Armadillo

Ferit.

4 buçuk yaşında. Dinozor ve doğa uzmanı. Doğduğu günden beri her ay en az iki kere Darıca hayvanat bahçesine gidiyor. Abone. 1 buçuk yaşındaki kardeşini de abone yaptı. Oradaki hayvanları cinslerinden öte isimleriyle tanıyor.

- Aaa. Bak maymun nasıl tepeye çıktı.

- O maymun değil dede, şempanze.

- Köstebeğe bak.Yerleri nasıl eşiyor.

- O köstebek değil, armadillo.

Aslan açık alanda tahtadan tahtının üzerine uzanmış güneşleniyor.

- A aslana bak. Yanında da kaplan.

- Saçmalama dede. O dişi aslan. Kaplan başka. Saçı uzun olan erkek, saçı kısa olan kız aslan.

- Yaaaa. Demek insanların tersi.

- Dedeeeee.

Aslanların marketten alınan etlerle beslendiğini düşünüyor. Evinde televizyon yok. Annesi vurdulu, kırdılı, savaşlı, silahlı, küfürlü filmleri yasaklamış. Savaş oyuncakları da yasak. Yakın zamana kadar evin ve annesinin koruması altında olduğundan insanın insana ve hayvana ettiği zulümden haberi yok.

Ama nereye kadar? Şimdi ana sınıfının hazırlık sınıfına(?) gidiyor. Hazırlık sınıfına seneye gidecek. Daha birkaç hafta geçmeden eve geldi.

- Ne öğrendin bugün okulda?

- İzmir’in dağlarında çiçekler açaaaarrrr.

- Aman ne güzel. Güzel çiçekler, menekşeler, papatyalar hayat demek. Başka?

- Altın güneş orda sırmalar saçaaaar.

- Vayyyy. Demek güneş de var. Dağlar, çiçekler, güneş, yaşam ne güzel. Eeeee..?

- Bozulmuş düşmanlar yerleri eşeeeeerr.

- Efendim?

- Bozulmuş düşmanlar yerleri eşeeeeerr. Düşman ne dede? Yerleri neden eşiyor?

Gözlerine baktım. Sarı uzun saçlarını okşadım. Güzel dünyamda insanların insanları, hayvanları, çiçekleri, ağaçları boğazladığını, altın güneşin sırmalar saçtığı ülkemde 25 milyon ruhsatsız, bir o kadar da ruhsatlı ve resmi silah olduğunu, çocukları saymazsak her iki kişiden birinin silahlı ve potansiyel katil olduğunu, trafikte, okulda, sokakta yaşamının tehlikede olduğunu, üniversitede hukuk okuyan adamların bile hocalarını öldürdüğünü, günün birinde eğlenen magandanın kurşununa dikkat etmesi gerektiğini söyleyemedim.

“Düşman” dedim, “Armadillo gibi bir şey. Yerleri eşer.”