30 Aralık 2018 23:00

Anadolu’nun sağlıklı yapı gereçleri – 3-

Anadolu’nun sağlıklı yapı gereçleri – 3-

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Benim kuşağım tuğla duvar örmeyi okulda öğrendi.
Sedad H. Eldem ile onun yardımcıları, burnumuzu sürte sürte öğrettiler bize. Ama kağıt üzerinde… 
Tuğlayı tuğlaya bağlamayı, nerdeyse onunla “aruz vezni”  kalıplarında çalışmayı, inceli kalınlı duvarları birbirine kilitlemeyi başarılı sınav verecek denli öğrendik. Bu aramızda yarışma konusu bile oldu.

Bize öğretilen tuğlanın ölçüleri başkaydı. Sonradan değiştirildiler… Tek tuğlanın boyutu 19 cm ye dek düşürüldü. 

İstanbul iklim kuşağında tuğlanın yalıtım için yeterli olabilmesi için en azından 35 cm kalınlığında bir duvar olması gerekiyordu. Başka bir deyişle bir buçuk tuğla…
Almanya’ da, özellikle kuzeyinde, aralarında 5 cm boşluk (aralık) bırakılarak (bir tam bir de yarım tuğla) çift duvar örmeyi öğrendim. ( Bu yöntemi sonra da Orta Asya’da gördüm.) Buhara’ da bana dostluk eden bir dekanın, devletin ona verdiği Fransız ön yapım Camus yönteminde yapılmış evinin bahçesinde eski yöntemle yeni bir ev yaptırdığını gördüm.
Bu çift duvar yöntemi bu gün yanlış uygulanan “mantolama” yönteminden daha sağlıklı gelir. Bu yöntemin bağdadide uygulanışını Karadeniz bölgesindeki bir köyde buldum
Moskova’ da işsizliğe çözüm olarak önyapım yerine tuğla duvarlarla çalışıldığını görünce şaşırmıştım. Bana, iş yaratmak için böyle davranıldığını açıkladılar. 

Elbette bütün yapı işleri ekonomiye bağlı…
Duvar örerken tuğlanın, taşın da, altına üstüne harç koyarak, aralarını böş bırakan ustalarla az uğraşmadım. Duvar düşey ışık çizgileriyle desenleniyordu. 

Böyle yapınca gündeliklerini katlıyorlardı. Ama doğru bir yol değildi tutturdukları…

Okulda öğrendiklerimizi, ağabeylerimizden, arkadaşlarımızdan, yapmayı bilen ustalarımızdan, Ustalardan, işçilerden öğrendiklerimizle sürdürebilmek, gündeliği yükseltmekten başka tasası olmayanlara karşı kolay değil son yıllarda. ( 15 ) ( 16 )

Altmış önce öğrettiğim beton, çıplak beton dökmeyi, bu gün de öğretmek zorunda kaldım son yıllarda… Örneğin Eskişehir’  şu küçücük duvarı ördürebilmek için ahşap kalıp yaptırdım. Yine de neler çektiğimi ben bilirim. ( 17 ) (18 )

BİTİRİRKEN

Üretici gerecinin niteliğini, iyi uygulayıcılarla ancak gösterebilir. Ama iyi uygulayıcı bulabilirse… Kimi üreticiler, daha çok satabilmek için, kimi kez ya da çoğunlukla, kötü uygulamalara göz yumar duruma geldiler.
Bunun çözümü, ustanın, işçinin “hak” ettiği gündeliği alabilmesidir. Gelin de tüketim toplumunun aracılarına karşın bunu sağlayın…

Ama yine de şunu bilmek zorundayız: Bugün elli yıl öncesine göre daha iyi beton dökülüyor, daha iyi duvar örülüyor. 
İşini seven mimar, yeterince titizlenirse, yaptıramayacağı iş yok. 

Ancak en önemlisi, mimarın, işvereninin sağlığını düşünmek, korumak zorunda olduğudur… Daha iyi gereci bulamamaktan, onu iyi uygulatamamaktan ötürü insanları ağılanmaya bırakmak, çevreyi ağılamak insanlığa elbette sığmaz.
Bu açıdan bakınca tuğla bugün de geçerliğini koruyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa