Mitomani ve kurt kafası
Fotoğraf: Envato
Bay E.’nin sık kullandığı sözcüklerden biri “velev ki” ise öbürü de “mitomani”.
Nedir mitomani?
“Yalan söylemeden duramama, gerçekleri çarpıtmayı alışkanlığa dönüştürme, yalana aşık olma hastalığı.”
Bu hastalık, politikacılarda bol...
Muhtarından bakanına, bakanından meclis başkanına yalan bir yürütme aracı...
Yalanın yasa, kanun hükmünde kararname, tüzük, iç tüzük, yönetmelik gibi kitapta yeri var.
Politika, yalan söyleme sanatıdır, denir.
Bay E. de başbakanken 2009’da memleketinde bir okul açılışında hemşehrilerine, ”Siyaset, yalan söyleme sanatı haline geldi ve politikacı inanılırlığını kaybetti” dememiş miydi?
Doğru.
Ardından da eklemişti, “Biz AK Parti iktidarı olarak buna tevessül etmedik, etmeyeceğiz.”
Yalan.
Politikada salvo, yatay atış, dikey atış, salto, sallama, topu taca atma mübah!
Siz demagoji deyin isterseniz!
Nasıl olsa halk, akşam ne yediğini sabah unutuyor, yedirin yediği kadar...
Yine Bay E. geçen hafta belediye grevleri üzerinden muhalefet partisine yüklenirken 16 yıllık iktidarı 15 grevi yasaklamasına karşın, “Bizimle beraber grev denen olaylar ortadan kalktı. Grev olmuyorsa işçinin hakkını veriyorsun, hukukunu gözetiyorsun demektir.” diyordu. Grev, işçinin demokratik örgütlenme özgürlüğü değilmiş gibi...
Yine geçen yıl yaptığı konuşmada “Grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz.” dediğini unuttu. OHAL’de 7 grev yasaklanmıştı. Bu grevleri ve 16 yılın diğer grevlerini anımsamak istiyorsanız 1 Temmuz 2003 Petlas Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ grevinden başlayıp 23 Mayıs 2018 Soda Kromsan grevine kadar yasaklanan grevlere bakın.
Halk mı, o, Bay E’nin sözlerini de grevleri de çoktan unuttu!
“Benim başörtülü bacıma...”, “Ey çapulcular, ey aydın müsveddeleri...” diye başlayıp biten bütün iktidar tiratlarında demagojinin kuşatıcılığını gördük.
“Ne istedilerse verdik”, “Biz bu şehre ihanet ettik.” gibi doğru sözlerdeyse yalana inanan halkın yüzde elliden bir fazlası, “Ne kadar dürüst, öz eleştiri yapmaktan çekinmiyor.” diyerek doğruyu yine yalan üzerinden alkışladı.
İnsanlar gibi toplumların da yazgısı vardır ve değil mi ki o güce oy vermiştir o toplum, layık olduğu iktidarlarla yönetilir.
Başlarına gelenleri, gelecekleri “kader” sayar.
Yalanı, doğru kılar.
Yalana tapan toplumların kişisel yaşamları da hilelerle doludur.
Kömürcü, odunu ıslatarak satar.
Tatlıcı, baklavaya bezelye karıştırır.
Bakkal, terazinin bir kefesine parmağını basar.
Sütçü süte su, balcı bala şeker katar.
Yapıcı, çimentoya kum doldurur.
Erdem; ticaretin, politikanın işi olmaktan çıkar; yalan kurulur tahtına.
Sonra kendisini onaylayacak kulları bekler.
Senokrad’ın bir dalkavuğa sözü ünlüdür:
Filozof Senokrat, “evet efendim, sepet efendimciler”den pek hoşlanmazmış. Bir gün bir adamla konuşuyormuş. Filozof ne derse onaylıyormuş adam. Sonunda sabrı tükenmiş Senokrat’ın ve şöyle demiş:
“Bir kez olsun itiraz et de iki kişi olduğumuzu anlayalım be adam!”
Bir kişinin yönettiği toplumlarda özgürlük değil, boyun eğme ele geçirir toplumun ruhunu.
İtiraz etmeyenlere boyun eğdirmekten kolay ne olabilir ki?
Senokrat’ın erdemi sarmadıkça yanını yöresini yalanın egemenliğini özgürlük sayar boyun eğenler.
Yalan söyleyeni baş tacı eder.
Oysa ne diyordu Yevtuşenko, Gençlere Yalan Söylemek Yanlıştır şiirinde?
Gençlere yalan söylemek yanlıştır
Yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır.
Tanrı’nın gökyüzünde oturduğunu ve yeryüzünde
işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır.
Gençler anlar ne demek istediğinizi. Gençler halktır.
Güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin onlara,
yalnız gelecek günleri değil, bırakın da
yaşadıkları günleri de açıkça görsünler.
Engeller vardır deyin, kötülükler vardır.
Varsa var, ne yapalım. Mutlu olamazlar ki
değerini bilmeyenler mutluluğun.
Rastladığınız kusurları bağışlamayın,
tekrarlanırlar sonra, çoğalırlar,
ve ilerde çocuklarımız, öğrencilerimiz
bağışladık diye o kusurları, bizi bağışlamazlar.
Şairin dediği gibi ”gençler halktır” ve halka yalan söylemekse suçtur.
***
Eski Kazakistan Valisi Kayrat Turlıhanov’un Bay B.’ye bir kurt kafasını 71. doğum günü armağanı diye gönderişiyle ve Bay B.’nin de bu kıymetli armağanı kabul edişiyle başlayacaktım bu yazıya ama o yazı “yalan oldu.”
Varın o kesik kurt kafasına bakarak, politikacıların yalanlarını düşünerek “Niye kan ve yalan toplumu olduk?” sorusunu siz yorumlayın.
Ve niye mitomaniyle kurt kafası arasında debelenip durduğumuzu siz düşünün?
- Ya benimsin ya kara toprağın! 17 Nisan 2019 19:15
- İmamın cennet sepeti 03 Nisan 2019 19:19
- Abdest de bozuldu namaz da 20 Mart 2019 20:39
- Bir aşk filmi ve Fikret’in “Sis”i 06 Mart 2019 20:25
- Şüpheli turşu paketi 20 Şubat 2019 23:40
- Politika üzerine 07 Şubat 2019 00:41
- Beethoven’ın kulakları çınlasın! 24 Ocak 2019 00:10
- Tilkinin hüneri 27 Aralık 2018 00:00
- Haiku ve evrensel yörünge 12 Aralık 2018 23:10
- Dalkavuklar ve patlıcan oturtma 28 Kasım 2018 23:26
- Baba beni bırakma! 15 Kasım 2018 00:10
- Saraydır yüreklerimiz bize 31 Ekim 2018 23:23