17 Ocak 2019 23:40

Tampon yaraya merhem olur mu?

Tampon yaraya merhem olur mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ağustos 2016’da ‘Fırat Kalkanı’ operasyonu başladıktan sonra yazdığım yazılardan birinin başlığı ‘Tampon Yaraya Merhem Olmaz’ idi. Çünkü bu operasyon da o zaman iki Kürt kantonunun (Kobanê ve Afrin) birleşmesini engellemek amacıyla bir tampon bölge oluşturmak için yapılmıştı. Ve bu ‘tampon’ ancak bölgede (Ortadoğu) değişen dengelere bağlı olarak yeniden kurulan denklemde egemenlik mücadelesindeki güçlerden birinin-Rusya’nın- desteği/oluru ile gerçekleştirilebilmişti.

‘Tampon bölge’ Suriye’ye müdahalenin öncülüğüne soyunduğu günden bugüne Erdoğan iktidarı için adeta sihirli bir sözcük. Çünkü ‘tampon’dan anlaşılan Suriye rejimini devirmek ve Kürt oluşumunu ortadan kaldırmak için üsler oluşturmaktı. Daha sonra ‘tampon bölge’nin hedefi daraltılarak Kürt oluşumunu ortadan kaldırmak ile sınırlandı. Bu amaçla Afrin operasyonu da yapıldı. Ama iktidarın bu operasyonları gerçekleştirirken yaptığı onca propagandaya rağmen bu küçük tamponların yaraya hiç de merhem olmadığı görüldü. 

Şimdi ABD Başkanı Trump’ın önerisiyle yeni bir ‘tampon’ ya da ‘güvenli bölge’ oluşturulması gündemde. Trump’ın önerisi Kuzey Suriye’ye 20 mil (30-32 kilometre) derinliğinde bir ‘bant’ çekilmesi. İktidarımızın başı tahmin edilebileceği gibi Trump’ın bu önerisine “Benim de aklıma gelmişti” diyerek dört elle sarıldı. Ancak bugün ‘güvenli bölge’nin nasıl olacağı konusunda belirsizlikler devam etse de ABD’nin beklentileri ile Erdoğan iktidarının beklentilerinin farklı olacağını tahmin etmek zor değil. Çünkü Trump’tan ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’ya ABD cephesinden yapılan son açıklamaların hepsinde “Kürtlerin korunması” vurgusu yapılıyor-ki bu vurguların arka planında ABD’nin Türkiye ile iş birliği arayışının Kürtleri Suriye rejimi ve Rusya’ya yakınlaştırması ve dolayısıyla ABD’nin bu yakınlaşmanın önüne geçmeye çalışması yer alıyor. Oysa yapılan açıklamalarda her ne kadar IŞİD’in adı da geçse Türkiye’deki iktidarın asıl hedefinin bir “terör yapılanması” olarak gördüğü Kürt oluşumu olduğu bir sır değil.

Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton’ın başkanlık ettiği heyetin Ankara ziyaretiyle birlikte düşünüldüğünde Trump’ın ‘güvenli bölge’ önerisinin ABD’nin Suriye’den çekilme adımını bölgedeki dayanaklarını güçlendirmeye yönelik bir hamleye dönüştürme hesabı içinde olduğunu/olacağını gösteriyor. Ancak bu hesabın öte tarafında Suriye’de inisiyatifi önemli oranda ellerinde bulunduran Rusya, İran ve Suriye rejiminin yer aldığını unutmamak gerekiyor. Öte yandan da Kürtlerin/Suriye Demokratik Güçlerinin Türkiye’nin etkin olacağı böylesi bir girişim (tampon/güvenli bölge) karşısında ABD’nin beklentisinin aksine Suriye rejimi ile daha fazla yakınlaşma yolunu izlemeleri kuvvetle muhtemeldir.

Peki, böylesi bir tablo içinde tampon/güvenli bölge oluşturma girişimi ne anlama geliyor?

Öncelikle bu girişimin Suriye’de siyasi çözüm beklentisini zora sokacağını, en azından geciktirici bir adım olduğunu/olacağını belirtmek gerekiyor. 

İkinci olarak, IŞİD’in üstlendiği Menbic’deki bombalı saldırı, Nusra’nın devamı olan ve İdlib’de büyük oranda denetimi ele geçiren Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Lideri Colani’nin Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna operasyonunu destekledikleri açıklaması, Türkiye’nin tampon bölgeler için ÖSO’yu kullanmak istemesi ve Türkiye’nin Kürtler ve Suriye rejimi ile karşı karşıya kalma ihtimali gibi birçok etmen bu girişimin güvenliği sağlamak bir tarafa yeni çatışmaları tetiklemesi ihtimalini arttırmaktadır. 

Ayrıca unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da şudur: Dün nasıl Türkiye’deki iktidarın girişimlerinin arka planında bölgedeki egemenlik mücadelesine bağlı olarak Rusya’nın desteği bulunuyorduysa bugünkü girişimlerin arka planında da ABD yer almaktadır. Dolayısıyla bu girişimler ABD’nin bölgesel hesap ve çıkarlarından ayrı düşünülemez.

Sonuç olarak, tampon/güvenli bölge planının, Türkiye’nin müdahale girişimlerinin devamı ve belki de yerel seçimler öncesinde milliyetçi hassasiyetlerin iktidar tarafından oya dönüştürülmesi bakımından bir karşılığı olabilir. Ancak Suriye’nin kuzeyine ‘bant’ çekilmesi beklentinin aksine Suriye’de Kürtlerin varlığını ve siyasi statüye sahip olmasını ortadan kaldırmayacağı gibi Türkiye’nin hiçbir sorununu da çözmeyecektir. Dahası Türkiye’yi ABD emperyalizminin bölgesel planlarına daha fazla bağlayacak ve olası gerilim ve çatışmaların içine de daha fazla çekecektir. Bir kez daha hatırlatmak gerekir ki, Türkiye’nin sorunu dışarıda değil, içeridedir ve bu sorunun çözümü yarayı kangrenleştirecek bir ‘tampon’dan değil, demokrasi ve barıştan geçmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa