Sabaha Ulaşmak

SABAHA ULAŞMAK

Güneşin, güneşte akan suyun akşamındayız. Batan güneşin karanlığında, artık akmayan suyun durgunluğunda. Tek tük yakılan ışıklarla karanlık deşilecek, atılan taşlarla su dalgalanacaktır. Sabaha ulaşmak için…

ŞİİRİN ÖRGÜCÜSÜ

Şükrü Erbaş, yaşamı şiirlerle ören bir şair. Şiirin ölümsüz şişleriyle. Şiirin örgücüsü:

“Bir insana inanmak ne demek biliyor musun

 Kapının önündeki ağaçlarla birden çiçeğe duruyorsun

 Sokaktaki kedi bacaklarından önce boynuna dolanıyor

 Gidip ilk gençliğin uykularına boyanıyorsun

 Yağmur öyle gamzeler açıyor ki baktığın yerlere

 İlan-ı aşk makamında bir ürperti dudaklarının neminde

 Unuttuğun mavilik gövdeni bahar dalına çeviriyor.”

diyen/diyebilen bir şair.

DEVLERLE CÜCELER

Her gün biri daha yükselen/yükseltilen gökdelenlerin gökyüzünü tırmalayan devler ülkesinde yerdekiler, gökyüzünden gittikçe uzaklaştıkları/uzaklaştırdıkları toz, toprak, çamur içindeki cüceler ülkesinde yaşıyor. Devlerin betondan ayakları altında ezile ezile.

SEVDA

Ağaç, ya meyve verir, ya gölge. Sevda da öyle. Beni sana, seni bana bağlar. İnsanı insana bağladığı gibi insanlığa da…

GÜL KOKUSU

Solan gülleri toprak diriltir. Eşeledikçe. Su renk katar. Güneş parlatır. Bir gül kokusu savrulur havada ılık bir esintiyle. Kurutmadıkça toprağı.

GEÇEN GÜL

Gül geçti. Zaman da. Sen geçtin. Ben de geçiyorum. Sana!

SEVDANIN ŞAİRİ

Sennur Sezer, sevdanın şairidir. Yaşama sevdasının şairi. “Sevdayla dağları delen de bizden” dedirten bir sevdanın. Bir gücün, yaşama gücünün şairi.

BİR OYUN

Mehmet Esatoğlu ile Fahri  Bozbaş, bir oyun hazırlamışlar. Gençliğinden günümüze yaşananla/yaşatılanlarla savaşan Sennur Sezer’i anlatan. Şiirlerinin desteklediği ölümsüzlükle. “Şiirdir Sennur Sezer” diye yaşayan/yaşatan bir oyun. Gerçekte de süren.

YAZMAK

Yaşadıklarımızdır yazmak. Yaşama güzellikler, zenginlikler katar. Gerçeğin düşü, düşün gerçeğidir. Yazmak, yaşadım diyebilmektir.