Transfer düşkünlüğü!..
Fotoğraf: Envato
Süper Lig’de borç batağına saplanmış kulüplerin, “nefes almalarını” sağlamak üzere hazırlanan ve paraların har vurup harman savuracak şekilde harcanmasını engellemeyi öngören projenin, “Türk futbolunu kurtaracak reçete” cilasıyla kamuoyuna sunulması hiçbir etki yaratmadı. Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında transfer haberlerinden geçilmiyor... Hani artık ayak, yorgana göre uzatılacaktı!.. Demirören’in sözünü ettiği acı reçete, sıkı mali disiplin ve buna bağlı olarak hayata geçirileceği söylenen kriterler, kulüplerin bakış açısında bir değişiklik yaratmışa benzemiyor.
Kulüp yönetimleri, taraftarlar, medya ve teknik direktörler, “Futbolda başarıya ancak transfer edilen pahalı oyuncularla ulaşılabilir” şartlanmasından bir türlü kurtulamıyorlar. Aslında pek kurtulmak istedikleri de söylenemez. Transfer, bir tür bağımlılık haline gelmiş durumda.
Yöneticilerin hedefi, kulübü devasa boyutta borç yükü altına sokma pahasına da olsa kısa vadede başarılı olup günü kurtarmak… Mevcut ekonomik tablonun da anlattığı gibi, bugüne kadar hep böyle oldu. Bundan sonrasının farklı olacağına dair de şimdilik bir işaret görünmüyor.
Kulüp tarihinde şampiyonluklarla, kupalarla anılmak varken kim, akıbeti meçhul uzun vadeli planlar, projeler peşinde koşar ki? Taraftarların sevdiği yönetici tipi de bu zaten. Başarı anlayışı ve başarıya ulaşma yöntemi açısından tam anlamıyla uyuşuyorlar. Yöneticilerin nasıl ki bütün hesabı kitabı kısa vadede başarı üzerineyse, taraftarlar için de kazanılan şampiyonlukların ve kupaların mutluluğuyla coşmaktan ve göğüslerini gere gere ortalıkta dolaşmaktan daha önemli bir şey yok elbette…
Yöneticiler gibi taraftarlar da borçlanma meselesini dert etmiyorlar ve kulübün geleceğiyle değil bugünüyle ilgililer. Bu nedenle onları en çok transfer haberleri heyecanlandırıyor. Yeni bir transfer haberi duymak ve transfer edilen oyuncuyu havaalanında karşılamak için adeta can atıyorlar. “Uğruna ölürüz” diye şarkılar söyledikleri kulüplerinin batağa sürüklenmesini umursamıyorlar…
Medyanın transfere ilgisinin nedenleri ise farklı. Onların hedefi, transfer haberleri üzerinden satışları arttırmak. Taraftarlarda beklenti yaratan transfer haberleri medyanın baş gıdalarından biri. Sayfalar bu nedenle uyduruk transfer haberleriyle dolu. 30 yaş civarında olup da ismi Türkiye’deki kulüplerle anılmayan dünyaca ünlü futbolcu kaldı mı ki?
Teknik direktörlerin çok büyük kısmı da transfer çılgınlığına kendisini kaptırmış durumda. Bu konuda öz güvenli ve kararlı tavır sergilemekten uzak duruyorlar. Bugüne kadar hiçbir teknik direktörün, “Kesinlikle yeni transferlere ihtiyacımız yok. Kadromuz yeterli. Mevcut oyuncularla hedeflerimize ulaşabileceğimize inanıyorum” şeklinde konuştuğuna tanık olmadık. Transferin, diğer her şeyden çok daha fazla önemsenmesiyle birlikte futbol neredeyse teknik direktörlerden çok, futbolcu simsarı menajerlerin ağırlığının hissedildiği bir oyuna dönüştü. Teknik direktörler sürekli olarak eksik gördükleri mevkiler için takviye talebinde bulunuyorlar. Ellerindeki oyuncuları ya da altyapıdaki gençleri geliştirmeyi kendisine hedef belleyen ve bu hedef doğrultusunda çaba gösteren teknik direktörlere pek rastlamıyoruz.
Şurası açık ki, enerji ve kaynaklar transfer yerine genç oyuncu yetiştirmeye harcanmadığı, diğer bir deyişle kulüpler tüketen konumundan sıyrılıp üreten niteliği kazanamadığı sürece, kendi kendimizi ve birbirimizi kandırmak üzere debelendiğimiz bu fasit ortamdan asla kurtulamayacağız…
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28