10 Ocak 2019 00:25

Seçim kredileri

Seçim kredileri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

24 Haziran seçimleri öncesinde bizzat Erdoğan tarafından kullanılan ‘yeni sistem’ sonrasında ekonominin uçuşla geçeceği, faizlerin hızla düşeceği, halkın huzur ve refahının artacağı yönündeki söylemlerin tamamı, sadece birkaç ay içinde tamamen yerle bir olmuş durumda.

2018’in ikinci yarısından itibaren döviz kurundaki ani artışın da etkisiyle, iğneden ipliğe zam gelirken, elektrik ve doğal gaz faturaları ikiye katlandı. Yüksek enflasyon ve TL’deki değer kaybıyla halkın satın alım gücü neredeyse yarı yarıya azalırken, öden(e)meyen borç miktarı belirgin bir şekilde arttı.

Yıllardır AKP ve Erdoğan’ı gözleri kapalı savunanlar, iktidarın aldığı her kararı, ucu kendilerine dokunmadığı sürece kayıtsız şartsız desteklediler. Toplumun önemli bir kesimi ‘yeni sistem’ ile birlikte ‘Her şey çok güzel olacak’ fikrine ikna edilirken, birkaç ay içinde tam tersi sonuçlar ortaya çıkardı.

Ekonomik krizin nüfusun büyük bölümünü etkisi altına almasıyla birlikte, krizi ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldırmak yerine, krizin sonuçlarını geçici olarak hafifletmek için adımlar atılıyor. Nitekim Erdoğan, son grup toplantısında açıkladığı ‘seçim kredileri’ ile borçlarını ödemekte zorlananlara ‘kredi müjdesi’ verdi. Erdoğan’ın müjdesini ilk alanlar, kredi kartı borcunu ödemekte zorlananlar oldu. Kredi kartı borçlarını ödemekte zorlananlara düşük faizli ‘seçim kredisi’yle borç ödeme kolaylığı getirilirken, kart borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşenler kapsam dışında bırakıldı.

Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB) verilerine göre, ekim 2018 itibariyle kredi kartı borçlarını ödeyemeyerek yasal takibe düşenlerin sayısı 684 bin. Kasım ve aralık aylarında bu sayının belirgin bir şekilde artmasını tahmin etmek zor değil. Yine Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun (BDDK) verilerine göre yasal takibe düşen bireysel kredi kartı borcu 6.51 milyar TL’yi buluyor. Bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe düşenler ekim 2018 itibariyle 2017’nin aynı dönemine göre yüzde 19 artarak 752 bin kişiye ulaştı. Ekim 2018 itibariyle kredi kartı ve bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe düşenlerin ve seçim kredilerinden yararlanamayacak olanların sayısı ise 1 milyon 181 bin.

İktidar batık durumdaki şirketlerin borçlarının bir kısmını silip kalanını yeniden yapılandırırken, kredi borcu batağına saplanıp icra takibine düşenleri kendi kaderi ile baş başa bırakıyor. 2018 sonu itibariyle icra dairelerindeki dosya sayısının 20 milyona dayanması, milyonlarca yurttaşın elektrik ve doğal gaz saatlerinin ödenemeyen borçlar nedeniyle sökülmesi, peş peşe gelen zamlara yönelik tepkilerin artması, ekonomik koşulların ne kadar ağır olduğunu açıkça gösteriyor.

Erdoğan grup konuşmasında ayrıca, düzenli sosyal yardım alan 2.5 milyon hanenin elektrik tüketiminin 80 TL’lik kısmının (yıllık maliyeti 2.4 milyar TL) devlet tarafından, başka bir ifade ile yine halkın ödeyeceği vergilerle karşılanacağını açıkladı. Ayrıca 2019 yılı içinde borç batağına saplanan ve batma noktasına gelen 350 bin esnafa da 22 milyar liralık ‘seçim kredisi’ kullandırılacak.

İktidarın bir taraftan büyük patronları, inşaat şirketlerini ve hatta futbol kulüplerini kurtarırken, diğer taraftan seçmenlerin tepkisini hafifletmek için seçim müjdeleri vermesinin şaşılacak bir tarafı yok. Ancak, geçmiş yıllardaki seçim süreçleriyle, içinde bulunduğumuz dönem arasında önemli farklar var. Mevcut koşullarda, 2001 ve 2008 krizlerinden farklı olarak, özel sektör ve hane halkının önemli bir bölümü ciddi anlamda borç batağına saplanmış ve ekonomik olarak iflasın eşiğine gelmiş durumda.

Erdoğan tarafından açıklanan seçim kredilerinin, borcunu ödemek için yeniden borçlanacak olanların tercihlerini nasıl etkileyeceğini tahmin etmek kolay değil. Ancak yerel seçim tarihi yaklaştıkça, iktidarın ‘Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez’ hesabıyla yeni ‘müjdeler’ açıklaması şaşırtıcı olmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa