçekleştirip, dolayısıyla dosta düşmana karşı uyduruk, entipüften, sıradan, lalettayin, günübirlik bir devlet veya “Çikita Muz Cumhuriyeti” olmadığımızı bu vesileyle bir kez daha sergileyeceğiz evelallah!
Aslında millet olarak çarşıda, pazarda mesela karpuz, örneğin kavun, bilfarz domates ya da patates, hıyar, havuç, turp, kereviz seçerken bile her birini teker teker mıncıklayıp, koklayıp, yamru yumruları ayırıp bu bapta hayli hassas davranırken, öte taraftan “mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruattır” tezinden hareketle; gerek genel, gerekse yerel seçimlerde birer “vatandaş” olarak kimleri seçip başımıza “taç” yapacağımızın kararını verirken, tabii ki kantarımızın topuzunu, terazimizin ibresini inceden inceye elden geçirip böylece çürük çarık “adaylar”ı tıpkı ezik domates misali bir kenara dehleyeceğiz...
Anayasamızın öncülüğünde, hukuk devletimizin gölgesinde cebimizdeki vatandaş kimliğimizle ülkemizin en yüce makamının en yetkili “taht”ında kurulup oturacak muhterem zatın yanı sıra, keza şu veya bu mahallenin muhtarını seçerken, gerçekten de sanki armudun sapını, üzümün çöpünü hesaplayacak kadar titiz davranıyor muyuz acaba?
Özüme göre no!
No, çünkü “yurttaş” kimliğimizle, seçimlerde “gizli oy, açık sayım” kuralınca, bir nevi saklambaç oynarcasına perdelerin, tek kişilik “loca”ların ardında vicdanımızın sesine kulak kabartıp, aklımızın terazisine danışıp, akabinde de sandıklara yansıttığımız oylarımızın, reylerimizin “kader”ini, özgür irademizden ziyade, bunun yerine zırt pırt değiştirip durduğumuz seçim sistemizin “laçka”lığı belirliyor!
Nitekim bu laçkalığın sonucunda şimdilerde de gele gele, bula bula “ittifaklar” dönemine tosladığımız şu günlerde; biri “cumhur”, diğeri “millet” cenahında toplanan halkımızın arasında sonunun nereye varıp, nerede noktalanacağı da şimdilik meçhul olan sözde demokratik bir “kavga”nın eşiğindeyken, diğer yandan burnumuzun dibindeki komşularımızla alıp veremediğimiz “meseleler” yüzünden gerçek anlamda savaş veriyoruz ama, “çözüm” babında sağa dönüp tiz perdeden “eyy!”, sola, ona, buna dönüp “bir gece ansızın gelebiliriz!” nakaratıyla “racon” kesip, “posta” koyup, böylece dahili, harici, irili, ufaklı bilumum sorunlarımızın köküne kibrit suyu dökerek işimizi, gücümüzü, çiftimizi, çubuğumuzu, en önemlisi de istikbalimizi sağlama almanın keyfini çok şükür sürdürüyoruz Kirvem!
Yeni yılın hayırlara vesile olması dileğiyle...
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30