10 Ocak 2019 00:35

Erdoğan’ın ABD-Türkiye ilişkilerinde Trump’a güveni tam!

Erdoğan’ın ABD-Türkiye ilişkilerinde Trump’a güveni tam!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Trump’ın Ulusal Güvenlik Başdanışmanı John Bolton’un Ankara ziyareti; Bolton’un, Türkiye’ye gelmeden hemen önce yaptığı “Suriye’de Türklerin Kürtleri katletmemesini sağlamak ABD’nin görevlerinin bir parçası. ABD, Kürtleri koruyacak bir anlaşma yapılmadan Suriye’den çekilmeyecek” açıklamasının gölgesinde geçti.

Bolton’dan hemen önce, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da benzer şekilde “Türklerin Kürtleri katletmemesini sağlamanın önemi ABD’nin misyonunun bir parçası” demesi, Bolton’un Ankara ziyaretinin “normal bir ziyaret” olmayacağını zaten gösteriyordu.

KAVGA İÇ KAMUOYUNU MOTİVE ETMEYE YÖNELİK

Nitekim beklenen oldu: Erdoğan, “Meclis grubunda konuşma yapması gerektiği” gerekçesiyle Bolton’la görüşmedi. Her ne kadar, “Erdoğan’ın Bolton’la teyit edilmiş bir randevusu yoktu” denerek bu görüşmeme hali “normalleştirilmeye” çalışılsa da Erdoğan’ın Bolton’la görüşmemesi açıkça bir protestoydu! 

Nitekim, Bolton’la görüşmeyi reddeden ve “Onun muhatabı Kalın’dır” diyen Erdoğan, Meclis grubundaki konuşmasında  Bolton’u hedefe koydu. “Bolton’un İsrail’den verdiği mesajı bizim kabullenmemiz, bunu yutmamız mümkün değildir. Çok yakında Suriye topraklarındaki terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için harekete geçeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında “Bolton’la Kalın ne konuşursa konuşsun benim tavrım budur” demek istedi. Elbette “iç kamuoyu”na!

Erdoğan, Bahçeli, Çavuşoğlu ve AKP Sözcüsü Çelik tarafından Bolton ve Pompeo’nun açıklamalarına yönelik kamuoyuna yansıyan çok sert açıklamalar dikkate alındığında; Bolton’la yapılan toplantının karşılıklı restleşmelerle biteceği sanılabilirdi. Ama öyle olmuyor. Bir zamandan beri “Türkiye’nin bekasını savunma” iddiası etrafında oluşturulan Erdoğan-Bahçeli ittifakının sözcüleri, kamuoyuna batılı ülkelerle, (özellikle de ABD ile) bir “Savaş içinde oldukları” imajını vermeye özel bir önem vermektedirler. Ama kamuoyunda böyle imaj verilmek istenmesine karşın; kapalı kapılar arkasında ABD stratejisine uyum sağlamak için ellerinden geleni yaptıkları anlaşılıyor.

KAPALI KAPILAR ARKASINDA GÖRÜŞMELER  NORMAL!

Bolton’un heyetiyle görüşen ve basının karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yaptığı açıklamalara bakıldığında ise; görüşmelerin hiç öyle kavga-dövüşlü bir havada geçmediği anlaşılıyor.

Tersine Kalın’ın söylediklerinden anlaşılan; 2 saat 10 dakikalık görüşmelerde sorunlar tartışıldığı ve her konuda anlaşmaya varılmasa da sorunların aşılması için tarafların girişimlerini sürdürecekleri şeklindedir. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarda da “Bolton ile Kalın, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’nin kuzeydoğusundan uygun bir hızla çekilme kararı hakkında verimli bir görüşme yaptılar” denilmektedir.

Dahası Bolton-Kalın heyetleri arasında görüşmeler sürerken aynı saatlerde Savunma Bakanı Akar ve Genelkurmay Başkanı Güler ile ABD Genelkurmay Bakanı Orgeneral Dunford Ankara’da buluşmuşlardır. “Menbic yol haritası ve ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesine ilişkin koordinasyon konularının ele alındığı” bu toplantı ise, söz konusu gerilimlerden uzak biçimde yapılmıştır.

TRUMP’A YÖNELİK BU GÜVEN NEREDEN GELİYOR?

Karşılıklı açıklamalar sert. Özellikle Erdoğan, Bahçeli ve AKP sözcüleri kavgacı bir üslup kullanmayı da ihmal etmiyorlar. Ki, bu tutum; 31 Mart yerel seçimlerine giderken, iktidar çevrelerine avantaj sağlayacak yüksek gerilimli bir siyasi ortam oluşturmakla da sıkı sıkıya bağlı.

Ama Türkiye’den yapılan “ABD karşıtı” açıklamalara yakından bakıldığında, (Erdoğan ve yönetimi, Pompeo ve Bolton... ne derse desin) belirleyici olanın Trump olduğu görülür. Nitekim iktidardakilerin de Trump’ın Erdoğan’la konuşarak bütün bu sorunları Türkiye lehine çözeceği umudunu koruduklarını anlaşılıyor. 

Kaldı ki, Erdoğan bir yandan “Bir gece ansızın gelebiliriz” sloganını yinelerken ve bölgeye askeri yığınak devam ederken; Trump’la her an görüşebileceğine de özel vurgu yapıyor.   

Her sabah yeni bir fikirle kalkan ve “tutarsız davranışlarıyla” güvenilmeyeceğine artık bütün dünyanın ikna olduğu Trump’a Erdoğan ve yönetiminin güveni de yeni değil! Tersine Trump’ın seçilmesinden beri (Trump seçildiğinde bunu sevinçle karşılayan birkaç ülkeden biri Türkiye idi) Erdoğan ve yönetimi, Trump’a büyük bir yakınlık duymaktadır.

ARTIK RUSYA, İRAN VE SURİYE DE TARAF

Rahip Brunson kavgasında bile, Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun Trump’a yönelik en ileri giden eleştirileri, “Trump’ın yanlış bilgilendirildiği” biçimindeydi. Bugün de Erdoğan ve yönetiminin Trump’ın Türkiye’nin söylediklerini anlayacağına inançları sürüyor!

Ancak, ABD’nin Suriye’deki askeri gücünü çekeceğini ilan etmesinden beri yeni gelişmeler de yaşanmaktadır. SDG’nin, kuzey Suriye’nin Suriye devletine entegre edilmesi için Suriye rejimi ve Rusya’ya bir yol haritası sunması ve Suriye ordusunun Menbic çevresine yığınak yapması; Türkiye’nin bölgeye müdahalesi konusunda artık sadece ABD’nin değil Rusya, Suriye ve İran’ın da taraf haline geldiğini göstermektedir.

Bu yüzden de bölgeye bir askeri müdahale sadece ABD ile anlaşıp anlaşmamayla bağlantılı olmaktan çıkmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa